İki

114 4 0
                                    

Çifleşme miular için arzu ya da sevgi içeren bir olgu değildi. Her miu ömründe binlerce kez çiftleşebilirdi ve bu çiftleşmeden erkek miuların en fazla iki, dişilerin de sayısız defa yavrulari olabilirdi. Dişiler, soyun türeyebilmesi için önem teşkil ediyordu. Çiftleşmede seçen taraf kadındı. Bir dişi miunun dünyaya getirdiği yavrusu dişi ise annenin toplum içerisinde saygınlığı artıyordu. Puja, Noranın tek kız evladıydı. Biyolojik olarak sayısız erkek kardeşi vardı fakat ırklarında 'kardeşlik' ya da 'akrabalık' duyguları hiç de insanlardaki gibi degildi. Genellikle erkek evlat, dünyaya geldikten bir dolunay zamanı sonrasına kadar himaye altında tutulur ardından kaderine terk edilirdi. Hal böyle olunca bir dişi miunun kendi öz kardeşiyle ciftleşmiş olma ihtimali artıyordu.

"Ulu Noraya haber vermeyeceksiniz." Pujanın nedimelerine talimati netti.

Her genç dişi miu gibi onun da ilk çiftleşmesi bir ritüelin arkasından gerçekleşmişti. Fakat onun, ırkının tek varisi olmak gibi büyük bir farkı vardı. Bunun getirisi olarak da her çiftleşmeden önce bir tapınma ayinine benzeyen o saçma sapan ritüellerin baş kahramanı olmaz zorunda kalıyordu. İşin kötü tarafı dokuz gün boyunca bütün halkla beraber yavrulamanın olup olmayacağını beklemekti. Üstlelik Pujanın başarısızlıkları halk arasında artık dalga konusu haline gelmişti. Üzerinde oluşan baskılarla çiftleşmeye korkar olmuştu başarısızlığını daha fazla ilan etmek istemiyordu.

"Adın ne senin?"

"Adui yüce prenses."deyip başını öne eğerek saygıyla kanat büktü genç miu. Kendisinin berecemediği kanat bükme işini bu kadar uzun süre yapabilen genç adam onun için ümit oldu. Nedimelerine gizlilik talimatları verip yanındaki adamla birlikte, yalnız kalmak istedigi zamanlarda konakladığı çiçeğine uçtu. Aklında tek bir düşünce vardı

'Bu sefer olacak. En kısa zamanda tahta geçip tüm insanları yok edeceğim. Yüce Alora lütfen bana dişi bir yavru ver!'

Çiftleşme dişi miunun barınağında gerçekleşir ve dolunay kaybolana kadar sürerdi. Uzun süreli çiftleşmelerden meydana gelen yavruların daha kuvvetli daha zeki olduğuna inanılırdı bu yüzden de dolunay çıktığı an çoğu miu çiftleşmek için barınaklarına çekilirdi. Puja için yavrusunda olacak bu özelliklerin önemi yoktu önemli olan bir şekilde dişi bir yavru yapabilmekti. Etrafın sakinleşmesini bekleyip turuncu renkli yaprakları olan barınağa girdiler. Telepati yöntemiyle verdiği talimatla çiçek yapraklarını kapayıp onları sarmaladı. Birbirlerine arkalarını dönüp sırt sırta verdiler. Kanatlarında ve sırtları boyunca olan renkli tüyler birbirine dolandı. Son olarak da kafalarını geriye atarak birbirlerine yasladılar ve çiftleşme başladı.

Bu sefer farkli hissediyordu Puja. İlk defa bu kadar odaklanmıştı ve ilk defa, herkesin her çiftleşme esnasında yaşadığı gibi deliksiz bir uykuya daldı.  Dolunay zamanı bittiğinde kendiliğinden uyarıliyor ve uyanıyorlardi. Uyanır uyanmaz Aduinin bacaklarının dibine baktı. Çiftleşme başarılı geçtiyse orada bir tohum tanesi bulunmalıydı. İkisi de boş gözlerle birbirine baktı bir süre sonra sessizliği bozan Adui oldu

"Başardınız prensesim."

Duyduğu şeyle gürültülü şekilde kahkaha atan Puja hızlaca dışarı uçtu ve havada değişik şekiller çizerek mutluluk dansı yaptı. Şen sesi, kendisine bahşedilen bir yetenekten dolayı tüm halk tarafından duyuldu. '

"Çok yakında yeni kraliçenizi selamlayacaksınız sevgili halkım."

Artık sadece Aduinin 9 gün boyunca kuluçkaya yatmasının ardından yavru miusina kavuşmayı beklemek kalmıştı. Üreyebildigini gören annesi yaklaşan soğan kabuğu toplama faaliyetinde ona da görev verebilirdi ve o da insanların dünyasına geçebilirdi. Pujanın şen kahkahalarını tüm halk gibi Nora da duymuştu. İlk etapta sevinmişti fakat sonra endişe tüm benliğini sardı. Puja henüz farkında değildi ama herkesle aynı anda iletişeme geçebilmenin dışında da çok büyük güçleri vardı. Bu özel yeteneklere sahip olan Pujanın, insan düşmanlığını bilmek Norayı korkutuyordu. Kendisini büyüyle gizledi ve hızla Kidunun barınağına uçtu.

PUJAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin