Çift kişilik sıcacık yatağında bir kedi gibi kıvrınarak uyandı genç kız. Mis gibi bir uykunun ardından yatakta esneme hareketleri yaparak vakit geçirmek en büyük zevklerindendi ve yine bunu uzatabildiği kadar uzattı. Karnından gelen guruldama sesleri, büyük aşkla bağlı olduğu yatağına artık veda etmesi gerektiğini söyler gibiydi. İstemeye istemeye bacaklarını yorganin altından çıkardı. Ayakları soğuk zeminle buluştuğu an terliklerinin yerini tutturamamanın verdiği kederle yüzünü buruşturdu. Zaten hiçbir zaman tutturamamıştı. Muhtemelen terlikler o uyurken odanın içinde fink atıyordu. Yoksa yaptığı o ince hesaplar NASAda bile yapılmıyordu.
Ani kalkışıyla dönen başı sendelemesine neden oldu. Lavobaya gitmeliydi. Tuvalet ihtiyacını karşılayip elini yüzünü yıkamalıydı. Evet yüzünü yıkamak baş dönmesine iyi gelebilirdi. Sonra da, neredeyse konuşmak üzere olan karnına bir şeylerin girmesini sağlamalıydı. Mide bulantısını da böylece bastırabilirdi.
Paytak adımlar ve gürültülü esnemeler ile progaramının ilk adımını başlatmak için tuvalete girdi. Çıktığında bol sabunla ellerini yıkadı ve yüzüne bir kaç kez soğuk su vurdu. Başını kaldırıp havluya uzandı. Yüzünü silerken gözleri aynadaki simayı buldu
"Ulu Alora!"
Elindeki havluyu fırlatıp telaşla vücudunu kontrol etmeye başladı.
"Alora! Ah Alora! Kanatlarım! Bunu bana kim yaptı!"
Kanatlarını aramak için etrafında bir tur döndü. Başını yere eğip ayaklarındaki pofuduk terliklere baktı ve yataktan çıktığında terlikle ilgili zihninden geçen şeyleri düşündü. Aceleyle tamamen soyundu. Nerden bildiğini bilmiyordu ama yatak odasında kendi aksini gösterecek bir boy aynası olduğunu biliyordu. Uzunca bir süre çırılçıplak vücudunu inceledi. Kanatları yoktu. Kollarını dümdüz açabiliyordu. Ayaklarında beş parmak vardi. Normal insanlarda olması gerektiği gibi. Evet o bir insan bedenindeydi!
*
Yaşadığı ilk travmayı atlattıktan sonra bütün evi dolaştı Puja. Herşeyin yerini kendi koymuş gibi biliyordu. Aynada gördüğü o dişinin bir sürü fotoğrafı vardı. Üstelik bir kaç saniye düşündükten sonra o fotoğraflardaki anılar zihninde canlanıyordu. Bir İnsan bedenine hapsedilmişti. Biri ona büyü yapmış olmalıydı. Karnından gelen sesler bir kademe daha yükselince yemek yerken daha sağlıklı düşünebileceğine karar verdi. Hızla üzerini giyindi. Evin içinde çıplak dolaşmaması gerektigini zihnin içinden bir ses ona bağıyor gibiydi. Bu ses miuların kendi aralarında iletişim sağladıği gibi bir ses değildi. İçinden bir şey ona talimatları veriyordu ve o da bir rorbot gibi tüm talimatlara eksiksiz uyuyordu.
Mutfağa girdiğinde hafif bir duraksama yaşadı ama sonrasında daha önceden programlanmış gibi kahvaltı hazırlamaya başladı. İlk etapta herşeye soğuk bakıyordu Puja. Miular bir yudum suyla bir kaç hafta yaşayabilirlerdi ama genç kız yemek yemeye başladığından beri iki bardak su içme isteği duymuştu. Yemişlerin dışında hiçbir şey yiyemeyeceğini düşünmüş olsa da insan yiyeceklerini büyük bir keyifle midesine indirmişti. Özellikle peynirli omlet ilk etapta öğürmesine neden olsa da pek bir keyifle yemişti. Yumurta miuların asla yemeyeceği bir şeydi. Hayvanları da onların ceninlerini de yemezlerdi.
Sevdiği sıcacık yatağına geri döndü. Yatağa uzanırken bir an kanatlarına zarar gelecekmis gibi irkildi. Fakat artık kanatlarinın olmadığını hatırlayınca gözünden bir damla yaş süzüldü. Bunu kendisine yapanı bulacaktı. Aciz bir insana dönüşmesine neden olan o şey her neyse, onu yok edecekti.
Bir süre yatakta dönüp durduktan sonra midesinde şiddetli bir bulantı hissetti. Miuların midesi bulanmazdı. Başları da dönmezdi. Başına ilk kez gelen bu olayları daha önce defalarca kez yaşamış gibi hissetmesine de anlam veremiyordu.
Kalkıp bir miu gibi tüneyerek uyumaya karar verdi. Ayakları uyuşunca ve üşümeye başlayınca bunun çok da iyi bir karar olmadığini anladı.
*
*
İki gün boyunca evden hiç çıkmamıştı. Tüm evi kurcalayıp bulduğu her eşyada bir şeyler anımsamaya çalıştı. Artık yapacak hiçbir şey kalmayınca 'madem onların dünyasındayım çıkıp şu sefillerin yaşam tarzlarını iyice öğreneyim' diyerek dışarı çıkmaya karar verdi. Dışarı çıkarken ne yapması gerektiğini hatırlamaya çalıştı. Bir süre daha düşündükten sonra hızlıca duşa girdi. Miuların dünyasında da su vardı fakat onlar insanlar kadar sık yıkanmazdı. İnsanların duş alışkanlığını da yadırgamıştı
"Titiz iğrenç insanlar!" Diye homurdanarak yıkanmaya devam etti.
Duştan çıkınca havlusunu çıkarıp yatağın üzerine savurdu. Alalacele uzerine salaş bir bluz geçirdi. Altına şortunu geçirmek üzereydi ama bir şeylerin yanlış olduğunu hissediyordu.
"İç çamaşırı!"dedi telaşla.
"Hangi gerizekalı memelerini hapsedebilmek için bu seyi icat etmiş acaba?" Dedi elindeki sutyene bakarken.
*
Sokakta yürürken yanından geçen insanlari dikkatle izliyordu. Tanrı Aloraya şükür icindeki hisse güvenip güneş gözlüklerini takmıştı. Çünkü hem hava güneşliydi hem de çiplak gozle yabanci insanlara dikkatlice bakılmamasi gerektiğini içsesi ona haykırıyordu.
Birbirlerine sarilan, elele tutuşan, itişip kakışarak şakalaşan ve tartışan insanlari izlerken vaktin ne kadar hızlı geçtiğini anlamamıştı. Acıkmıştı ve yorulmuştu. Evden de baya uzaklaşmıştı. Dışarda acıkınca ne yapması gerektiğini düşünmeye çalıştı. Aldığı güzel kokular onu bir kafenin icine davet etti. Etrafta dolanan garsonlara bakarken aklına dostu Deso gelmişti. Bu olanları duyunca nasil tepki verecegini mersk ediyordu. Garsonun sesiyle daldiği hayallerden uyandı
"Hanimefendi ne alırdiniz?"
"Bana yiyecek bir şeyler getir hizmetli insan."
Adamin anlamayan ifadesini görünce bir miu gibi davrandiginı farketti ve toparlamaya çalışarak
"Çok açım. En acil ne getirebilirsin?"
"Sandiviç?"
"Sandiviç?"
"Sandiviç."
"Peki ozaman sandiviç."
"İçecek?"
Halsizdi ve insan gibi düşünemiyordu
"Sana birakıyorum."
*
Hızla sandivici ağzına tıkıştırırken
"Bundan bir tane daha istiyorum hizmetli beyefendi" dedi garsona. Garson üzerine gitmemeye çalışıyordu ama son olarak Pujanın kendi kendine
"Kraliçe olduğumda ülkeme de böyle bi yer açmaliyım." Diye mirildandiğıni duyunca yüzünde olusan garip bir ifadeyle genç kadına bakakalmıştı
"İnsanlara gözlerinizi dikerek bakmamalisıniz bunlar siz insanların ahlak kurallari."dedi Puja.
*
Cafeden, üzerinde para olmadığı için binbir sorunla çıkan genç kız akşamın geç saatinde evine varmışti. Koltuğa kendini bırakırken
"Ulu Alora uçmamak ne yorucu bir şey!" Dedi. Tam uykuya dalacakken duyduğu telefon sesiyle küçük çaplı bir panik yaşadı. Telefonun iletişim aracı olduğunu animsayınca aramayı cevapladı.
"Tanrım! Heidi nerelerdesin?"
"Dişarıdaydım." Dedi farkinda olmadan Puja.
"Sahane haberlerim var ama önce kötü haber! Tatilini hemen bitirmelisin. Şimdi de iyi haber! Dünyaca ünlü QS dergisi Heidi Stan ile röportaj yapmak istiyor!"
"Heidi Stan?"
"Evet bebek! Ah bebek demişken bu bebek haberleri bizim açımızdan harika oldu!"
"Bebek..."
"Ah Heidi biliyorum ki bu sansasyon yaratmak için söylenen bir yalan. Yoksa sen mesleginin en parlak çaglarında çocuk yapacak bir kadın değilsin."
"Değilim değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUJA
FantasyMiu ırkının uslanmak bilmeyen prensesi. Ayrıca insan ırkına düşman ve tahtı ele geçirebilirse ilk işi insan ırkını yok etmek olacak. Yüzlerce yıl öncesinde İnsanlar ve Miular arasında antlaşma yapıldı ve iki ırkın birbirlerini görüp zarar vermemele...