hayır, ben gerçeğim..

97 17 10
                                    

Joon-seo, Nisa'yı zor da olsa oradan çıkartabilmişti. Çıkmadan önce ambulansı aramayı da ihmal etmemişti. Geçen bir kaç günün ardından  Shi Hyuk'un evinin oturma odasının bir köşesinde dağılmış oturuyorlardı. Shi hyuk, ortama sinirli bir giriş yaptı. Çenesi kasılıyordu, öfkeden adeta.

" Eee, nerede bu belge? " Hoseok, ortaya atılırcasına konuştu. Bir an önce bu lanet plandan ve şehirden kurtulmak istiyordu. Ailesinin yanına dönüp, doktorluğu bırakmayı bile düşünüyordu, en sevdiği meslekten bile soğutmuşlardı onu. Çocukluk hayali olan mesleği.. ondan nefretle söküp almışlardı.

Joon-seo, ensesini kaşıyarak araya girdi. " Jimin'lerin evi! " Arzu, tereddüt dolu gözler ile ortada volta atan Shi Hyuk'u izliyordu. Jimin'den ses seda yoktu. Her nerede ise bulduğun da onu parçalamak istiyordu. Özlemle dolan kalbinin üzerine elini götürüp gözlerini kapattı. Onu düşünmek bile ona  iyi gelirken Minji ile olduğu aklına geldiği anda bütün dünyası başına yıkılıyordu.

Shi Hyuk, Arzu'nun önünde durup omzuna dokundu eliyle. Arzu irkilerek gözlerini aralayıp korku ile yutkundu. Başına gelecekleri biliyordu. " Arzu, kurul toplantısından sonra ilacı enjekte edeceğiz, bir denek olarak bilim dünyası için unutulmaz bir an olacak. İnan bana, fazla bir hasar almayacaksın. Tabii, o sana verdiğim ilacı kullandığın sürece. "

Sorunda buydu işte, Arzu o ilacı Jimin yüzünden kullanmayı bırakmıştı.  Derin bir iç çekerek başı ile onayladı. Kurul toplantısına 3 gün kalmıştı. Jin, hastanede olduğu için babası ertelemek istese de Dong-hyun, oğlunun orada olacağını ve bu yüzden beklemek istemediğini söyleyerek bunu reddetmişti.

Shi Hyuk, ellerini birbirine çırparak " Tamam o zaman, 3 gün sonra görüşürüz çocuklar! " Nisa, Shi hyuk ayrılmadan " D-dilara nerede?" Shi Hyuk, alaycı bir şekilde  gülümserken " Bilmem. " göz kırpıp odadan çıkmıştı. O bir kaç gün içinde Dilara'nın durumunu öğrenen Shi hyuk, onu başka yere naklettirmişti. Aradaki bütün iletişimlerini de kesmişti. Bu onların en büyük cezasıydı. Birbirlerini bir daha bulamayacak olmaları.

~ 3 gün sonra ~

Bu süre zarfında sessiz kalmayı tercih etmişlerdi. Hastane de yapmaları gereken görevleri yapıp dikkat çekmemeye çalışıyorlardı. Fırtına öncesi sessizlikti bu.

Arzu, yatağında sağa doğru dönerken tosladığı bedenle burnunu kırıştırdı. Nisa, dese o burada olamazdı. Bugün evde tekti. Evet, tekti. Kendini onaylarcasına gözlerini araladı tereddüt dolu bakışları ile, inip kalkan göğse baktı. Düzensiz olduğunu inip kalkan göğüsten anlıyordu.

Bakışlarını yukarı çıkarmakta korkuyordu, burnuna dolan tanıdık koku yüzünden. Boğazında bir yumru oluştu. Konuşmak istedikçe buna engel oluyordu o yumru. Gözünden bir damla yaş süzülürken duyduğu ses ile kalbi ne kadar daha hızlı atabilecekse kendini o derece zorluyordu. " Günaydın. "

Boğuk çıkan ses ile gözlerini kırpıştırdı. Gözünden bir kaç damlanın daha akmasına izin verdi. " Konuşmayacak mısın?  " Duyduğu ikinci cümle ile histerik bir kahkaha atarak gözlerini her zerresini özlediği yüze çıkardı. Dalga geçiyor olmalıydı, bunu bırakıp yüzünün her bir detayını inceledi. Çökmüş ve morarmış göz altları, yarılmış kaşı.. kurumuş dudakları..

Madem Minji seni mutlu edemedi, niye gittin be adam diye geçirdi içinden. O, bunu duymuşçasına kuruyan dudaklarını diliyle ıslatıp konuşmaya başladı. " Gitmedim. "

Arzu, daha fazla yalan kaldırmak istemediği için yataktan doğrulup öfkeyle soludu. " Defol! Çabuk git buradan! "

Jimin gülümsedi, ama bu mutlu olmaktan daha çok burukça bir gülümsemeydi. " Gidemem.." Arzu, masanın üzerinden telefonu alıp tehditkar bir şekilde Jimin'e baktı. "Eğer gitmezsen polisi arayacağım. "

Jimin, sırtını yatak başlığına dayayarak sırıttı. " Ara. " Arzu onun sırıtışına karşılık daha çok sırıtarak tuşladığı rakamlardan sonra telefonu kulağına götürdü. Jimin ellerine bakarak mırıldandı. " Ne diyeceksin onlara? Sevgilimle uyuyorum, beni rahatsız mı etti? "

Arzu sinirle telefonu duvara fırlattı. Bu kelimeden nefret ediyordu artık. Onu bırakıp gitti, o kadar yalvardığı halde. Kalbini sadece ona açmışken o gitmişti, hem de Minji ile. Minji..

" SENİN KARŞINDA APTAL MI VAR, HA? NE SANIYORSUN BENİ? MİNJİ İLE YATIP KALKTIKTAN SONRA SENİN SEVGİLİN OLABILECEĞI Mİ?  " yattığı yastığı yere fırlattı öfkeyle. Bu kadar şaka yeterdi. Yatağından kalkmaya çalıştığı anda bileğinden tutulup geri çekildiğinde sırtı yatağı bulduğunda üzerinde Jimin'i beklemiyordu.

Yapma dedi içinden.. zorlaştırma dedi.. bütün düşünceleri burnuna sürtünen burun ile yok olmuştu. Dudaklarına vurdurduğu nefesi ile fısıldadı jimin. " Özledim seni. "

Yanağına düşen damlaları umursamadan baktı o gözlere. Koyulaşmış renkteki gözlere, elini kaldırıp saçlarına götürdü. O kadar yumuşaktıki.. jimin bir anlığına saçlarına değen eller ile gözlerini kapatıp açtı. Mayıştırıyordu, gözüne girmeyen uykuları burada sevdiği kadının göğsünde çıkartmak istiyordu.

Arzu gözlerine samimiyet pırıltıları görünce derin bir iç çekti, sanki bu nefesi Jimin'in dudaklarından almıştı, bu irkilmesine sebep oldu. " Minji ile mi gittin? " Jimin kıkırdadı, kıskançlığını özlemişti. " Hayır, seninle. " Arzu şaşkınca dudaklarını araladı, kafayı yiyecekti. Yoksa şu an gördükleri bir rüya mıydı?

" Hayır, ben gerçeğim." dedi onu duymuşcasına. Arzu kafasını sağa sola olumsuz anlamda sallayarak kendine gelmeye çalıştı. " Hayır, rüya görüyorum hayır.. " diye kendini ikna etmeye çalışıyordu. Dudaklarında hissettiği baskının gerçekliğinden habersiz..

Selaaamm, uzun zaman oldu. Bayram dolayısı ile aktif olmayan ben hiç aktif olamayacağım.ㅠㅠㅠ bir veya iki bölüm sonra büyük ihtimalle Final vereceğim. Sizi de bölüm bekleme işkencesinden kurtarmış olacağım. 💚 iyi bayramlar şimdiden.🍬🍨🍬🍡🍥🍥🍡sizi seviyorum.. oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Crystal snowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin