1-5

163 28 29
                                    


  Tahtaların oluşturduğu evde, dolu olan sadece bir oda vardı. İçeride vücutları belli olmayacak şekilde kıyafet giymiş iki kişi vardı. Kafalarında kimliklerini belli etmemek için şapkalar vardı, yüzleri kara bir peçeyle kaplıydı. 

Vücutsal olarak birbirlerini tanımayacak şekilde ayarlanmışlardı. Sesleri onları ayıran tek özellikti. 

İkili tahta bir masada karşı karşıya oturmuş, konuşuyorlardı. Sesi çıkan kişiden anlaşılan tek şey, 25'lerinde bir gencin sesine sahip olduğuydu. Tüm sesi rahatlık doluydu.

"Eniel yeterince bu dünyada kaldı, artık ortadan kalkma zamanı, değil mi ?"

"Evet, haklısın, son zamanlardaki politikaları kendilerini ölüme sürüklemeye başladı bile. İç karışıklıklar her zamankinden daha fazla ve yeni ele geçirilen bölgelerin çoğunda huzursuzluk hakim. Her an bir isyan patlayabilir. Böyle bir durumda bizim konumumuz ne olmalı ?"

Soruya cevap veren taraf, bir kadının sesine sahipti. Onun sesi biraz daha yaşlıydı ve 30'larının başında gibi duruyordu.

"Huzursuzluk çıkan bölgelerde adamlarımın sayısını arttırdım. Durmadan halkı galeyana getiriyorlar ve huzursuzluğa devam ediyorlar. Ayrıca geceleri hırsızlık, tecavüz gibi olaylar daha da yaygınlaştı. Birkaç hafta sonra eminim ki biz askerlerimizi çeksek bile orası aynı şekilde kalacak, hatta daha da kötüleşecektir. Halk kötülüğe alışmaya başlıyor. Şu an her ele geçirilen bölge böyle olsa bile, son bir yılda Hindergrass iyice gelişmeye başladı. O küçük insanların el attığı bölge gayet iyi bir hal aldı. Korkarım bir sene daha böyle gelişirse elimizden kayıp gidecek."

"Küçük Milos bunu kraliyet sarayına taşımıştı. Ve kendisine tavsiye veren başka birisinin olduğunu da belirtmişti. Ondan daha küçük bir karıncanın bu şekilde zeki olmasına şaşırdım. Sanırım düşmanlarını yavaş yavaş tanımaya başladılar. Kendimizi açık etmememiz gerek, o Quintilius çocuğu bize acımayacaktır. Yeterince acımasız olduğunu herkes biliyor. Deli bir vatansever, ancak vatanı parçalanınca sevecek kimsesi kalmayacak."

"Bir çocuğu olmuş diye duydum, daha dört yaşında ve ailesi tarafından yeterince seviliyor, sence onu kullanabilir miyiz ?"

"Kullansak ile, daha şimdi değil. Çocuk klanının kapısından hiç çıkmadı bile. Ve içerisi gayet iyi korunuyor, korkarım ikimiz girsek bile onlar bize karşı çıkabilir, hatta bizi yakalayabilirler."

"Kendimizi küçümseyemeyiz ! O böcekleri tek elimle ezebilirim, bunu sen de biliyorsun."

Erkek olan tam bu sözleri sarf etmişti ki, bir patlama sesi duyuldu.

*BOOM*

"Hangi elinle ezebilirsin ?"

Yayılan dumanların içinden durgun, ama heybetli bir ses duyuldu.

"Ne oluyor be ?"

"Sevgili Leydi Emilia ve Bay Onsern, Quintilius Hanesinden Hloggar ve Aldmin Hanesinden Milos teşrif etti, kusura bakmayın biraz geç kaldık, ah, aslında geç kalmadık, sizi dinliyorduk. Gayet güzel planlarınız vardı, ancak birkaç şeyi unutmuş gibisiniz."

Dumanların içinden iki figür çıktı. Önde olan figür, kızıl saçlara, geniş omuzlara, şekilli bir yüze ve ortalamadan daha uzun bir boya sahipti. Sırtında dört parmak genişliğinde ve 1.45 cm uzunluğunda bir kılıç taşıyordu. 

Onun arkasındaysa, gece kadar karanlık saçlara sahip, aynı boylarda ama Hloggar'a nispeten daha cılız bir vücuda sahip Milos duruyordu. Çenesinde bir gamze vardı ve elmacık kemikleri daha belirgindi. Sağ elinde alevler vardı ve gayet sakin bir şekilde önündeki iki insana bakıyordu.

"Siktir, bunlar nasıl bizi buldu ?"

"Aslında Bay Onsern, sizi bulmak gayet kolay oldu. Ancak bu konuda sevgili dostum Hloggar'ın tahmin ve gözlem yeteneklerini küçümseyemeyeceğim. Sizi çok iyi analiz etmişti."

"Kraliyet sarayında, sevgili Leydi Emilia, gözleriniz çok karmaşıktı, Hindergrass'ın bu hallere geldiğini görünce, yeterince öfkelenmiş ve ne yapacağını bilmez hale gelmiştiniz. Herkes bize destek çıkarken siz suskunluğunuzu korumuş, birkaç şey düşünmeye başlamıştınız bile."

Hloggar söze girdi.

"Ancak sizin aksinize Bay Onsern, çok sakindi. Ancak, gözlerim onun bakışlarındaki anlamı gayet iyi okumuştu. Siz ikinizle beraber, toplam altı kişi bize destek çıkmadı ve hepsinin gözlerinde öfke dolu bakışlar vardı, hepsi bizi ve klanımızı kılıçtan geçirmek istiyordu."

"İkinizin arasında kendini en çok belli eden Onsern oldu, hareketleri gayet açıktı ve ne yapmamız gerektiğini adeta bize kendisi anlattı. Buraya gelirken bile gizlenmedi, arabadan inerken sadece üstünü değişmişti. Ona göre Leydi Emilia çok daha başarılıydı."

"Yazık, Onsern. Seni maalesef öldüremeyeceğim, ancak ellerini senden alabilirim."

Hloggar, elini yavaşça kılıcına uzattı. Onu kavradı ve yavaşça çekmeye başladı. Mekanda sadece onun kılıcının kınından çıkarken çıkardığı ses vardı. 

"Milos, dikkat et dostum. Onları öldürmeyelim."

Gözleri bu sözlerden sonra alev alev olan Milos hemen dudaklarını oynatmaya başladı. Ağzından okunabilen sadece iki kelime vardı.

"Zebani'nin Öfkesi"


*****

Göklerin Ötesindeki TanrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin