Üçlü, bulundukları bölgenin daha da ilerisine ilerlemeye devam etmişlerdi. Vinicia mağaranın girişinde onlardan ayrılmış, aile üyelerinin özel olarak toplanıp sonuçları izlediği salona gitmişti. Hloggar oğluna eşlik etmek istediği için onunla beraberdi.
"Milos Amca, bana testi anlatabilir misin ? Nasıl olacağını kesin olarak öğrenmek istiyorum."
"Oh, aslında bunu babanın sana uzun zaman önce anlatması gerekirdi-"
"Anlattım zaten, beni aptal yerine mi koyuyorsun Milos ?"
"Biraz öyle de denebilir, neyse neyse. Bak evlat, önce teste girecek çocuklar büyük meydanda sıralanır. Her mağarada olduğu gibi bu mağaramızın da bir görevlisi vardır. Biz ona Yaşlı Hu diye sesleniriz, ancak teste girecek çocukların ona Dede Hu demesi daha uygundur. Bu eski dönemlerden gelen bir gelenektir. Yaşlı Hu, eşsiz bir gelişim seviyesine sahiptir, aslında çoğu kişinin potansiyelini tek bakışta çözebilir. Ancak yanılmamak için biz Ölçüm Küresi dediğimiz Küreyi kullanırız. Bu küre ilk bakışta tamamen saydamdır, kişi ona yaklaştıkça ilk başta kırmızıya döner, onun olabilecek en kötü potansiyeli bu şekilde ortaya çıkabilir. Daha büyük bir potansiyele sahipse renk her yaklaşımda değişmeye başlar. En yakına gelince, el kürenin üzerine koyulur, kişinin alıştığı enerjiyi küreye göndermesi gerekir. Alıştığın enerjiyi hareket ettirmeyi baban sana öğretmiştir diye tahmin ediyorum. Yaklaşık yarım dakika boyunca bu işlem devam eder. Unutma, oradaki ruh hali, düşünceler, duygular, bunların hepsi bu testte önemli etkenlerdir. Ne istediğini bilmelisin, ne olacağını bilmelisin, nasıl hissettiğini bilmelisin yoksa asla ama asla asıl potansiyelini ortaya çıkaramazsın. Bu kadar diyeceklerim yeter, oh unutmadan, Yaşlı Hu ile göz göze gelirsen, sana gönderdiği enerjiye dayanmaya çalış."
"Göz göze mi ?!"
"Hahahah."
Milos'u dinlerken, grup bayağı bir yol almıştı. Şimdi önlerinde gayet geniş bir alan, alanın içinde de onlarca insan vardı. Tam ortadaki tepede, bir masanın üzerinde, saydam bir küre vardı. Hemen yanında beyazlar içerisinde olan, uzun saç ve sakalları bulunan yaşlı bir adam duruyordu. Vücudu bir kılıç gibi dimdikti, yaşlanmış olsa da, gözlerinden enerji akıyordu. Adeta etrafına hükmediyor, kendisinden büyük birisi olmadığını kanıtlıyordu.
"Dede Hu !"
İçerisinden geçirdi küçük çocuk. Normalde buraya kadar az olan heyecanı, Yaşlı Hu'yu görünce zirve yapmıştı, kalbi sanki birkaç saat koşmuş gibi atıyordu. Gözlerinde küçük küçük kararmalar olmuştu bile.
"Hmm."
Yaşlı Hu, geleceklerin süresinin bitmesini beklerken birkaç tuhaf enerji sezmeye başlamıştı. Gözlerini bu bölgeye getirdi, ve inceledi.
"Küçük Ejderha, Küçük Yılan mı ?! Bu çocukları görmeyeli epey olmuştu, oh ne kadar büyümüşler, peki şu küçük velet de kim ?! Yoksa benim mi bir şeylerden haberim yok ?"
Çocuğa takılı kaldı gözleri yaşlı adamın, ondan gelen küçük miktarda bir enerji vardı, tıpkı Beyaz Ejderha'ya benziyordu. Kızılın en güzel tonlarında olup boynuna uzanan düz saçları, gümüş gözleri, beyaz tenine yakışan en güzel dudaklarıyla tıpkı bir ressamın elinden çıkmıştı. Boyu çok da uzun değildi. Etrafındaki enerjinin onunla iletişimde olduğu çok belli oluyordu, vücudunun sıcaklığını hissedebiliyordu Yaşlı Hu, onun heyecanlandığını anlamıştı. Küçük bir şaka yapmaya karar verdi yaşlı ihtiyar, ona kendi enerjisinin, karınca kadar gücünü barındıran bir parçasını gönderdi. Tam o sırada küçük çocuk yalpaladı.
"Baba, bir anda başım dönmeye başladı, etrafımdaki enerji çılgına dönmüş gibi hissediyorum, ne oluyor ?!"
"Sakin ol evlat, bol bol nefes al ve enerjine tekrar hükmetmeye çalış, birkaç dakika sonra eski haline döneceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göklerin Ötesindeki Tanrı
FantasiaGöklerin şenliği kutsarken etrafı,kanın deli kokusu sarmıştı dört yanı. Kızıl şelalenin içindeki kesilmiş kafalar,kollar bacaklar toplamıştı akbabaları. Tek bir kızıl vardı ayakta kalan,yorgun gümüş gözleri zaferle dolu,hırpalanmış vücuduysa kanla k...