1-1

458 39 32
                                    

Gün kararıyor,sağanak yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu. Gümüştaş Şehri'nin en büyük bahçeli konağında büyük bir telaş hakimdi.

"Hanımım doğuruyor,doktorlar hemen buraya gelin ! Hemen diyorum size aptallar !"

Genç bir kadın orada duran doktorlara bağırıyor,telaştan kıpkırmızı kesilmiş bir şekilde onlara çatıyordu.

"Gwenn,sakin ol. Herkesi de kendin gibi telaşlandırma artık."

Ortamda durgun ve heybetli bir ses belirmiş,genç kadının sesinin kesilmesine neden olmuştu.

"E-efendi Hloggar, özür dilerim efendim. Ben sadece hanımım için endişeleniyordum."

"En çok benim endişelendiğimi anlıyor olmalısın. Ancak bu duruma gereksiz telaş bir işe yaramaz. Doktorları rahat bırak ki onlar da işlerini yapabilsin."

Hloggar denen kişi,heybetli bir vücuda sahip,180-185 arasında boyu olan,kızıl saçlı birisiydi. Vücudundan dışarıya heybetli bir aura yayılıyor, etrafa baskı kurmaktan çekinmiyordu. Gayet sakin görünse de, gözlerinin içi telaşla ve korkuyla doluydu.

Zaman hızla akıp geçiyor Hloggar ve Gwenn daha da telaşa kapılıyor gibi görünüyordu. Ta ki bir ağlama sesine dek.

"Efendim, hanımımız doğumunu başarıyla yaptı, bir oğlunuz oldu. Genç Efendimizi sakin bir ortama yerleştirdik. Ulu gökler onu kutsasın ve ona büyük bir yol bahşetsin. Genç efendimize ne dememizi istersiniz ?"

"Adolph, Adolph Quintilius. Oğlumun ve sizin genç efendinizin adı bu olacak, başarılarla ve kanlarla dolu bir yolu olacak, aynı zamanda vicdanlı olup yardım isteyene yardım edecek. Ben, babası Hloggar Quintilius buna şerefim üzerine yemin ederim. Her zaman ona iyi bir baba olacak, güçlüklerin üzerinden gelmesine yardım edeceğim. Ulu gökler onu, ailemizi ve şanlı klanımızı kutsasın."

"Karımı görmek istiyorum,saygıdeğer doktorlar bunda bir sakınca var mıdır ?"

Hloggar doktorlardan izin alarak eşini görmek için odaya girmişti. Sade bir odanın içinde güzeller güzeli bir kadın yatıyor,gözleri kısık bir şekilde gelen kişiye bakıyordu.

"Vinicia, hayatım. Şükürler olsun ki sen ve oğlumuz sağlıklı. Nasılsın şimdi, yapmam gereken bir şey var mı ? Ne istiyorsun söyle bana."

Yatakta yatan kadının güzel gözleri az da olsa açıldı. Gümüş gibi parlayan gözleri yorgun görünüyordu. Onun da eşi gibi kıpkırmızı saçları yatağa dağılmıştı. Hafifçe gülümsedi,sanki daha fazlasını yapsa ölecek gibiydi.

"Hayatım, bu kadar endişelenmene gerek yok. Oğlumuzun sağlıklı olması benim için yeterli. Ona nasıl bir isim verdin ?"

"Oğlumuzun adı Adolph olacak. Bizi ve ailemizi gururla temsil edecek."

"Çok güzel bir isim düşünmüşsün. Ulu gökler oğlumuzu korusun ve kutsasın."

****

Aradan birkaç gün geçmiş, Quintilius hanesi mutluluğa bürünmüştü. Şehrin her tarafından hediyeler ve elçiler geliyor, bu mutluluk verici olay için onları tebrik ediyorlardı. Hloggar oğlunun şerefine tüm aç ve yoksulları doyurmak için girişimler başlatmış, şehirdeki herkese yemek ve ihtiyaç temin etmeye çalışıyordu.

"Efendi Hloggar ben Monrius hanesinden geliyorum. Saygıdeğer klan efendimiz sizi yakın zamanda bizzat ziyaret edecek ancak ben hediyeleri götürmekle yükümlüydüm. Buyrun efendim..."

"Efendi Hloggar ben Previa hanesinden geliyorum....."

Ziyaretçiler durmak bilmeden geliyor,her taraf hediye ve insandan dolup taşıyordu.

Quintilius hanesinin kuruluşu yüzyıllara dayanıyordu. Kurucusu Reberio Quintilius ulu bir büyücüydü ve bizzat krala çok yakın olarak görev yapmıştı. Çoğu insanı hayret içinde bırakmış,bir yetim olarak büyümüştü. Nüfuzu zirveye ulaşınca klanını kurmuş, bu dünyadan göçtükten sonra kendisi gibi yetenekli nesilleri arkasında bırakmıştı. Onun zamanındaki kadar olmasa da Quintilius hanesi hala daha insanlar tarafında gayet net bilinen bir şeydi. Güç, Quintilius'tu, Saygı Quintilius'tu, Sevgi Quintilius'tu. Bu soyismi onlar için çok şey ifade ediyordu.

Dürüst bir aile olarak her zaman krallığa bağlılık görevlerini yerine getirmiş, fazlaca devlet adamı ve ordu personeli çıkarmışlardı. Bu onların genlerinde vardı.

Quintilius Hanesinin bağlı olduğu, Eniel Krallığı,kıtanın ortalarında, bereketli topraklarda varlığını sürdüren bir krallıktı. Geçmişi Quintilius hanesinin çok daha eskisine dayanıyordu. Çevredeki güçlü imparatorluklara rağmen hayatta kalmayı becermiş,hiçbir devlete yem olmamıştı. Onlar savaşırdı ve durmak bilmezlerdi. Yenilseler de toprak kaybetmez, acılarını çıkaracakları gün için tekrar ve tekrar savaşırlardı. Hoşgörü ve yardımlarla dolu bu krallık aynı zamanda savaş aşkının en fazla olduğu devletlerden birisiydi.

Ekonomik anlamda yakın çevrede bulunan krallıkların önünde,imparatorlukların da arkasındaydı. Bünyesinde çok güçlü haneler bulundursa da her zaman savaşta dikkatli olmuşlar, etkisi altına alamayacakları bölgelerden uzak durmuşlardı. Zekilerdi,komploya zor gelirlerdi.

*****

Göklerin Ötesindeki TanrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin