yes, captain!

1.4

Hyunjin hızla topu karşı takımdaki kişilerin arasından sürerken, durmuş ve zıplayarak üçlük atmıştı.

Küçük sahada alkış ve ıslık tufanları koparken Jeongin alt dudağını ısırmıştı. Hyunjin'in iyi olduğunu biliyordu, ve içten içe de biraz olsun tedirgindi. Kaptanlığı onun kazanma ihtimali fazlasıyla yüksekti çünkü. Yakışıklıydı, iyi oynuyordu ve onun da dediği gibi uzundu. Takım kaptanı kısa olsaydı onu insanlar nasıl ciddiye alabilirdi, değil mi?

Jeongin sırtını beyaz sandalyede geriye yaslarken üzülüyordu, şu an bu sahada o da olup oynayabilirdi. Ama geçen gün oynadıkları maçta karşı takımdaki uzun çocuk yüzünden bileği çok kötü yaralanmıştı. Bileği çok kötü yaranlanmasına rağmen herkese iyi olduğunu, yarın yine olacak olan diğer takım maçına katılmak istediğini ısrarla koça söylüyordu.

Sahayı dolduran büyük gürültü ile çığlıklar kopmuş ve maçı Hyunjin'ler kazanmıştı. Hyunjin koşarak takım arkadaşlarına sarıldı ve ardından bakışları sandalyede oturup kendine gülerek bakan kızıl çocuğa kaymıştı.

Yavaş ve dalgalanan siyah saçları ile kendisine doğru yürüyen Hyunjin'e iç çekmişti Jeongin. Pembe alt dudağını dişleri arasında çekiştirmeye başladı. Onun bu görüntüsü kalbinin ve bedenin hareketlenmesine sebep olmuştu.

Hyunjin'in adımları Jeongin'in karşında durdu, Jeongin'in kalbi daha çok hızlandı.

"Bence düşündüğün kadar kötü değilimdir, hm?"

Jeongin'in bileğinden tutup onu kaldırırken kalbi ağzında atıyordu. Jeongin tam karşısında durduğunda başını biraz kaldırmış ve alt dudağını çoktan serbest bırakmıştı.

"Kötü değilsin zaten, sadece kendini daha çok geliştirsen?"

Hyunjin tek kaşını kaldırdı, Jeongin bakışlarını kaçırıp kollarını göğsünde bağlayıp ona öz güvenli modu vermek istedi.

"Her neyse, koç eğer bu maçı alırsanız akşam soju içmeye götüreceğini söyledi. Ne kadar itiraz etsem de dinlemedi, zaten kazanacağınıza ihtimal vermiyordu."

Hyunjin güldü ve sahadaki takım arkadaşlarına bağırdı.

"Millet hazırlanın şölen var!"

+

alien artık ne zaman uzun yazmayı düşünüyorsun canım?