"Sence de ayrı eve çıkmanın vakti gelmedi mi Jeongin-ah?"
Hyunjin sırıtarak kucağında kitap okuyan Jeongin'e baktı.
"Hyunjin zaten her gün bizdesin, herhalde ayrı eve çıksak birbirimizi bu kadar görmeyiz."
Hyunjin göz devirdi ve eğilerek Jeongin'in burnunu öptü.
"Ama seni görmeden dayanamıyorum."
Hyunjin'in gözleri tam Jeongin'in üstündeydi, Jeongin kitabı yukarı çekti ve göz temaslarını kesti.
"Senin sınavın yok mu? Gidip çalışsana."
Hyunjin güldü.
"Bitti."
Jeongin omuz silkti.
"O zaman antrenmanlara git."
Hyunjin Jeongin'in elindeki kitabı çekti.
"Onda da beraberiz."
Jeongin'e yaklaştığı sırada çalan kapı ile gülümsemiş ve ayağa fırlamıştı Jeongin.
"Hyunjin ciddiyim, artık şu arkadaşını üstümden çeker misin?"
Seungmin sinirle içeri girdiğinde arkasından gülerek Jeongin gelmişti.
Hyunjin omuz silkti.
"Ne yapayım? Seni seviyor belli ki."
Seungmin koltuğa sinirle oturdu ve derin bir nefes aldı.
"Tamam ama, neden hayatıma karışıyor? Onun yüzünden kısmetlerim kapanıyor."
Jeongin gülümsedi ve Hyunjin'in yanına oturdu.
"Bence ona bir şans vermelisin."
Seungmin yüzünü buruşturdu.
"O cüceye asla bakmam."
Hyunjin göz devirdi.
"Asla deme."
+
ben ne yazıyorum aq
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yes, captain!
Short Storyyang jeongin ve hwang hyunjin, basketbol takım kaptanlığı için aday olur.