date

1.7K 209 58
                                    

Hyunjin:

Jeongin ile tartıştıkları gün adının Seungmin olduğunu öğrendiğim çocuk birden karşıma oturmuştu.

Ve ben okuduğum kitabı yarıda bırakmak zorunda kalmıştım.

Oturduğundan beri susmamıştı ve ben doğru düzgün Jeongin'i izleyememiştim.

Bu samimiyet nereden geliyordu anlamıyordum.

Geçen gün moralini düzeltmek için öne atılmıştım, doğru ama bu sürekli yaptığım bir şeydi.

İnsanlara gereksiz yere ilgi veriyordum. Ve çoğu zaman karşılığını alamıyordum.

Elimi çeneme yaslamış onu dinlemeye zorluyordum kendimi.

"Böyle işte. Ne diyorsun? Var mısın?"

Sonunda sorduğu soruyla konuşmayı bıraktığında nefesimi dışarı verdim.

Son anlattıklarını cevap verecek kadar dinlemiştim en azından.

Çenemdeki elimi çekip dik bir konuma geldim.

"Birincisi, daha ismimi bile bilmiyorsun, ikincisi izinsiz masama oturman hiç hoş değil, üçüncüsü ve son olarak bu dediğin şey çok saçma."

Tek nefeste hepsini söylemeyi başarabildiğim için kendimi tebrik ettim.

Bir an dediklerimle bocalasa da kendini hemen toparladı.

Konuşmadan önce elini uzattı.

"İlk önce tanışmamız gerekirdi haklısın, ben Seungmin ve sen?"

Keşke tek sorun bu olsaydı dedim içimden.

"Hyunjin."

Dedim bıkkın bir sesle.

"Masana pat diye oturduğum için özür dilemeyeceğim, asıl konuya gelecek olursak da... Bunun neresi saçma? Sen istediğin çocuğu elde edeceksin, ben de bunu kendi çıkarım için kullanacağım. Herkes kârlı olmuş olacak."

Onun çıkarı neydi bilmiyordum. Bilmeme gerek olmadığını söylemişti.

Kafamı iki yana salladım. Hala saçmaydı. Gözlerimi gözlerine diktim.

"Ve bunu sevgiliymişiz gibi davranarak mı yapacağız?"

Kafasını salladı.

"Bu klasik bir etkileme yöntemi. Kıskandıracaksın ki sana ilgisi artsın. Peşinden koşarak elde edemezsin."

Tüm ciddiyetiyle konuştuğunda gülmemek için dudağımı ısırdım.

"Dedi kırk yıllık ilişki uzmanı."

Alayla konuştuğumda gözlerini kıstı.

"İstesem şimdi gidip her şeyi anlatır, Jeongin'e giden tüm yolların önüne taş koyarım. Yaparım bunu."

Tehditkar söylemleri karşısında ağzımı hayali fermuarla kapattım.

Bunun üzerine zaferle gülümsedi.

Gülünce fark etmiştim, tam bir köpeğe benziyordu.

Ona bunu dersem ne tepki vereceğini kestiremediğim için susmakla yetindim.

"Ne diyorsun son olarak?"

Ofladım. Saçma gibi gözükse de işe yarama ihtimali vardı.

İç muhakememi yaptıktan sonra kararlılıkla Seungmin'e baktım.

"Tamam, kabul."

Bunun üzerine sırıttı.

Tezgah kısmına göz atıp tekrar bana döndü.

Masanın üzerinde duran elime uzandığında sadece hareketlerini izliyordum.

Elimi tuttu.

"Ne yapıyor-"

"Buraya geliyor."

Sözümü kesmesiyle gözlerimi büyülttüm.

Çok geçmeden yanımıza gelen Jeongin ile göz göze geldiğimde kalbim heyecan ve korkuyla normalden hızlı atmaya başladı.

"Hyung?"

Sorgulayıcı bakışları ikimizin üzerinde mekik dokurken yutkundum.

Şimdiden kabul ettiğime pişman olmuştum.

Seungmin tuttuğu elimi bırakmazken Jeongin'in bakışları ellerimize kaymıştı.

Yüzü daha da şaşkın bir hal alırken ne diyeceğimi düşünüyordum.

"Ona söylemeliyiz öyle değil mi Hyunjin?"

Seungmin yangına körükle gidiyordu ve bu benim lehime olacak mıydı emin değildim.

"Neyi söyleyeceksiniz bana?"

Jeongin'in masum sorusu karşısında kendimi daha da kötü hissettim.

Planımızın geri tepme ihtimali beni korkutuyordu.

"Randevuda olduğumuzu."

café • hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin