thank you

1.6K 196 81
                                    

Seungmin:

"Siz şimdi çıkıyor musunuz? İyi de tanışalı daha ne-"

Hala ayakta dikilen ve şaşkın yüz ifadesini bozmadan konuşan Jeongin sabrımın sınırlarını zorluyordu.

Bu yüzden sözünü kestim.

"Evet çıkıyoruz, uzatmaya gerek yok."

Keskin çıkan sesimle kollarını birbirine bağlayıp Hyunjin'e bakmaya başladı.

Hyunjin'in elini tutmaya devam ediyordum ve planı bozmaması için hafifçe elini sıktım.

"Öyle mi hyung? Doğru mu söylüyor?"

'Hah'ladım.

Hyunjin tedirgince Jeongin'e baktı. Elleri terlemeye başlamıştı.

Yine de rol icabı tutmaya devam ettim. Neler çekiyordum ben böyle.

"Şey, Jeongin, biz aslında... "

Geri adım atacağını düşündüğüm için ayağına vurdum.

"Ah!"

Hyunjin vurmamın etkisiyle yüzünü buruştururken yüzümdeki gülümsemeyi silip elimi Hyunjin'in yanağına koydum.

"İyi misin hayatım?"

Yapmacık çıkan sesimle Hyunjin acıyan ayağını unutmuş gözlerini kısarak bana bakıyordu.

Dudaklarını oynatarak "Bunun hesabını soracağım." dediğinde yanağını okşamaya devam ettim.

"Ben de seni seviyorum."

Gülümseyerek konuştuğumda Hyunjin'in ayağına tekrar uyarıcı bir şekilde vurdum.

Bunun üzerine Hyunjin zorla gülümseyince Jeongin'e bakıp konuştum.

"Evet soruların bittiyse biraz yalnız kalmak istiyoruz."

Bunun üzerine bağladığı kollarını çözüp arkasını döndü.

Jeongin'in gitmesini fırsat bilen Hyunjin tuttuğum elini kendine çekti.

"Bu da neydi şimdi?"

Hyunjin terleyen ellerini masada bulunan peçeteyle silerken konuştu.
"Planımızın ilk aşamasıydı. Yüzü nasıl düştü görmedin mi? Besbelli kıskandı seni."

Yüzüme dikkatle baktı bir iki saniye, ciddi olup olmadığımı anlamaya çalışıyor gibiydi.

"Öyle mi oldu cidden?"

Gözlerindeki parıltılı bakışlarla sorduğunda göz devirdim.

"Ona çok mu aşıksın?"

Biraz öne eğilip kısık sesle sorduğumda yutkundu. Gözlerimi adem elmasından çekip gözlerine çıkardım.

"Aşk diyemem, hoşlantıdan biraz fazla sadece, seviyorum onu. Buraya gelip onu izlemeyi seviyorum. Masum bakışlarını, ses tonunu, gülüşünü, gözlerini, ona dair her şeyi. Beni artık fark ediyor olması bile benim için büyük bir şey."

Yüzündeki tebessümle ona olan sevgisini anlatırken iç geçirmeden edemedim.

Beni de böyle seven biri olur mu diye düşündüm.

Bir süre sessizce dışarıyı izledim. Yoldan geçen insanlara, aceleyle koşanlara, el ele yürüyenlere, elindeki balonla etrafa gülücük saçan çocuğa baktım bir süre.

Hyunjin sessizliğimi garip bulmuş olacak ki, yalandan öksürüp sordu.

"Peki sen? Senin var mı sevdiğin biri?"

Kafamı iki yana salladım. Yoktu.

Uzun süredir kalbim boşluktaydı.

Ani mod değişimi yaşayan biri olduğum için az önceki keyifli halim gitmişti.

Konuşasım gelmiyordu.

"Kalkalım mı?"

Sakin çıkan sesime ben bile şaşırmıştım.

"Ne oldu birden? Az önce herkesi ipe dizecek potansiyeldeydin. İyi misin?"

"İyiyim. Sadece, arada oluyor bana böyle."

Daha fazla üstelemeyip masadan kalkınca içimden teşekkür ettim.

Kimseyle muhattap olmak istemiyordum. Sanki iki yıl öncesine dönmüş gibiydim.

Başım öne eğik masadan kalktığımda kasaya doğru yürüdüm.
Hyunjin bir iki adımda yanıma gelip ellerimizi iç içe geçirdiğinde yavaşça kafamı ona çevirdim.

Gülümseyip kulağıma fısıldadı.

"İnandırıcı olması gerek öyle değil mi?"

Tekrar önüne dönüp hesabı ödemek için cüzdanını çıkardı.

O sırada bize sinirle bakan Jeongin'i gördüm.

Onun da Hyunjin'den hoşlandığına artık emindim.

Yoksa beni öldürecek gibi bakmasının başka bir açıklaması olamazdı.

Hyunjin hesabı ödediğinde tekrar elimi tuttu. Bunun üzerine Jeongin'e kısa bir bakış atıp Hyunjin'in yanağına uzandım.

Dudaklarımı yanağına bastırdım.

"Teşekkür ederim."

Sessizce konuştuğumda Hyunjin gözlerini büyütmüş bana bakıyordu.
Konuşmasına fırsat vermeden adımlarımızı dışarıya yönlendirdim.
Kafeden çıkmadan önce Jeongin'e kısa bir bakış attım.

Bize bakmaya devam ediyordu.

Bu sefer değil dedim içimden.

Bu sefer değil.

café • hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin