Chapter 5

705 93 33
                                    

Sevgili Günlük; 

Bugün okulda öğle arasında çantamda ilaç kutumu unuttuğumu fark edip bizimkileri yemekhanede bırakıp, sınıfa çıktım.  

Sınıfa girmem ile Shuha'nın benim ve Jisoo'nun oturduğu sırada bir şeyler yaptığını gördüm. Ona ne yaptığını sorduğumda ise korkarak arkasına döndü ve yüzüne yapmacık gülümsemelerinden birini yerleştirdi. Elinde kendi çantası vardı. Sadece bu sınıfta seçmeli bir dersinin olduğu ve bir şeyini unuttuğunu, ona bakmak için burada olduğunu söylemişti. 

Daha sonra ise acele ile sınıftan çıkmıştı. Kapının önünde öylece durduğumu fark ettiğimde ise ayaklarımı sırama doğru ilerlettim. 

Çantamı karıştırmaya başladığımda ise ilaç kutumu bulamadım. İlaç kutumu hiç bir zaman yanımdan ayırmazdım biliyorsun. Her zaman benimleydi. 

Sıraya oturduğumda ise masanın üstünde ilaç kutumu fark ettim. Kaşlarımı çatıp kutuyu elime aldığımda ise ne zaman çantadan çıkardığımı düşünüyordum. 

Aklıma öğle arasına çıkarken Jennie'nin beni çekiştirmesi aklıma geldi. Ama o zaman kutuyu çıkarmadığıma emindim ama. Daha sonra boş verdim ve haplarımı içip kalktım. 

Çıkacağım sıra ise sınıf kapısı kapandı ve kapının altından beyaz bir zarf atıldı. Yine üstünde beyaz bir papatya vardı. Hızla kapıyı açıp baktığımda ise koridorda kimse yoktu. Daha sonra herhangi bir masaya oturdum ve zarfı açtım. Yine bir not çıkmıştı.

'Papatyaları ne kadar çok sevdiğini bilirim. Ama onları seviyor, sevmiyor yapmak için yapmanı sevmiyorum. Hatta nefret ediyorum. Bir çiçek sana sevip sevmediğini söylemez. Ne söyler biliyor musun? Başını göğsüne koyduğunda kalbi çıkacak gibi atar mesela. Ya da sen onun yanından geçerken gözlerini kapatıp derin bir nefes sesi duyuyorsan... İşte o zaman anlarsın.'

Notlar gerçekten çok ince bir ruhla yazılıyordu. Bu daha ikinci nottu. Ben bir diğerini heyecanla bekliyordum.

Sevgili günlük. Bugün kriz geçirdim. Okulda hemde. Sınıftan çıkıp yemekhaneye ilerleyeceğim sıra, yemekhane kapısının oradaki duvarda öpüşen bir çift vardı. Shuha ve Jungkook...

İlk başta gördüğüm kadarı ile Jungkook ona karşılık vermiyordu. Shuha onu duvara yaslamış ve öpüyordu. Daha sonra Shuha ve Jungkook'un gözleri açıldı ve benim olduğum tarafa bir saniye baktılar.

Jungkook ondan sonra Shuha'yı belinden tuttuğu gibi duvara yapıştırdı ve hırsla öpmeye başladı.

Daha fazla bu iğrençliğe dayanamadım. Nefessiz kalmıştım. Midem bulanmaya başlamıştı. 

Yemekhane kapısını zorlukla ittirdim ve kendimi bizimkilerin yanına zor taşıdım. Ellerim boğazımdaydı. İlk beni Rose görmüş olacak ki titreyen sesi ile adımı söyledi. Daha fazla kendimi ayakta tutamadım ve yerle buluşturdum bedenimi.

Taehyung haykırarak yanıma geldi ve eli ile kafamı tuttu. Jin yanıma gelip yanaklarımı tuttu ve adımı zikredip durdu. Suga ise Jennie'ye ilaçlarını getir diye bağırıyordu. Rose ve Jisoo ise çoktan ağlamaya başlamışlardı. 

Daha sonra onun sesini duydum. Buraya, yanıma gelmek istiyordu ama Suga ile Namjoon izin vermiyordu. 'Sanane! Siktir olup git buradan sürtüğünü de alıp! Seni burada, bir adım bile yakınımızda görmek istemiyoruz!'

Bunlar canımı yakmıştı. Bu sözler benim bile bu kadar canımı yaktıysa onun kalbi küle dönmüştü.

Hoseok başımı alıp dizlerine yatırdı ve titreyen sesi ile bana seslenmeye başladı. Jennie en sonunda çığlık çığlığa bağırmaya başlamıştı. 

Jin gelip beni belimden ve bacaklarımdan tutup kucağına aldığında koşar adım ilerlemeye başladı. 

Ama şimdi daha iyiyim sevgili günlük. Canım yanıyor. Hatta gittikçe artıyor ama... Yapacak bir şey yok. 

Ona olan aşkım gibi canımın yanması da her geçen gün artıyor ve ve ben elim kolum bağlı oturuyorum...

23.02.2018

Lalisa Manoban

Dear Diary / LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin