Chapter 6

678 83 33
                                    

Sevgili Günlük; 

Bugün hiç olmaması gereken bir şey oldu. En azından kalbim açsından. Az kalsın ruhumu teslim ediyordum. Yani öyle hissediyordum en azından. 

Bugün ders çalışmak için kızlarla kütüphaneye gitmeye karar vermiştik. Daha doğrusu onlar ödevlerini yetiştirmek için gitmişlerdi. Ben ödevimi yapıp hatta teslim bile ettim biliyorsun ki, ama onlar her zamanki gibi son ana kadar bırakmayı tercih etmişlerdi. Bende boş boş oturmaktansa oradaki kitapları incelemeye karar vermiştim. A'dan Z'ye kadar, tüm dünya yazarlarının olduğu kitaplara parmak uçlarımı sürterek gitmek o kadar iyi geliyordu ki bana. 

Özellikle de Stefan Zweig. Benim en sevdiğim yazardı kesinlikle. Beni en derinden etkileyen kitabı kesinlikle bilinmeyen bir kadının mektubuydu. 

Bazen düşünüyorum da sevgili günlük. Acaba bu günlük de bir gün ben ölünce onun eline geçer mi diye. Geçerse ne tepki verir diye düşünmüyor değilim. 

Kitabı elime aldığımda ise bir zarf düşmüştü. Kaşımı çattım ve yere eğilip zarfı elime aldım. Tahmin ediyor musun kimden geldiğini? Gizemli aşıktan. Yine üstüne yapıştırılmış bir papatya. 

Zarfı alıp açtığımda da yine bir not.

'Bu kitabı ne kadar çok sevdiğini biliyorum. Bildiğim için de buraya koyuyorum. Kitaptaki karakterlerin her şeye rağmen geçirdikleri, birlikte geçirdikleri zamanları var. Bizim seninle birlikte geçirecek bir günümüz bile olmadı sevgilim. Ama gelecekte her günümüz birlikte geçecek ben buna eminim. Kitaptaki kız gibi, her gece evinin önünde seni bekliyorum belki çıkarsın umuduyla. Ama senin bundan haberin yok sevgilim. Galiba biz biraz rolleri değiştirdik. Ben kitaptaki kızım, sensen o adam. Ben her şeyi içimde yaşıyorum. Sense bundan bir haber.'

Açıkça söylemek gerekilirse etkileniyordum. Tamam bunu inkar edemem. Notlar beni çok etkiliyordu. 

Kitabı elime aldım ve kızların yanına gittim. Jisoo'ya tuvalete gittiğimi söyledim. Beni onayladığında kitabı bıraktım ve tuvalete ilerledim.

Tam girecek iken içerideki sesler biraz artış gösterdi. Bende merakıma yenik düştüm ve dinlemeye başladım. Shuha'nın arkadaşı Soojin'in sesine benziyordu.

Söylediği şeyler ise daha çok ilgimi çekmişti. 'Yeter artık. O kız suçsuz. Bırak artık şu işin peşini. Bu ortaya çıkarsa ne olacağını düşündün mü hiç? Ben ve kızlar artık senin yanında değiliz Shuha. Soyeon zaten başından beri bunun böyle olmaması gerektiğini söyleyip duruyordu. Aklını başına aldığın an yine eskisi gibi arkadaşlığıma devam ederiz.'

İçeri girdiğimde ise Shuha'nın gözleri korkuyla büyürken, Soojin bana içten bir şekilde gülümsedi. Nasıl olduğumu ve neler yaptığımı sordu. Daha sonra Shuha'ya döndü ve 'Dediklerimi unutma aklını başına toplayınca,' dedi ve çekip gitti.

Daha sonra Shuha bana yapmacık bir şekilde güldü ve o da çıktı. Acaba yine kime kötülük yapma peşindeydi. 

İşimi hallettim ve tuvaletten çıktığımda önüme bakmadan gidiyordum. Bir anda bir beden ile çarpışınca kafamı kaldırdım. Kaldırmam ile de dudaklarımız birbirine değdi. Bu kişi Jeon Jungkook'tu. İkimiz de öylece durup birbirimize bakıyorduk. Bir elim kalbinin üstündeydi. Aynı benim kalbim gibi atıyordu. Yerinden çıkacak gibi. Okulun olmadığı bir gün kütüphaneye gelmesi gözlerimi doldurdu. Ama Shuha ile gelince vazgeçmiştim. 

Hemen geri çekildim ve yanından bir şey söylemeden uzaklaştım. Bir elim dudağıma gitmişti.

Sana yemin ederim ki sevgili günlük ben ömrümde böyle heyecanlandığımı hatırlamıyordum. Ruhum bedenimden çıkacaktı neredeyse. 

Dudaklarının yumuşaklığını o kısa zamanda aklıma kazımıştım. Bir kere daha hissedebilmek için nelerimi vermezdim oysa ki...

28.02.2018

Lalisa Manoban

Dear Diary / LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin