••Mısır, dağınıklık, düzen

17 1 0
                                    

16.08.2019
P2

Mısır'da pramitlerdeyiz.
güneş tepemizde
el ele tutuşmuş
bir yerlerden
başka bi yerlere koşuşturuyoruz.
heyecanlıyız
göreceğimiz ve
hissedeceğimiz duygulardan dolayı.
seninle müzeler bile güzel
kollarımdaki soğukluk bile senle yatışıyor.
bana ne kadar iyi geldiğini görünce afallıyorum.
sana muhtaç değilim ama
senle bir başka güzelim.
sen de benle bir başka özelsin.

&&

gezdiğimiz ve gördüğümüz onca yerden sonra
kiraladığımız eve geliyoruz.
dağıtmışız içini, yorgan yere düşmüş
yeri çiçeklerin yaprakları ve
katlanmış halı kaplıyor.
küçük camlar ve daima açık olan bir teras kapısı.
geleneksel bir evdeyiz
Mısır'a özel bir sürü ıvır zıvır var.
küçük tabak canakları hiç görmediğimiz fakat
bu hafta içinde kolaylıkla aşina olduğumuz ıvır zıvırdan.
sonra boş veriyoruz içerideki dağınıklığı.
kafalarımız ve kalplerimiz dağınık olsa,
duramazdık yerimizde.
ve oralardaki düzen, baktığımız her şeyde bir rahatlık görmemize yarıyor.
batmıyor hiçbir şey
sanki sinirlerimizden arınmış gibiyiz.
bu çok güzel bir tatil.

duştan çıkıyorsun
kırık dökük küçücük bir duş bu.
başına havluyu sarıyorsun,
aynı benim de sana sardığım gibi.
"iyi duş aldın mı bari diyorum," akşamımız için biraz süslenirken.
"küvet bile yok, ayrıca küçücük. ne kadar iyi olabilir ki?" diyorsun gülüyoruz.
aramızda bir şaka bu
ne kadar iyi olursa olsun
küvetsiz hiçbir evi sevmeyiz.
sevmememiz için küveti olmaması yeterli.
gelecekteki evimizde kesinlikle bir küvet olacağını düşünüyoruz.

"sen ne diye süsleniyorsun?"

"gecemiz güzel geçsin diye"

"gecemiz makyaj yapmasan da güzel geçer" diyorsun ve yanıma geliyosun. belindeki havluyla.

"şu havlu düşecek ben de kendime hakim olamayacağım uzak yerde dur!" diye çığlık atıyorum sana. sırıtıyorsun

"sanki hiç görmedin" diye fısıldıyorsun kulağıma ben makyajıma devam ederken.
ve ekliyorsun "seni her hâlinle beğenirim ben."

aklımdan geçenleri okumana bayılıyorum ama
yine de güzel bir gecemiz olsun istiyorum
daha doğrusu büyülü bir gece olsun istiyorum.

tenime en güzel giden renkleri sürüyorum
ve gece mavisi hafif dekolteli bir elbise giyiyorum.
elbise vücudumu sarmıyor yalnızca beli sıkı ve aşağıya tül tül iniyor.
kolları kabarık ve yakası v biçimli belimdeki lastiğin başladığı yerde bitiyor.
böyle bir görünüşü ve emeği asla karşılıksız bırakmayacağını biliyorum.
sen de smokin giymişsin
ne kadar asil duruyoruz
ikimiz de farkındayız.

"sen bana layık olabilecek tek kişisin" diyorum sana
"ve ancak ben sana layık olabilirim" diye ekliyorum.

"sen benim için yaratılmışsın"
"ben de senin için" diyorsun. ve oturuyoruz tepesi açık terasımıza
dolaptan çıkarıyorum iki çeşit en güzel şarabımızı.
sen kırmızı içiyorsun,
bense beyazı tercih ediyorum bu sefer.

biraz sohbet
biraz hayal
birazsa sessizlik içinde buluyoruz birbirimizi.
tepemizde ışıksızlığın ortaya çıkardığı yıldızlar
kayıyor bazı meteorlar
mum ışığı dalganıyor ılık rüzgardan dolayı.
aramızda küçük kare bir sandalye ve üzerinde oturduğumuz küçük iskemleler.
bizim dışımızda burada hiçbir şey değerli değil.
biz bunlara değer biçiyoruz
bunları değerli yapan biziz.
dışardan bakıldığında ait değiliz sanki buraya
fakat ben sana diyorum ki
nereye gidersek gidelim ait olacağız gölgemizin izlerine
koyacağız huzuru ellerimizin arasındaki boşluğa
ve bıraksak da ellerimizi ayırmayacağız asla ruhumuzu
sonra iskemlelerin yanındaki solmuş yeşil kanepeye uzanmak istiyorsun
ve ben de yanına geçiyorum
koyuyorsun dizlerime başını
alıyoruz üzerimize bir battaniye

benim makyajım bozuluyor
seninse ceketin kırışıyor
ama umrumuzda olmuyor
mükemmel olmamıza gerek yok
yalnızca kendimizi birbirimizde bulmuş
ve buldukça da coşmuş iki insanız

sonra bırakıyorsun kendini uykuya
bense yıldızlara.
bir elimde şarabım
yaslanmış başım
ve diğer elimde saçların
çekirge sesleri ve hafif soğuk rüzgarla

diğer seferlerden farklı olarak ilk ben uyanıyorum
ve çıkarıyorum o müthiş elbiseyi
yıkıyorum yüzümü
saf ben oluyorum yine
koluma saatimi
parmaklarıma yüzüklerimi
boynuma kolyemi takıyorum
ancak dün gibi özel günlerde çıkarmak üzere.

senin tişörtlerinden birini giymek istememe rağmen
bugün evimize dönmemiz gerekiyor
o yüzden eşyalarımızı toplayıp
yalnızca giyeceklerini ve diş fırcanı bırakıyorum
gözlerini benim uyandırmama gerek kalmadan aralıyorsun ve adımı söylüyorsun usulca
yanına geliyorum ve sana gitmemiz gerektiğini ama
eğer dilersen biraz daha oturabileceğimizi söylüyorum
bu günleri bitirmek istemiyorsun fakat
buraya gelirken arkada ne çok şey bıraktığımızı hatırlıyorsun.
yoluna konması gerekenler seni rahatsız ediyor
kalkıyorsun ve hazır hale geliyorsun.
o zamana kadar yarattığımız dağınıklığı biraz topluyorum ama yine de yeterli olmuyor.
parayı biraz daha fazla vererek açığı kapıyorum ve çıkıyoruz sonunda

evimize gitmeye hazırız.

everytime we say goodbyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin