Geçmişin tozlu raflarında kalmış anılarına...İyi okumalar.
Acılar insanın karakterini güçlendirir.Ya daha dibe çeker yada daha da yüceltir.Güç ise hırstan doğar.Var oluşumuzun temelinde ne kadar başka nedenler olsa da insan bu nedenleri unutup hiç ölmüyecekmiş gibi hiç düşmüyecekmiş gibi yaşar.Eziyet eder,zalimlik yapar ama yaşattığını yaşamadan ölmez.
Her yapılanın bir bedeli vardır.
Yapılan hainliğin,çalınan hakkın,düşene vurulan tekmenin bedelinin olacağını düşünemez insanoğlu.Lâkin yaşanılan iki dakika mutluluğun bile bir bedeli yokmudur?
Bu dünya için insanoğlunun kendini paralaması gülünçtür.Gelde bunu insanoğluna anlat.Ejder....
Karakterimin bu denli hırsla dolmasına neden olan insan.
Geçmişimde hayatımın temelini sağlam atmamı engelleyip, şimdiye çıktığım katmanların deprem etkisi yaratmasına neden olan insan.
Sırtımdaki izlere neden olan insan...
Çocukluğumun katili.
Mahsen..İğrenç mahlukatların arasında neredeyse bütün çocukluğumu,bebekliğimi geçirmiştim.
O mahlukatların maskelerinin altından akan irinli salyaların mide bulandırmaması imkansızdı.
Onlar Ejder'in askerleri.
Yıllar boyu güneş,karanlık odamın siyah perdesinin altından sızdığı an iki adet mahlukat odamın demir siyah kapısının önünde beliriyorlardı.
Kabuslarımın baş kahramanları.Her gün türlü işkencelere tâbi tutulmuştum mahsende.
Ejder'in liderliğinde seviye seviye işkencelerin olduğu mahsen.
Çıktığım her işkencenin ardından başka bir seviyeye geçerek daha ağır şeyler yaşıyordum.
Küçücük bedenim normal bir insanın dahi dayanamıyacağı yüksek voltlarda elektrik akımlarına mağruz kalıyordu.Haftada sadece iki gün gördüğüm adamlar,bana savunma sanatlarını öğretiyordu.
Yakın dövüş,türlü bıçaklar,bumeranglar,silahlar.
Hepsini adeta aklıma,ruhuma her geçen gün işliyorlardı.Mahlukatlar benimle hiç konuşmazdı.Hergün mahzendeki paslı,küf kokan taburenin üzerinde ellerindeki neşterlerle,işkence aletleriyle bedenimde dans ediyorlardı.
Ejder bana mahzen'e gitmeden bir isim söylüyordu ve sır olarak kalmasını istiyordu.
Mahlukatlar ise o ismi söylemem için ben bayılana kadar herşeyi yapıyorlardı.Ejder beni test ederek dayanıklığımı ölçüyordu.Eğer söylersem gecelerce aç yatıyordum.Söylemezsem bedenim,ruhum zarar görüyordu.
Rabbimden bana verdiği içgüdüleri alması için yalvarırdım o zamanlar.Derime özenle işlenen kesiklerin sesleri,tenimden akan kanların zemine şıp şıp damlama sesleri, mahlukatların aldıkları nefesler,akıttıkları salyalar her birinin sesleri kulaklarımda hatta beynimin içinde yankılanırdı. Dayanıyordum.
Birgün yaptıklarının hepsinin bedelini ödetmek için dayandım.
Sıktım dişimi.
Gece olduğunda küçük,bitap düşmüş bedenimi mahzenin kanımla süslenmiş zemininde sürükleyerek,siyah kapılı karanlık odamın önüne fırlatıyorlardı.
Ejder ben dayandıkça bedenimin kendini o işkencelerden sonra yeniden dinç tutmasını görerek dahada deliyordu.
Proje diyordu bana.
Geleceğinin projesiydim ben.
Beni kullanarak suç makinesi yapmayi planlıyordu.
Planlarının sekteye uğraması onu memnun etmemişti.
Zehir beni oradan kurtardığında bambaşka bir şehirde içi kıyafet,yiyecek, ve bolca para dolu bi çantayla yalnız başıma bırakmıştı beni.
Ben o çantadakilerin hepsinin Ejder'in olduğunu bilerek yaktım hepsini.
Soğuk kış gecesinde o çantanın ateşiyle ısındım.
Pişman olmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARASA
General Fiction----- Dayanamadı adam. Arkasını dönüp hızla ilerlemeye başladı. Geride bıraktığı genç kız koşturarak ona yetiştiğinde umursamadı. "Sen kimsin ?" Duraksadı adam ,baktı son kez yeşil hareli genç kıza.Kalamazdı bir dakika bile orada. Biliyordu kalırs...