kavuşurken

2.9K 181 68
                                    

Sirius Black, Remus Lupin'in küçük salonundaki eski tekli bir koltuğa oturmuş, perdenin örtmeyi unuttuğu aralıktan dışarıyı izliyordu. O sabah Dumbledore, Remus'a bir baykuş göndermiş ve Yoldaşlık'ın tanışma toplantısını Sirius'un da katılabilmesi için onun evinde yapıp yapamayacaklarını sormuştu. Remus olumlu cevabını yazdığı parşömeni baykuşun bacağına bağladıktan sonra Sirius ile beraber konuklarını beklemeye başlamıştı.

Sirius tam beş gündür onun yanında kalıyordu. Remus bundan gayet hoşnuttu. Dostu ile kaybettiği on iki koca sene vardı sonuçta. Arayı kapatmak epey vakit alacaktı. Bu beş günün her saati maalesef keyifli geçmemişti. Sirius, mektupta yazanları Remus'un ağzından duymak istemiş ve dinleyerek kendisine işkence yapmıştı.

Yıllar önce Yoldaşlık'a yeni katıldıkları zamanlar Sirius aynı anda beş ölüm yiyenle düello yapmaya çalışmış ve yaralanmıştı. Nefesinin kesildiğini, kemiklerinin bedenine battığını hissetmişti. Today'in yaşadıklarını dinlerken de öyle hissediyordu. Fakat bu acıdan gözünü açtığında seneler önceki gibi St.Mungo'da uyandığında ona sarılan ve onu hatırlayan bir Today Poison bulamayacaktı.

Today bütün gece Sirius'u tedavi eden abisinin başını yemek dışında genç büyücünün tepesinde beklemişti. Kafasından akan kanı durdurmak için siyah saçlarının kökleri sargıyla kapanmış olan Sirius başının çok ağrıdığını anımsıyordu. Gözlerini açtığında yatağının yanındaki sandalyeye kendini gömmüş biçimde oturan Today'i görmüştü. Kızın kedi gibi açık olan gözleri Sirius'un uyandığını görünce parlamıştı. Sirius doğrulmaya çalışınca "Dur, kıpırdama." diyip onu durdurmuştu.

"Ne oldu bana?" diye sormuştu Sirius en son ölüm yiyenleri hatırlayarak.

"Aptallığının kurbanı oldun." demişti Today sinirli bir tonla. "Beş ölüm yiyenle aynı anda dövüşürken aklından ne geçiyordu?"

Sirius kurumuş boğazının etkisiyle öksürmüştü. Kafası hafif sallantıda bile zonkluyordu. "Kişi başına altı ölüm yiyen düştüğünü." diye cevaplamıştı.

Today sandalyesini biraz çekerek Sirius'a yaklaştırmıştı. "Üç. Kişi başı üç ölüm yiyen düşüyordu."diye Sirius'un dediklerini düzeltilmiş ve "Ama bu demek değil ki üçü ile aynı anda savaşalım."

Sirius, kızın kızarmış gözlerine bakmış ve "Ağladın mı sen?" diye sormuştu.

Today ellerini kucağında birleştirmiş "Hayır desem inanır mısın?" demişti.

"Hayır." diyen Sirius moral verici bir sesle devam etmişti. "Today, ben iyiyim."

"Kafan kırıldı Sirius. Gerçekten kafan kırıldı." demişti Today üzgün bir ciddiyetle.

Sirius, bir kez daha doğrulmaya çalışmış, Today ise bu sefer onu engellemektense yardım etmişti. Sırtını yumuşak yastığa yaslayan Sirius "Kafam daha önce de kırıldı." diye hatırlatmıştı. Hogwarts'tayken o ve James tek bir süpürgeyle aynı anda, ayakta uçmaya çalışmışlar ve düşerek Quidditch sahasına çakılmışlardı.

Today sandalyesinde kalkıp, Sirius'un yatağına ona bakacak biçimde oturmuştu. "Bu o zamanki gibi değil. Öldün sandım." demişti Today dolmaya başlayan gözleri eşliğinde. "Hepimiz öyle sandık."

Sirius, sarışın cadının ellerine uzanmış ve kendi elleriyle onunkileri sarmıştı. "Ölmedim ama. Today korkmana gerek yok. Gerçekten ben iyiyim."

"Eğer bir daha tek başına bu kadar ölüm yiyenle savaşmaya çalışırsan, seni ben kendim öldürürüm." demişti Today, Sirius'un ellerini tutarken.

Sirius gülmüş ve "Ne kadar sevgi dolu sözcükler bunlar böyle." demişti.

"Ciddiyim Sirius. Onların tek derdi öldürmek ve bunu yapmaktan da çekinmiyorlar." demişti Today hala devam eden sinirin kalan kırıntılarıyla.

BLACK POISON //Sirius Black// AUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin