yarın

794 67 9
                                    

Cadının gözleri zehir tonundaydı. Karanlığa iğnelenmiş yıldızları inceleyen bu bakışlardaki zehir, cadının ruhunun ölmekte olduğunu haykırıyordu adeta. Rüzgar sarı saçlarına çarparken, cadı bulunduğu noktaya nasıl geldiğini bilmediğini fark etti. Küçük bir tepeciğe, sararmış otların arasına konmuştu. Gökyüzündeki dolunayın cömert ışığı, cadının serinliği hissettiği konumun aşağısında parlayan rayları gözler önüne seriyordu. Today Poison, karanlık bir gecede, eskiden tanıdığı fakat şimdi yabancı olduğu bu yerde oturmuş, birkaç yıldır içine hapis olduğu rutini gerçekleştiriyordu. Bekliyordu.

Sirius Black'in ölümünün üzerinden dört, Remus Lupin'in ölümünün üzerinden ise iki sene geçmişti. Savaş olmuş ve bitmişti. Today ise İngiltere'den çok uzakta, Sirius'un hayali ile birlikte hiçbir şeyi anlamayarak sağ kalmayı başarmıştı.

Today Poison. Safkan bir cadı, uslanmaz bir kanıbozuk. Hayatı bir gecede mahvolmuş bir masum. Tedavi edilemez bir unutkan. Bir büyücünün hayalinden kopamayan bir deli. Herkesi kaybetmiş bir yalnız. Acının somut bedenlerinden biri. Üzüntülerinin döngüsüne hapis olmuş bir mahkum. Hayatta kalan.

Bütün bu tanımlar Today için idealdi fakat sarışın cadı gecenin içinde otururken bunların hiçbirinin farkında değildi. Eylül ayının hafif serinliği saatlerdir orada olan deli cadıyı yavaş yavaş titretmeye başlamıştı. Geride kendisiyle kalan tek kişi olan abisi August Poison'ın büyük olasılıkla onu aramakta olduğunun farkındaydı ama Today'in burada, Hogwarts Ekspres'inin geçtiği yerde olduğunu bilebilecek tek kişi maalesef ölmüştü. Today onun adını hatırlıyordu. Sirius. Şanslıydı ki bu isim onu pek sık terk etmiyordu. Kafasını güneş battıktan sonra her kaldırışında, merhametsiz hayatının şahidi olan gözlerini her karanlığa dikişinde Sirius oradaydı ve parlıyordu. Gökyüzüne iğnelenmiş olan bu yıldızlar Today'e göründükleri kadar aydınlık gelmiyordu. Yıldızlar ona yaşadığı bütün zaman boyunca onu zedeleyip duran karanlığı haykırıyordu adeta. Kaybettikleri ve asla geri getiremeyeceği her şey bu yıldızlarda saklı gibiydi.

Rüzgar sarı saçlarının arasında dolanırken Today Poison derin bir soluk alarak gözlerini yumdu ve hatırlamaya çalıştı. Mutlu olduğu, sahiden gülümsediği, kalbinin acımadığı bir an hatırlamaya çalıştı. Enkaz halinde olan zihni Today'e karşı merhametsiz davransa da sarışın cadı, acı hayatını ele geçirmeden önce çok değerli zamanlar yaşamıştı.

Her şeyin belirginleştiği Hogwarts'ta kız kardeşi ile yolları sonsuza denk ayrılmıştı ama bu şato ona çok daha fazlasını vermişti. Ölümüne şahit olduğu arkadaşı Rachel Bone'u burada tanımıştı, ikizinin bütün kabalıklarına rağmen anlayışla onun yanında olan Lily Evans ile bu okulda dost olmuştu, haylaz Gryffindor ruhuyla taçlanmış olan James Potter ile o koridorlarda arkadaş olmuştu, sayısız kere onu koruyan ve hayatı kurtaran Remus Lupin ile dostluğu o sıralarda başlamıştı, ömründe hep bir noktada yer alan Sirius Black'e o şatoda aşık olmuştu. Cadı olmak Today'e bu insanların dostluğunu, sevgisini armağan etmiş ve her birini sırayla elinden almıştı. Bütün bunlar zihninden sıyrılsa da Today'in kalbinden hiç kopmayan acılardı. Hepsinin hayaleti hatırlanamayan bir anı olarak Today'in yanındaydı. Fakat Today Poison artık buna dayanamıyordu.

Derin bir soluk aldı. Soğuk havayı ciğerlerinden geçerken hissetti. Karanlık, cadının ruhunu sararken Today kollarını birbirine kavuşturarak ısınmaya çalıştı. Üşümeye başlamıştı ama bundan şikayet etmiyordu. Olduğu yerden memnundu. St. Mungo'da yine yaşama mahkum edildiği koğuşundan nasıl olup da çıktığını ve buraya geldiğini bilmiyordu. Bunalan zihni ve kontrolsüz sihri gizli bir anlaşma yapıp cadıyı bir kez de olsa mutlu etmek istemiş olabilir miydi?

Today uzakta gördüğü minik ışığa karşı gözlerini kıstı. Siyah gökyüzüne doğru yükselen duman belirsiz dalgalar çiziyordu. Bu duman Today'in bildiği bir bacadan çıkıyordu. Darmadağın anılarının arasında tanıdık gelen bu görüntü Today'in yüzünde ince bir tebessüm oluşturdu.

Today o trende yolculuk yaptığı günleri bu kadar geride bırakmış olduğuna inanamıyordu. Güzel olan her şey geride, geçmişte kalmıştı. Tren raylara vurarak sarışın cadının saatlerdir sığındığı tepeciğin altından geçti. Today'in yeşil gözleri havaya yükselen dumanla yanarken, cadı o trende olmak istediğini fark etti. Hogwarts Ekspres'inde hiçbir zaman yalnız kalmamıştı, şimdi ise yalnızlığını her hücresinde hissedebiliyordu. Kalbi nedenini bilmediği, hatırlayamadığı bir sürü kırık ile dolu ve zayıftı. Bu zayıflıkla atmaya çalışan yüreği, sihri ile kaybedeceği bir mücadelenin içindeyken Today, zamana saplanmış bir biçimde duruyordu.

Tren gürültülü bir hızla geçip giderken Today kulaklarının uğuldadığını hissetti. Soğuk, ince bir kıyafete sarılmış bedenini ele geçirmişken cadı sihrinin hareketlendiğinin farkında değildi.
Cadıyı hayatındaki en keyifli zamanlarına, öncesine ve sonrasına götüren tren, son defa onun yeşil gözlerinden geçti. Kalbini avucuna alan sihri Today'in nefesini kısıtlarken cadı gözlerini yumdu. Bütün hayatı oradaydı.

Hogwarts'a geldiği ilk gün gölde sallanan sandala adım atmak için tuttuğu el, ilk büyü yapışı, baykuşunun getirdiği mektuplar, kardeşinin ona düşman olduğu şato, Sirius'un onu öptüğü kule, dostlarıyla eğlendiği bahçe, ceza aldığında temizlediği kütüphane, Sirius'un ve arkadaşlarının sırrını öğrendiği sera, Hogwarts'a veda ederken son defa yolculuk yaptığı tren, Sirius'un kask almayı reddettiği korkunç motor, Gringotts'a götürdüğü şekerler, eski hayatına veda ettiği o ev, senelerini geçirmek zorunda kaldığı hastane koğuşu, Sirius ile kapalı kaldığı eski karanlık malikane, bir anlık histeri ile fırlatıp attığı kolye. Hepsi Today'in zihnindeki enkazda parlayan ve yok olan anılar, mutluluklar ve üzüntülerdi.

Onu, uzun zaman sonra tek başına cisimlenmesini sağlayan kontrolsüz sihri, bütün bu duyguların yaşadığı kalbini sımsıkı sıkarken Today yumduğu gözlerini açıp son kez gökyüzüne baktı. Yıldızların parladığı ve trenin dumanının dağıldığı siyah gökyüzünde, hissettiği fiziksel rahatsızlıkla kısılan gözleri bir noktayı aramaya başladı. Kırık bir gülümseme suratına konduğunda içgüdüsel olarak bulduğu yıldıza bakışlarını dikti. Sirius bütün ışığı ile parlarken Today, kalbinin verdiği acı izin verdiği süre boyunca onu izledi.

Sarışın cadının kalbi ona son defa acı verecek bir şekilde attığı saniyede Today, zihninin sadece kendisine ait olduğunu biliyordu. Birkaç saat sonra abisi tarafından bulunacak olan cadı, sihri ona ve kalbine merhametsiz davranırken gökyüzüne, hayatına kendisi olarak baktı, veda etti.

Today Poison'ın mutlu ve sevgi dolu bir cadı olarak başlayan hikayesi, acı ve yalnız fakat hatırlarken sona erdi.

*********************
Hoşçakal Today Poison :((

BLACK POISON //Sirius Black// AUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin