BÖLÜM 4: SARIŞIN ÇOCUK

141 103 78
                                    

"Uyan güzel kızım. Annen çok güzel bir kahvaltı hazırladı seni bekliyor." Çok tanıdık bu sesle gözlerimi açtım. Eski evimizde, kendi odamdaydım. Gözlerimi kamaştıran ışığın arasında bana seslenen yüze döndüm. Babam. Babamdı ve bana sesleniyordu. Gülümseyerek ona baktım. O da aynı şekilde gülümseyerek bana baktı. Yataktan kalkarak ona doğru yaklaştım. Bana hadi gel işareti yaparak ilerlemeye başladı. Peşinden ilerlerken yemek masasının bulunduğu yere gitti ve orda duran anneme doğru döndü. İkisi de gülümseyerek birbirlerine bakıyorlardı. Bu mutlu aile tablosunun karşısında dayanamayarak, ellerimi babamın beline sarılmak için uzattım ama sanki o an belimden hızlıca bir şey çekerek beni oradan uzaklaştırıp karanlığa doğru fırlattı...
_______________________________________

Birinin ellerini üzerimde hissetmemle hızla ayağa dikildim. Karşımda duran adama dikkat kesilmeye çalışırken aramızdaki mesafenin azlığı beni rahatsız etmişti. Bir adım geriledim ve karşımdaki adama tekrar baktım. Akın gelmişti. Elinde bir örtü ayakta bana garip bir bakış atıyordu. Sorun teşkil etmeyen biri olduğunu anlayınca kalktığım yere tekrar oturdum. Hala o sarışın çocuğun odasında koltuğun üzerinde yatıyordum. Gün çoktan geceye varmış hatta saatler hızla ilerlemiş, şafak sökmeye başlamıştı. Sahi kaç saattir buradaydım?

"Ne yapıyorsun burada?" Düşüncelerim arasında Akın'a yönelttiğim soruyla Akın elindekini kenara bırakmış hala ayakta dikiliyordu.

"Burada kalmana izin vermiş olabilirim ama hala sağlığından ben sorumluyum." Dedi. Doğru söylemişti onu ikna edip burada kaldığımda bana arada geleceğini söylemişti ama gecenin bir köründe ayakta ne işi vardı?

"Biliyorum ama gecenin bir vakti niye uyumadın?" Diye soru yönelttiğimde Akın susmayacağımı anlamış yandaki koltuğa da o çökmüştü.

"Uyku tutmadı ben de buraya geldim. Hem Rüya, yani Eren'in doktoru dün çok yoruldu. Benim yerime o gitti yürüyüşe bu yüzden ben de hem Eren'e hem de sana bakmak için arada geldim falan." Cümlesinin içindeki isimleri seçerek gözümde canlandırdım. Bu zamandır yanında bulunduğum çocuğun ismi Erendi ama Rüya yemekte Eren'i gördüğüm zaman hiç dikkatimi çekmemişti. Gözlerim kafamın içinde dolaşan ismin sahibine döndü. Eren hala uyuyordu. Onun için kolay olmadığını biliyordum elbet ama hala öyle olması Çok korkunçtu. Uyandığında hiçbir şeyi hatırlamayacak içinde kocaman bir yük olacaktı. Geride bıraktığı saatleri veya günleri yerine oturtturana kadar düşünceleri onu boğacaktı. Bir de fazladan hastalığı vardı. Acaba neydi bilmiyordum ama yaşayacağı şeyleri sanki tekrardan ben yaşıyormuşum gibi hissettim. İçimdeki buruklukla tekrar Akın'a döndüm.

"Onun neyi var Akın? İyi olacak mı?" İstemsizce gözlerim dolmuştu. Şu an bu halimi biri görse daha tanımadığın hatta ilk görüşte rahatsız olduğun birine nasıl böyle yaklaşbiliyorsun derdi. Hiç kimsenin anlamayacağı bir şey vardı. Herhangi birinin yaşadığı şeyler sizin daha önce yaşadığınız bir durumsa kendinizi karşınızdaki kişinin yanında buluyorsunuz. Erenle ortak yönümüz buydu. İkimiz de hastaydık hiçbir farkımız yoktu. O yüzden kendimi ona yakın hissediyor, sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi düşünüyordum.

"Kanserdi. Akciğerleri ona çok zorluk çıkarıyordu. Atlattı ama hala hareketleri kısıtlı. Bir de nöbetleri var zaten biliyorsun." Söylemişti. Eren sıradan biri gibi görünebilirdi fakat hiçte öyle değildi. Bu yaşananlar onun için fazlasıyla ağırdı.

"Ne zaman uyanır?" Diye sordum bu sefer.

Akın konuşmak yerine camdan vuran yeni doğan günün ışınları ile bilmiyorum işareti yaptı. İçim daha da daralmış sanki bulunduğum ortam bana dar geliyordu. Yerimde haraketlenerek ayaklarımı kendime çektim. Eren'in üzerinde yorgunluğu atıp ne zaman uyanacağı belli değildi ama uyanacağı kesindi. Bu yüzden içimde ufakta olsa bir rahatlık kendini belli etmeye çalışıyor, tüm vücudumu tek başına rahatlatmaya çalışıyordu. O küçücük rahatlık benim gibiydi vardı ama hiçbir şeye gücü yetmiyordu. Gücünün yettiği kadar vücudumu saran bu duyguyla Akın'a döndüm. Konuşmayacağımı anlamış dikkatlice telefona bakıyordu. Ortam iyice sessizleşince kafamı koltuğun kenarına yasladım. Koltukta iyice rahat bir pozisyonda yatarken gözlerim Akın'dan Eren'e doğru bir yol izledi. Gün çoktan aymış pencereden giren ışıklar Eren'in yüzüne vuruyordu. Yüzünü şimdi tam anlamıyla görüyordum. Keskin çene yapısı, ince burnu, uzun kirpikleri...
Sarı saçları Alnına düşmüş uzun kısımları gözlerine değiyordu.

KARANLIKTAN DOĞAN AY (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin