Salondan sonra karşıma çıkan ilk kapıya girdim, burada fazlasıyla oyuncak vardı. Büyük ihtimak çocukların oyuncak odasıydı. Daha fazla karıştırmadan odadan çıktım ve uzun koridorda lerlemeye başladım. Mutfağı bulmam biraz zor galiba...
Daha sonra o odanın neredeyse bir iki metre ilersinde bir oda daha vardı, orayı açtığımda ise büyük bir banyo ile kaşılaştım. Herhalde mutfak harici herşeyi bulacağım burada. Banyoya göz gezdirdiğimde bizim banyonun neredeyse üç katı olduğunu fark ettim. Kapıyı kapatacakken ensemde bir ses hissettim.
" Tekrar karşılaştık ha? "
Arkama dönmedim, çünkü bu sefer çok yakınlaşıcaktık. Bundan emindim. Sesi enseme kadar değiyordu. Sabret! Sabret! Sabret!
" Şey... Benim mutfağı bulmam gerekiyor. Çekilir misin? "
Pek tekin olmayan bir kahkaha atıp beni anlamadığım bir şekilde kendine çevirdi.
" Tamam " dedi ve bir adım geriledi.
Ben şaşkınlıkla ona bir kaç saniye baka kaldım. Bu kadar mıydı yani? Sadece tamam mı ? Cidden? Genelde okuduğum kitap veya filmlerde başka şeyle oluyordu da. Ne biliyip tecavüz, öpüşme, sıkıştırma, ağlatma gibi... Neyse...
Daha fazla orada onun karşısında gerizekalı gibi kalmamayı seçerek ev keşfine devam etme fikri ile yerimden kıpırsayarak sağa doğru ilerledim. Fakat bir veya iki adm sonra bileğimdeki el ile yüzümü tekrar ona çevirdim.
" Sprite getir bu arada, odamda olacağım."
Sakin sesinde emir vardı. Bende bunu yapmak zorundaydım. Kafam ile onaylayıp kafamdaki fikri tekrar işleme koyarak sağa doğru yürümeye devam ettim. Harika, cidden mükemmel.
Sağdan ilerlerken koridor bitiyordu. Bu sefer soldan bir ayrım vardı. Bende oradan yürümeye baladım. Ama fazla yürümeme fırsat olmadı, çünkübu koridor daha doğrusu bir mutfağa çıkıyordu. Evet kapısı yoktu. Garip. Evin büyük odalarındandı herhalde mutfak.
Bu büyük mutfağın içinde iki temizlikçi ve bir aşçı vardı. Uzaktan görseler burasıs araydı. Aşçı bile vardı, ki ben bir mutfakaki aşçıyı hayatımda sadece filmler veya çizgi filmlerindegörmüştüm.
Oradaki herkese selam verp dolaptan bir tane Sprite kutusu çıkardım. Bardağa doldurup diğer herşeyi halledip oadakilerden öğrendiğim Justin'in odasına çıktım.
Kapıyı tıklatıp onay gelmesini bekledim. Beklediğim onay geldiğinde içeri girerek bardağı çaışma masasına bıraktım. Daha sonra etrafa baktım, sade renklerin yoğunluğu olan bu oda çok... Güzeldi. Büyüktü ve çok fazla ben buradayım deyen eşya bulunuyordu. Konsol, gitar ve neredeyse boş bir yer olmayan bir kitaplık vardı. Odaya aşık lmştum diyebilirim. Beni yansıtıyordu, sade renkleri fazla sevmesemde gerçekte bu odada bayılmıştım.
" Başka bir isteğiniz var mı ? "
" Evet var. " dedi iki kaşını kaldırıp derin bir iç geçirdi. İsteğini söylemesini beklerken eliyle beni österdi ve tekrar konutu.
" Yakında onu da alacağım ama, sorun yok "
Ne demek istediğini anlamamış gibi yaparak odadan çıkmak için kapıya doğru ilerledim Ama gidişimi izlediğini biliyordum.
Odadan çıkarak merdivenlere yöneldim. Sanırım işim gerçekten çok zordu. Heleki patronlardan birisi Justin gibi sapığın teki ise... Ayrıca alışmam gereke çok fazla şey vardı, mesela şu emir alma kısmından başlayabilirdim. Hemde hemen başlamam lazımdı...
***
Pettie, kocasının adını unuttum için, şimdilik Pettie'nin kocası dışarı çıkmışlardı. Ben ise mutfaktaydım. Justin, Ryan diye birisi ve birkaç kişi daha olarak odalarındaydı. Çocukları ise yatırmıştım. Şuanda da çalışanlar için hazırlanan küçük ama yinede şık olan masaya geçmiş sandelyeye yayılmıştım.
Kendimce şarkı mırıldanırken çok canımın sıkıldığını fark ettim. Öyleki elimi yumruk yapıp anlıma dayamıştım ve boş kalan elimle masaya tıklatıp ritim uyduruyordum. Mutfağa bu sırada birisi girdi. Baktığmda bunun Ryan olduğunu gördüm.
Oturuşumu düzelttim istemsizce.
"Benden isteyebirsiniz. " diyerek sandelyeden kalkarak bir metre kalacak şeklide ona yaklaştım.
" Benim kollarımda, ayaklarımda sağlam. Gerek yok " diyerek göz kırptı ve dolabı açarak su sürahsini çıkardı.
" Vay be! Gerçekten sen Justin'in arkadaşısın değil mi? Ne biliyim sen de onun gibi sanmıştım. "
Acı bir kahkaha attıktan sonra konuştu. " Justin nasıl ki? " diyerek dolaptan bir bardak çıkarıcakken onu durdurdum.
" Öküz, salak, sapık, egoist. Daha sayabilirim..." dedim ve sonra " Ah, bu benim işim ben yapabilirim " ilk önce elini ittim ve sonra dolabı açarak bir bardak çıkardım.
" Bana çok mu hizmet etmek mi istiyorsun ? " dedi alay geçercesine.
" Hayır, herkes rahatına düşkündür ama benim görevim bu. " dedim bu sefer ona bakmayarak.
"Yani... Hey! Biz resmi olarak daha tanışmadık değil mi? " diyerek elini bana uzattı.
" Amber " diyerek elini sıkacaktım ki elimi kavradığı gibi dudaklarına götürdü. Küçük bi öpücük bırakarak elimi bıraktı.
" Ryan " dedi ve ellerini cebine koydu. Tek kaşımı kaldırmak isterdim ama bunu bir türlü beceremediğim için iki kaşımı kaldırdırmak zorunda kaldım.
" Hey, sen Justin'in arkadaşı olamazsın! Bir terslik var sizde. "
Yine acı bir kahkaha attıktan sonra suyu bardağa aktarışımı izledi. Suyu bardakta bekletip buzluğu açıp iki tane buz çıkardım. Onuda bardağa aktırdıktan sonra suyu ona uzattım. Hiç acelesi yokmuş gibi yavaşça suyu alarak dudaklarına götürdü. Birkaç yudum aldıktan sonra elinde bekleterek konuşmaya başladı.
" Justin, egoist pisliğin tekidir ama kardeşimdir. "
" Acaba kendiside biliyor mu egoist pisliğin teki olduğunu?"
" Daha ilk günün ama ondan baya nefret ediyorsun bakıyorum."
"Kimse nefreti hak etmez. Ama dün bir barda karşılaştık benden ona öpücük vermemi isteyinde onu tersledim ve şimdide burada karşılaştık. Sabahta beni salonda sıkıştırdığında artık anladım ki ona alışmam zor olacak. "
" Vay be! Justin'e hayır diyen bir kız ha?"
" Kabül tatlı bir çocuk. Çekici sakalları var ama ben o tanıdığınız sürtüklere benzemem. Hani şu hemen üstünüze atlayan kızlardan. " dememle fazlasıyla gürültülü bir kahkaha attı.
" Her yanında belli oluyor zaten sürtük olmadığın. "
" Hadi ya? " dedim alay geçercesine.
Elindeki yarısı hala dolu bardağı tekrar dikti ve tüm suyu bitirince bana uzattı. Bardağı alarak tezgaha koydum.
" Teşekkürler, tanıştığımıza memlun oldum..." dedi. Başımla onaylayıp gitmesini bekledim. Fakat o tekrar elimi alarak dudaklarına götürdü tekrar. Öptü. Geri bıraktı.
Niyetinin çokta iyi olmadığını sezmişttim, sanırım ondan uzak durmm gerekiyor. Ne kadar kibar ve nazik olsa da... Bu sırada üçüncü bir ses duyuldu etrafta.
" Nerede kaldın be başlatıyor Chaz oyu-" Mutfağa giderek yaklaşan ses Justin'e aitti. Bizi görünce sözünü yarıda kesti.
Sözünü tamamlamaktansa " Napıyorsunuz siz burada? " diye tek kaşını kaldırıp bize baktı. Göz bebekleri bir bende bir Ryanda gidip geliyordu.
" Su veriyordum. " diyerek bardağı ona gösterdim.
" Ha... Tamam Ryan hadi oyun başlatıyorlar. " demesiyle ikisininde hışımla mutfaktan çıkışını izledim.
***
Bu bölüm kısa oldu. Üzgünüm... Ama telefi edeceğim! Okuduğunuz için teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Temizlikçi
Teen FictionAile durumu iyi olmayan bir genç kız, sapık bir patron. Sapık patronu ile, eğlenceli bir arkadaşlık kurmaya çalışırken, bu arkadaşlık her iki taraf için hoşlanmaya dönünce her şey gerçekten değişir. ' Patronum arkadaşım ' ilişkileri yavaş yavaş iler...