Sınav kağıdıma tip tip bakarken üstteki notuma baktım. C+'ya merhaba diyerek sırama iyice yayıldım. Taylor eğildi ve beni dürterek " Söyle bakalım kaç?"
" C+ "
" B+" diyerek eğildiği pozisyonunu bozarak eski pozisyonunu aldı.
" Genel olarak sınıfın durumu iyi. Ama hiç beklemdiğim notu alan kişiler; Amber, Helen, Georgia ve Grace. Sizden daha yüksek beklerdim kızlar. " diyerek bize gönderme yaptı öğretmen.
" Ama çok umrumdaydı ya..." diye kendimce mırıldandım.
Pattie izin verdiği için kendimi sadece Grace'e odaklayacaktım bu gün. Okuldan sonra hemen işe gidiyordum oradan da zaten geç döndüğüm için fazla fırsatımız olmuyordu konuşmaya.
Edebiyat defterimin bir sayfasına durmadan daireler çizdiğimin yeni farkına vararak defteri kapatarak duvardaki saate baktım. Damon arkasına dönderek bana her zamanki gibi ne zaman zilin çalacağını tam bir şekilde belirtti.Çocuğun öyle bir saati vardı ki, ondan geriye saymayı bitirdiğimizde zil çalardı.
" 14, 13, 12, 11, 10,..... 3, 2, 1 ve..." dedik beraber ve bir öğrenci destursuz sınıfa girerek " Zil çaldı hocam! " diyerek saniyeler içersinde tekrardan gözden kayboldu. Damon ile kıkırdayarak toplanmaya başlandım.
" Bu gün bir boş zamanın var mı Amber? " diye sordu Damon.
Onu kırmayarak reddettim, zaten aramızda olması gereken tek şey bu olması gerekiyordu. Arkadaşlık...
" Üzgünüm Dabby, başka planlarım var. "
" Sorun değil Amber, haftaya görüşürüz. Ve şu adımı kısaltmayı bırak! Hoş değil. " diyerek kıkırdadı ve sınıftan yavaşça çıktı.
Bende ceketimi alarak üzerime geçirdim. Aklımda bu gün yapmak istediklerimi gözden geçirdim. Öncelikle şu yarışı Grace'e anlatmam lazımdı. Sonra sinamaya gidebilirdik. Uzun zamandır beklediğim bir film şu anda yayındaydı. Alışveriş yapardık.
Son olarak defterimide alarak sınıftan çıktım. Koridorda gözüm Lucy'i aradı ama bulamadım.Ona ders ile ilgili sormam gerekenler vardı. Daha beş dakika önce sınıftaydı ama. Onun yerine Bradley'i gözüm bunuca koşar adımlara hemen yanına geldim.
" Selam Brad, Lucy'i gördün mü? Ona birşey sormam gerekiyor da."
" Sanırım morali bozuktu, sınıftan bir hışınla çıktı zaten. " diyerek bana gülümsedi. Kafamı 'Teşekkürler' anlamında sallayıp oradan uzaklaşacaktım ama elini koluma koydu. " Amber, ders notların var mı? Alabilir miyim? " dedi konuyla alakasız bir şekilde.
" Çok isterdim ama tam değiller. "
" Tamam yinede teşekkür ederim. " diyerek gülümsedi. Aynı şekilde karşılık vererek biraz ilerdeki dolabıma ilerledim.
Dolabıma ulaşınca anahtarıda çıkardım ve defterlerimi sıkıştırıp geri kapattım. Ardından kilitleyip koridorda hızlı adımlarla ilerlemeya başladım. Sonunda okulun bahçesindende çıkıp eve doğru yürümeye başladım.
Ceketimden telefonumu çıkarıp rehber kısmına geldim. Grace'i bulup kulağıma götürdüm.Birkaç çalıştan sonra telefona cevap verdi.
" Şimdi. Sen. Ben. Saat 12:15. Ve kızlar günü. Bizim eve gel. Bay bay! " diyerek kapattım telefonu. Tüm dediklerim sadece buydu. Bazen bir piç gibi davrandığımı biliyordum.
Yan sokağa saptım, sokağın sonundaki evimi rahatlıkla görebiliyordum. Birkaç dakika sonra kendimi evimin önünde buldum. Anahtarı çıkararak kapıya soktum. 'Bu kapıda anahtardan çok çekti. Gelen geçek sokuyor valla' diye düşünemeden edemedim kendimce. Sanıyorum azıyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Temizlikçi
Novela JuvenilAile durumu iyi olmayan bir genç kız, sapık bir patron. Sapık patronu ile, eğlenceli bir arkadaşlık kurmaya çalışırken, bu arkadaşlık her iki taraf için hoşlanmaya dönünce her şey gerçekten değişir. ' Patronum arkadaşım ' ilişkileri yavaş yavaş iler...