1.Bölüm - Sıçıp sıvazlamak

71 9 0
                                    

1.BÖLÜM - SIÇIP SIVAZLAMAK

Zil sesiyle uyandım ve mayışmış bir şekilde kapıya doğru ilerledim,kapıyı kim çaldığını bakmadan kapıyı açtım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zil sesiyle uyandım ve mayışmış bir şekilde kapıya doğru ilerledim,kapıyı kim çaldığını bakmadan kapıyı açtım.

Bu yaptığım hayatımın hatasıydı.

Karşımda eski sevgilim Faruk'u görünce şok içinde gözlerim açıldı, kapıyı kapatmaya çalışsamda nafile bende kat kat güçlüydü, kapıyı itmesiyle kıçımın üstüne sert bir şekilde düştüm.

Ben yerden kalkmaya çalışırken Faruk çoktan içeriye girip kapıyı kapatmıştı, bana ne yapacağını bilemeden kendimi mutfağa attım, arkamdan hızla gelirken sıkıca kollarımı tutup beni sarsarak konuştu.

"NE YAPTIĞINI SANIYORSUN LAN SEN!"

"Bırak beni bitti diyorum sana neden anlamak istemiyorsun Faruk?!"

"ULAN SENİN YÜZÜNDEN KİMSENİN YÜZÜNE BAKAMIYORUM NAMUSUMU İKİ PARALIK ETTİN!"

Namus...Her şerefsizin bi bok yedikten sonra hakimin karşısında arkasına sığındığı tek şey...

"Ne demek 'namusumu iki paralık ettin' ne saçmalıyorsun sen?!"

"TERK EDİP SİKTİR OLUP GİTTİN YA ONU DİYORUM AMA ŞİMDİ BUNU YAPTIĞIN İÇİN ÇOK PİŞMAN OLACAKSIN!" dedi ve beni hızlıca itti düşmemek için tezgaha tuttunurken Faruk cebinden çakısını çıkardı, şok içinde ne yapacağımı bilemeden tezgahdaki ekmek bıçağı gözüme çarptı bilinçsizce bıçağı elime alıp ona doğrultum.

Faruk bana doğru ilerken ona doğrulttuğum bıçağı gördü ama her şey için çok geçti.

Sonra aynı anda hem benim hem Faruk'un haykırışı duyuldu odada, omuzumda dayanılmaz bir acı vardı, birkaç saniye sadece durduk öyle sonra gözlerim Faruk'un yeşil gözlerine kaydı oda benim gözlerime bakarken anlık bir titremeyle ayrıldı benden.

Gözlerim yavaşça aşağıya kayarken Faruk'un tam göğüsünün üstündeki kana bulanmış gömleğine baktım oda omzumdan gözlerini baktığım yere çevirirken benim ellerimden kanlı bıçak kayıp yere düştü, Faruk gözlerini tekrar bana çevirirken o sırada ben kanayan omzuma bakıyordum, Faruk'un gözlerine baktığımda ağzından tek bir cümle döküldü ve yere yığıldı.

"Allah belanı versin Maviş..."

Ben şok içinde bir ona bir kanlı elime baktım ayaklarım bunlara daha fazla dayanamazken yere diz çöktüm ve haykırarak ağlamaya başladım, şimdi ne yapacaktım biraz daha ağladıktan sonra omzumdaki acı kat kat artmıştı başımı omzuma çevirdiğimde tişörtümün yarısının kan olduğunu gördüm eğer biraz daha böyle durursam ben de kan kaybından ölecektim.

Gözlerimi Faruk'a çevirdim onun zaten öldüğünü tahmin ediyordum, ben bir katil miydim? Yoksa kendini korumaya çalışan bir kız mıydım? Galiba her ikisiydim ben kendini korumak için birini öldürmüş bir katildim.

Hızlıca ayağa kalktım ve banyoya gidip yaramı temizledim neyse ki Faruk elimde bıçağı gördüğünde çakısını yukarı çekmiş ve sadece omzumu sıyırmıştı, yaramı temizledikten sonra yatak odasına gidip hızlıca eşyalarımı topladım üstüme kalın ve kamufle olmamı sağlayacak şeyler giydikten sonra her şey tamamdı, öldürdüğüm bıçağıda bir poşete koyup yanıma aldım.

Ben varlıklı bir aileden geliyordum annem ve babam öldükten sonra bana ömrümün sonuna kadar yetecek para kalmıştı bir zamanlar bunu nerelerde harcaycağımı düşünürdüm çünkü çok harcama yapmayı seven bir kız değildim aksine tutumluydum da normal bir insan gibi olurdu aylık harcamalarım, Faruk bu mirasımı duymuş ve üstüne konmaya çalışmıştı bu yüzden ondan ayrılmıştım zaten beni sırf param için seven biriyle birlikte olamazdım sonuçta.

Nereye gideceğimi tam bilemeden evden çıktım bu civarlarda güvenlik kamerası olmadığı için içim biraz olsun rahattı, galiba İstanbul'dan Ankara'ya gidecek ve ailemiz ile iş birliği yapan yer altı mafyalarına sığınacaktım, evden çıktım ve taksi durağına doğru yürümeye başladım kafam o kadar dalgındı ki karşıdan gelen arabayı fark etmedim.

Arabanın fren sesiyle irkildim tam karşıma gelirken gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kala kaldım, araba fren yapmıştı ama bu bana çarpmasına engel olmadı hafif bir çarpmaydı ama yinede canımı acıtmıştı, kafamı kaldırdım ve bana gelen adama korkuyla baktım.

"Hanımefendi çok özür dilerim iyi misiniz?"

"Ev-evet iyiyim benim hatam önüme bakmadan karşıya geçtim."

"İsterseniz hastaneye gidebiliriz."

"Yok yok hiç gerek yok" dedim ve ayağa kalktığım gibi ayağıda bir acı belirdi acıyla inlerken bana çarpan adam kolumdan tuttu.

"Bakın hanımefendi iyi değilsiniz gelin lütfen hastaneye gidelim."

"Hayır olmaz benim işim var."

"En azından sizi kalacak bir yere bırakayım biraz dinlenin."

"Bakın beyefendi olmaz."

"O zaman evimde kalın bu günlük ayağınıza bakayım itiraz istemiyorum hadi lütfen." acı içinde kıvranırken ısrarlarına daha fazla dayanamadım ve isteğini kabul ettim.

"Tamam." dedim ve beni arabanın arka koltuğuna bindirdi kendiside sürücü koltuğuna geçti ve evine doğru yol almaya başladık.

"Benim adım Ferhat, sizin?" diye konuştu dikiz aynasından bana bakarak, ismini duyduğumda afalladım ve doğrusu ismimi söylemeye utandım.

"Şey ehm benim adım da Şirin." dediğimde hafif bir sırıtmayla bana dikiz aynasından bakmaya devam ettim.

"Güzelmiş."

Bu konuşmadan sonra eve gidene kadar ikimizden de ses çıkmadı, güzel bir apartmanın önünde durduğumuzda kapıyı açmak için yeltendim Ferhat hızlıca araba kapısının önüne gelip kapıyı açtı ve elini bana doğru uzattı, elini sıkıca tutup acıyan ayağıma baskı yapmamaya çalışarak ayağa kalktım Ferhat çantamı sırtına attı ve bir eliyle de belimi kavradı ben ise o esnada utancımdan geberiyordum.

Ferhat apartman kapısını açtı ve karşıda olan asansöre doğru ilerledi, düğmeye bastı saniyeler sonra asansörün kapısı açılırken karşımızda çıkan aynaya bakakaldım, Ferhat eli belimi iyice kavramış ve bana oldukça yakın bir şekilde duruyordu.

Ferhat'a afallamış bir şekilde aynaya bakarken utanarak bakışlarımı aynadan çekip ayaklarıma bakmaya başladım, Ferhat'ın hareketlenmesiyle ben de yürümeye başladım, asansörle yukarı çıktık ve üstünde 'FERHAT ASLAN' yazan kapıya doğru ilerledik Ferhat kapıya anahtarı soktu ve kapıyı açtı.

İçeri girdiğimizde Ferhat ışıkları açtı, gayet ferah ve güzel bir evi vardı Ferhat beni salonunda bir koltuğa oturturken konuştu.

"Bekle ben ilk yardım çantasını getirip geliyorum." dedi kafamı tamam anlamında sallarken Ferhat odadan çıktı, odayı iyice incelerken vitrinin içinde olar bir ödül gözüme çarptı gözümü kısıp üstündeki yazıları okumaya çalıştım 'Ferhat ASLAN yaptığı hizmetlerden dolayı bu ödülü almaya hak kazanmıştır İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ' son kısmı anlamadığımı düşünerek tekrar okudum doğru okuduğumu fark ettikten sonra kanım çekildi.

Ferhat Polisti! Ben polislerden kaçmaya çalışırken polisin kucağına gelmiştim ve şimdi tam olarak sıçmıştım.

Hatta sıçmış sıvazlıyordum...



Emm şunu söylemek istiyorum bu benim ilk kitabım yazım hatası yaptıysam özür dilerim beğendiyseniz oy verebilirsiniz.

KELEBEĞİN RUHUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin