5.BÖLÜM - KURTULMAK
Gözlerimi yavaşça aralanmaya başladığında başımdaki keskin ağrı birden belirdi ve elim istemsizce başıma gitti, ne olmuştu böyle hiçbir şey hatırlamıyordum, etraf ve arabanın içi bile sis bulutuyla kaplanmıştı ve hiçbir yeri göremiyordum.
Ne olduğunu kestirmeye çalışırken başımı hafifce sola doğru çevirdim ve çevirmemle kanım çekildi, Ferhat yanımda başı direksiyonda baygın bir şekilde yatıyordu sonra neler olduğu birbir aklıma geldi, Ferhat'ı durdurmaya çalışırken kaza yapmıştık, Ne yapacağımı bilemeden istemsizce ağlamaya başladım.
Korkuyordum ya Ferhat'a bir daha uyanmazsa bir kişi daha benim aptallığım yüzünden ölürse, elimi korkuyla Ferhat'ın çenesine koydum ve başını yavaşça kaldırdım, başı kanıyordu korkudan göz yaşlarım arasında artık hıçkırıklar da çıkıyordu.
Ferhat'ı yavaşça dizlerimin üstüne yatırdım, ilk başta nefes alıp almadığını kontrol ettim çok şükür nefes alıyordu ondan sonra arabanın içinde yarasına tampon yapabileceğim bir şey aramaya başladım, torpido gözüne, koltuk kenarlarının yanına baktım ama siktimin arabasında torpido gözündeki kurşunlardan başka hiçbir şey yoktu.
En sonunda üstümdeki ceketi çıkarıp onunla yarasına tampon yapmaya başladım, yaklaşık 10 dakika tampon yaptıktan sonra artık yarası kanamıyordu, Ferhat'ın yarası derin gözükmemesine rağmen Hâlâ uyanmıyordu.
Acaba iç kanamamı geçiriyordu? Yoksa beyin kanaması falan mı?
Ben bu aptal düşüncelerimle kafayı yerken arabayı tekrar bi kontrol ettim, artık arabadan duman çıkmıyordu o yüzden içim biraz olsun rahattı, arka koltukları kontrol ederken koltuk cebinden bir lokantadan alınan tek kullanımlık ıslak mendil buldum.
Paketi açtığımda burnuma keskin bir limon kolonyası kokusu geldi, ıslak mendilin kolonyalı olmasının mutluluğu ile mendili Ferhat'ın burnuna götürdüm.
Bir müddet bekledim, Ferhat kıpranmaya başladığında mutluluktan nerdeyse havalara uçacaktım o iyiydi yani kafasındaki yarayı saymazsak gayet iyiydi, yavaşça kucağımdan kalktığında ona ağlamaktan artık kıpkırmızı olmuş gözlerimle şaşkınlık ve mutlulukla baktım, o daha ne olduğunu çözmeye çalışırken dayanamayıp ona sımsıkı sarılıp tekrar ağlamaya başladım.
O da bana tek koluyla sarılırken sesi kulaklarıma doldu.
"Şirin... Ne-ne oldu?"
"Ferhat yaşıyorsun..."
"Şirin?"
"Ferhat iyisin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEĞİN RUHU
ChickLit"Benim o gün cennet balkonuma bir kelebek kondu, benim hiç filiz almayan kalbim cennetime konan o kelebeğin ruhuyla beslendi ve filiz aldı, şimdi ise kalbimi yeşerten o kelebek benim yanımdan uçup gitmek istiyor ama bilmediği bir şey var, bir canlı...