2.BÖLÜM - SEN
Ferhat'ın polis olduğu şokunu atlatamadan Ferhat elinde ilk yardım çantasıyla içeriye girdi, ne yapacağımı bilemezken Ferhat koltuğun yanına çöküp konuştu.
"Uzansana ayağına bakayım" dedi. Çekinerek koltuğa uzandım, yarına kadar Faruk'un ailesi Faruk'un ortalıkta olmadığını anlayacaklardı benim ise o zamana kadar Ankara'ya gitmem lazımdı yoksa polisler en sonunda benim evimde Faruk'un cesetini bulacaklar ve benim peşime düşeceklerdi tabi bu olay Ferhat'ın da kulağına gidecek ve beni direkt hapisaneye postalayacaktı, sırf ölmemek için birini öldürmüştüm ben ÖLMEMEK İÇİN!
Ferhat ayağıma bakarken çekinerek konuştum.
"Ferhat bey." dedim korkuyla başını kaldırdı ve bana baktı.
"Efendim."
"Şey siz polis misiniz?" dediğimde sırıtarak konuştu.
"Çok mu belli ediyorum?"
'Evet Şirin adamın polis olduğu kesinleştiğine göre tam olarak sıçıp sıvazlıyorsun kızım aferim'
İç sesim beni tebrik ederken ben ise korkuyla gözlerimi Ferhat'ın gözlerinden ayırıp karşıdaki vitrini işaret ettim.
"Ha-hayır karşıdaki vitrindeki ödülde isminiz yazıyor birde istanbul eminiyet müdürlüğü tarafından verildiği..." Ferhat kafasını çevirip vitrindeki ödüle baktı.
"Ha onu diyorsun evet geçen hafta ödül töreninde verildi bana, her neyse ben bir şeyler hazırlayacağım aç mısın?" aç mıydım, galiba evet açtım sabahtan beri hiçbir şey yememiştim.
"Galiba evet..."
"Tamam ben bir şeyler hazırlayayım he bu arada bana bey demene gerek yok Ferhat demen yeterli aramızda çok yaş farkı olduğu sanmıyorum sahi kaç yaşındasın?"
"21 sen?"
"24" dedi, sadece kafamız sallamakla yetinirken Ferhat tekrardan konuştu.
"Ben mutfağa geçiyorum sen de burada dinlen." kafamını tamam anlamında salladım ve ne yapacağımı düşünmeye başladım belki de polise teslim olmalıydım ama hayatımı yaşamak istiyordum o yüzden teslim olamazdım aslında yer altı mafyalarının yanında da pek özgür olacağım söylenemezdi ama en azından hep dört duvar arasında olamazdım.
Ferhat'ın evinden nasıl kurtulacağımı düşünürken burnuma enfes bir domates kokusu geldi, bu güzel kokuya daha fazla dayanamadım ve ayaklarım beni mutfağa doğru götürdü, Ferhat tezgahım önüne geçmiş biber doğrarken biraz onu izledim sanki gerçek bir aşçıymış gibi işini titizlikle yapıyordu ve bu işi yaparken oldukça çekici görünüyordu, onu izlemeye dalıp gitmişken Ferhat'ın arkasını dönmesiyle gözlerimiz buluştu, onu biraz daha dikkatli incelemiştim doğrusu onu baya süzmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEĞİN RUHU
Chick-Lit"Benim o gün cennet balkonuma bir kelebek kondu, benim hiç filiz almayan kalbim cennetime konan o kelebeğin ruhuyla beslendi ve filiz aldı, şimdi ise kalbimi yeşerten o kelebek benim yanımdan uçup gitmek istiyor ama bilmediği bir şey var, bir canlı...