VEDA

16 2 0
                                    

    Sabah 7'ye kurduğum alarm çalmaya başlayınca, yine lanetler ederek gözlerimi açtım. Kendime gelmeye çalışırken annemlerin gidecekleri aklıma ve hızla yataktan kalktım.
   
  Bir alt kata indim ama kimse yoktu. Sonra yine hiç vakit kaybetmeden en alt kata indim. Bağırarak;
  
    "Anne? Baba? Egemen?" diye sesleniyordum ama ortada ne cevap vardı ne de eşyaları.
   
    Bir dakika, bir dakika. Ben az önce eşyaları yok mu dedim? Gözlerim yaşlarla dolmuştu. Vedalaşmadan gitmezlerdi değil mi?
  
   "Anka abla?" Dış kapının önünde bana seslenen Egemeni duyunca, gözlerimi sildim ve hızla dışarıya çıktım.
   
     "Anka kızım. Görüşürüz sarı civcivim benim." Annem de mi ağlamıştı? Daha fazla dayanamadım ve ben de ağlamaya başladım, daha da sıkı sarılarak.
                     
          ***
     
    Araba hızla uzaklaşmaya devam ediyorken, hala ağlayarak arkalarından bakıyordum.
     
    "Tamam, Ankacığım. Birşey yok kanka. Üzülme bu kadarrr."
  
      "Nasıl üzülmeyeyim ya? Gittiler Bade, gittiler." Burukça gülümsedi ve beni eve sürüklemeye devam etti.
 
       "En azından, geri gelecekler. Benim annemin gelme ihtimali yok. Baba desen, o hiç yok!" Bunun üzerine ne kadar haklı olduğunu düşündüm. Evet, benim annem geri gelecekti ama onun annesi geri gelmeyecekti. Evet benim iyi bir babam vardı ama onun sadece adı baba olarak geçen bir herifi vardı. Annesi, Bade 8 yaşında iken ölmüştü.
  
      Ne kadar üzüldüğünü biliyordum. Küçüklükten beri arkadaş olduğumuz için tabii.
   
     Bu yüzden ağlamamaya karar verdim.
   
      "O ne demek yaaa. Benim annem, senin de annen. Benim babam, senin de baban ya hani Badeciğim." İçeri geçince, Bade'yi arkasından ittirerek mutfağa soktum.
   
      Annem gitmeden önce kahvaltı hazırlamıştı. Canım benim yaa!
  
      "Sen otur ve kahvaltıya başla. Bende, elimi yüzümü yıkayıp geliyorum. Hadi!" Kafa sallayınca bende lavaboya doğru ilerlemeye başladım.
 
       

ACININ GÖZYAŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin