Yavaş yavaş yağan yağmur damlaları gittikçe şiddetini artdırıyordu , bir saylangoz misali ayağımı sürte sürte eve gidiyordum. Büyük ihtimal ben eve varana kadar sırılsıklam olurdum, ki olmuştum zaten .
Eve geldiğimde elimde ki poşetleri tezgaha bırakıp üstümü çıkarmaya banyoya gittim , ev sıcaktı ıslakları kirli sepetine atıp odama doğru gittim dolaptan ince bir uzun kollu çıkarıp üstüme geçirdim altıma da dar bi tayt, bu aralar hava hiç belli olmuyordu ilkbahar çoktan gelmişti ama bir güneş vardı bir yoktu hava bile belirsizdi benim gibi. Pandiflerimi ayağıma geçirip oturma odasına doğru yol aldım masanın üzerindeki resim defterim ve kalemimi alıp koltuğa attım kendimi.Yaklaşık bir saatir sadece defterime bakıyordum çizemiyordum boş kağıda bakıyordum sadece ne yapıcağımı bilmiyordum yada istediğimi nasıl yapıcağımı ,kafamın dağınıklığı ruhumu da etkiliyordu çok dalgındım uzun zamandır baya uzun zamandır. Kapı ziliyle kendime geldim defteri ve kalemi tekrar masanın üzerine koyup kapıyı açmaya gittim delikten baktığımda gelen eylüldü , nasihatlerini hiç dinlemek istemiyordum bana görmediğim anne şevkatini gösteriyordu ama ben şevkatimi ondan değil annemden görmek isterdim ,kapıyı açmadan içeri gittim kulaklığımı takıp şarkı dinlemeye başladım.
Saat 3.30'ğa geliyordu hala uykum yoktu biraz dışarıyı seyretmek için balkona çıktım yüzüme çarpan soğuk, sandalyeye oturduğumda yavaş yavaş beni etkisi altına alıyordu karşı yoldan bir araba geliyordu bir anda sokağın köşesinde durdu ,içinden iki adam bir kadın indi aslında daha çocuktu köşedeki sokak lambası yüzlerini hafif de olsa aydınlatıyordu ama tam olarak görünmüyordu uzun saçlı adamla kadın bir şeyler konuşuyorlardı bir anda sesler yükselmeye başladı adam kadının saçlarından tutarak onun kulağına bir şeyler söylüyordu kadının hıçkırıkları bütün sokakta yankılanıyordu adam kadını ittirdi kadın yere düşerken bir şeyler mırıldanıyordu sanki istemediği bir şeyler oluyordu adam beklemeden arabaya binip gitti kadın yavaşça merdivene oturup sesizce ağlamaya başladı sessizliği bir deniz gibiydi hıçkırıkları dalga , rüzgar saçlarını savuruyordu acısını dindirmek istercesine okşuyordu sanki onu incitmeden .
Güneş yeni yeni doğuyordu ,yüzüme çarpan rüzgar kulaklarıma bişeyler fısıldar gibi esiyordu belli ki dün gece burda uyumuştum vücudum soğuktan donmak üzereydi , yerimden kalkıp içeri gittim saat 6ya geliyordu odama gidip üzerimi değiştirdim paltomu alıp evden çıktım . Dün gece yine kâbus görmüştüm o gece yine rüyalarımdaydı babamın beni sattığı gece.
Saat erken olduğu için dışarıda neredeyse kimse yoktu parka gittim köşedeki banka oturup etrafı izlemeye başladım yaşlı bir amca aceleyle bir yere gidiyordu , karşı apartmandan bir kız çıktı uzun saçlı kısa boylu bir kız sanki ağlıyordu hemen arkasından bir çocuk çıktı kıza birşeyler anlatmaya çalışıyordu kız hiç dinlemiyordu kızın ağlaması gittikçe alevleniyordu çocuk durdu kız gitti çocuk yere oturdu yavaşça ağlamaya başladı ben bu ağlamayı çok iyi tanıyordum bu çaresizliğin ta kendisiydi.Yavaşça yerimden kalktım eve doğru gitmeye başladım sokkalar gittikçe kalabalıklaşıyordu babannemle evlerimiz çok yakındı ona uğramak için bakkaldan sola döndüm babannemin oturduğu apartmanın önü kalabalıktı adımlarımı hızlandırdım evin önüne geldiğimde herkes bir şey diyordu önümdeki teyzeye " ne oldu " diye sordum. " şu ikinci katta oturan yaşlı kadın ölmüş yazık kimsesi de yokmuş herhalde bir haftadır ölüymüş " dedi.
Gözlerim doldu , boğazıma yumruoturdu resmen ne diyeceğimi bilmiyordum daha doğrusu ne yapacağımı hayatımda tek beni bırakmıyacak dediğim insan da beni bırakmıştı artık tutunacak bir dalım kalmamıştı sadece o mavi gözleri gülerken ,mutlu olduğum kadın gitmişmiydi yani beni tek ayakta tutan şey yok muydu artık, yavaş yavaş gözlerim karardı biri kolumdan tuttu sanırım beni ayakta tutmaya çalışıyordu .
Gözlerimi açtığımda başımda öyle bir ağrı vardı ki beni uyuşturuyordu, yanaklarım ıslaktı belli ki ağlamıştım hem de çok . Evindeydim nası gelmiştim ben buraya? Yataktan kalktığımda üstümünde değiştiğini gördüm saat 9 'a geliyordu salona doğru gittim " sonunda uyandın kumsal " dedi Eylül .
Eylül benim karşı komşumdu pek sevdiğim söylenemezdi ama sürekli benimle ilgileniyordu zaten tek ilgi gördüğüm insan da oydu. Hiçbirşey demeden yanına oturdum " aç mısın?" dedi " yok değilim " dedim ." kızım seni bir hastaneye götürsem mi ,solmuşsun resmen vampir gibi geziyorsun ortada"dedi.
" boşver benim hazırlanmam lazım sen giderken kapıyı kapatırsın " dedim ve odama doğru yürümeye başladım , eylül benim bu tavırlarıma alışıktı ona hep böyle davranırdım uzaktım ona karşı çünkü bana hala iyi birilerinin olduğunu hatırlatan güzel bir yüzü vardı ama ben pek aynı fikirde değildim onunla. Üstümü değiştirip eve en uzak bara gitmek istiyordum kafamdaki sızıyı bir şekilde dindirmem lazımdı altıma dar siyah bir pantolon giydim üstüme de beyaz bir askılı saçalarımı tepeden sıkıca topladım makyaj yapmak için aynaya baktığımda yüzüm cidden solduğunu, göz altlarım bağımsızlığını ilan ettiğini gördüm sorun değildi bu benim için genelde de böyleydim.Dudağıma koyu bir ruj sürdüm gözlerime de aylaynır çekip hafif bir rimel sürdüm, yeterdi zaten öyle çok makyaj yapan biri değildim oturma odasına gittiğimde eylülün çoktan gitmiş olduğunu fark ettim deri ceketimi alıp evden çıktım.Biraz yürüyüp bir taksiye bindim ve yolu tarif ettim , taksiden indiğimde barın yavaş yavaş dolduğunu farkettim içeri girip direk barmenin yanına geçip sandalyelerden birine oturup hafif birşeyler istedim oturduğum yerden etraf rahatca görünüyordu etrafa bakınmaya başladım dikkatimi ilerde masada oturan adama çevirdim çok güzel bir vücudu vardı burdan belli oluyordu yavaşça ileri eğildiğinde kasılan kasları bile güzeldi resmen etrafıma baktığımda ona bakan tek kız olmadığımı farkketim .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı
Genç KurguHiçbirşeyi yolunda gitmeyen bir hayatın daha da berbat olan hikayesi.