0.1

305 39 22
                                    

Hafif uykumu kapı tıklatma sesi böldü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hafif uykumu kapı tıklatma sesi böldü. Üstüme bir gömlek geçirip elime aldığım tabancamla aşağı indim. Eh, belli olmazdı ne olacağı. Hayat bana çok şey öğretmişti. Bu da getirdiklerinden biriydi. Şömine sönmüş, salonu bir soğukluk kaplamıştı.

Tabancayı sıkıca kavrayarak kapıyı araladım. Karşımda soğuktan donacak derecede bir Seungwan görmeyi planlamıyordum. Göz altları morarmış, dudakları çatlamıştı. Tamam kabul edelim, o benim çocukluk arkadaşımdı ama daha önce bu kadar kötü durumda görmemiştim onu.

Ailesinin birden fazla fabrikası vardı ve o sürekli imrendiğim birisi olmuştu. Şimdi ise karşımda rezil bir haldeydi. Aynı o gün olduğu gibi. Ailemin katledildiği gün, onların kapısına koşmuştum. Böyleydim, işte.

Derin bir iç çekerek içeri girmesini işaret ettim. Titreyerek karanlık salona yöneldi. Arkasından ilerlerken ışığı açmamla eteğindeki kanları görmem bir olmuştu. Dehşetle Seungwan'a bakarken ağzımdan, "Ne oldu sana?" cümlesi dökülmüştü.

Gözlerinin içi titreyen Seungwan, koltuğa oturdu. "Öldüler." Çatlayan sesi soğuk odada bir bulut olup havaya karıştı. Ama etkisi kalbimizdeydi. Etkisi, Seungwan'ın her yerindeydi.

Omzunu sıvazlayarak, "Nasıl?" derken eteğini de işaret etmiştim. Kafasını omzuma yaslayarak kısık bir tonda konuşmaya başladı. "Hastalık, Yerim. Onları elimden alıp gökyüzüne yolladı." Ellerini açmış boş boş bakıyordu. Tam o sırada Seungwan'ın akıl sağlığından şüphelenmemiş değildim.

"Annem kan kusmaya başladı. Babam bir süre onunla ilgilendikten sonra onun da burnu kanamaya başladı," Omzumdan Seungwan'ı ittirip ayağı kalktım. "Burnu mu kanıyor dedin?" Sesim tiz ve sert çıkmış olacak ki Seungwan gözlerini irileştirmişti.

Hemen başını sallayınca elimle anlıma vurdum. Hayır, Yerim sen hasta değilsin. "Sonra hastaneye gittik. Aman tanrım annemin kanı bunlar," eteğini göstermişti. "Ve..Yeri onlar, uçtular. Melek olup gittiler." Ağlamaya başlayan arkadaşıma ne diyeceğimi bilemiyordum.

"Seungwan sakinleş." Bunu diyen ben olmama rağmen nefes nefese kalmıştım çoktan. Damarlarımdaki kan korkuyla karışmıştı. Başım dönmeye başlamış yine gözümde o kadın vardı. Üvey annem. Kanlar içinde yerde yatıyordu. Ağzını okudum. Tanrım bircik olsun sesini duymayı dilerdim.

"Sen hastasın, Yerim."
Bu sefer bağıramadım. Sesim çıkmadı. İçeride yakarıyordu ama özgürlüğe kavuşamıyordu,sesim. Gözyaşlarım kendini yanaklarımdan bırakmasıyla, sarsıldım.

"Hey, Yerim!" Seungwan omuzlarımdan tutmuş beni sarsıyordu. Geriye doğru çekildim. Seungwan ise boş boş bana bakmayı sürdürüyordu. Tanrım neden bunu tekrardan yaşıyordum? Yoksa psikolojim mi bozuluyordu?

Seungwan yanıma doğru ilerledi. Başını yana büküp gözlerini kıstı. "Burnun kanıyor."

Seungwan beni çekiştire çekiştire hastaneye getirmişti. Her ne kadar istemesem de zorundaydım işte. Çünkü hastaydım, büyük ihtimal. Küçük bina insanlarla dolup taşıyordu. Çocukların ağlama sesleri geceyi süslüyordu. Oradan oraya koşturan doktorlar berbat durumdaydılar.

Seungwan bileğimi sıkıca kavrayarak, insanların arasından beni içeri soktu. Berbat kokuyordu her yer. Nereye baksam kusan insan görüyordum. Ölümü bekliyorlardı. Sertçe yutkunarak randevu almak için görevliye yöneldik.

Kadın bizi iyice süzdükten sonra, "Kanaman mı var?" demişti. O sırada notlar alıyordu. Başımı aşağı yukarı sallayınca sandalyesinden kalktı ve "Beni takip edin." diyip ilerlemeye başladı. Biz de onu takip ediyorduk işte.

Kimsenin olmadığı kuytu bir köşeye getirdi bizi. Yüzüme bakarak konuşmaya başladı. "Seungwan'ın arkadaşısın ha?" Nedenini anlamasam da kafamı sallamıştım. Seungwan ise uçmuştu. Cidden ailesini kaybettikten sonra bir şeyler olmuş olmalıydı. Kadın avucumun içine bir kağıt sıkıştırdı.

"Bunu Seungwan'ın ailesi sana bir hediye olarak verdiler," elimdeki kağıda baktım. Ücretsiz tedavi çeki. Ağzım aralanmışken kadın devam etti. "Seungwan'ın tek dostu senmişsin. Eğer böyle bir durum olursa diye tedavini onlar karşıladı." Kadını iyice incelerken böyle bir şeyin olma ihtimalini düşünüyordum.

Kısık sesimle, "Seungwan? Ona ne olacak?" diye sorduğumda kadın yutkundu ve kulağıma eğildi. "O bağışıklı." Kadının söyledikleri beynime bir darbe gibi çarparken başımın döndüğünü hissettim. Hayır yine annemi görmek, yine aynı durumu yaşamak istemiyordum. Derin bir nefes aldığımda, kadının burnuma baktığını gördüm. Kanıyordu yine.

Kolumdan tuttu. "Seni karantinaya alacağız." Peşinden beni sürüklemeye başladığında, Seungwan'ın kahkaha attığını duymuştum. Dünya, hiç beklemediğiniz anda önünüze değişik yollar açabilirdi. Ya da dönüm noktası mı derlerdi? Ben bunu ailemi kaybettiğimde yaşadığımı zannetsem de işte şimdi dönüm noktasıydı hayatımın.

Nasıl buldunuz bölümü?
Umarım sevmişsinizdir. Kookie sizce nasıl çıkacak karşımıza?;)
Sizleri seviyorum💘

sickness||jungriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin