0.5

136 22 8
                                    

Titrek nefesim akciğerlerimi doldurdu yavaşça

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Titrek nefesim akciğerlerimi doldurdu yavaşça.
Geri dönmek istemiyordum, saatlerce Jungkook'la orada kalabilirdim. Ama plana uymalıydım. Jungkook, dudağımdan geçen mikroplar ile hasta olmuştu çoktan.
Ben ise öylece olanları başkana söylemesini beklemeliydim.

Saniyeler süren o öpüşme aklımdan çıkmıyordu. Jungkook'un nefesi yüzümü okşarken aniden buluşan dudaklarımızın uyumu aklıma kazınmıştı.

Evin bulunduğu sokağa döndüğümde, evimizin önünde duran arabanın farları gözümü almıştı. Hızlı adımlarla yürürken içinde olan kişileri seçebiliyordum. Yoongi ve Seungwan.

İkisi de öne oturmuşlardı ve çok yakınlardı. Daha da yaklaştım. Ayaklarım donmuştu neredeyse. Elimi gözüme götürüp farın ışıklarından kör olmamayı diledim. Araba artık tam önümdeyken Seungwan'ın bulunduğu kapıya yöneldim.

Seungwan'ın sırtı cama dönüktü ve Yoongi de beni farketmemişti. Cama doğru eğildiğimde, Yoongi'nin elinin tersiyle Seungwan'ın yüzünü okşadığını görebiliyordum. Seungwan titriyordu. Daha fazla dayanamayarak cama tıklattım. Seungwan hızla bana dönerken Yoongi'nin kaşları çatılmıştı.

Kapıyı açtım hızlıca. "Seungwan neler olu-" Seungwan'ın kanlı kıyafetini görmemle havada asılı kaldı kelimelerim. Titriyordu ve Yoongi sadece onu okşuyor muydu? Hemen yanına eğildim. O ise hâlâ ağlıyordu.

"Sana ne oldu?" Ağlamaklı sesim arabayı doldurdu. Yoongi sesizce ikimize bakarken sinirlerim iyice gerildi ve içimde patladı. "Sen niye yardım etmiyorsun?!" Boğazımın acıdığını hissederek sıkıca yutkundum. Seungwan'ın karın boşluğundaki deliği görmemle sarsıldım.

"Kim yaptı bunu?!" Sesim artık sokağı da dolduruyordu. Saçımdaki bandanayı çıkarıp Seungwan'ın karnına bağlamaya başladım. "Yapma." Dedi cılız sesiyle, Seungwan. Tek kaşımı kaldırıp ona birkaç saniye baktıktan sonra bağlamaya devam ettim.

"Sana yapma dedim!" Diye bağırdı. Kalbimin sarsıldığını hissedebiliyordum. Başımı iki yana sallarken, "Onu duydun, cezasını çekmesi gerek." diye mırıldandı bay sinir bozan.

"Ne cezası be!" Diye tısladım. Sinirden deliye dönmüştüm. O ise sadece güldü. "İstenmeyecek şeyler yaptı ve cezası bu." Diye söylendi sakince. Kafam yerinde değildi. Bir oraya bir buraya dönüyordu başım. Ağırlığını hissettiğim vücudum şimdi pes edemezdi.

"N-neymiş onun yaptıkları?"
Şu an hissettiğim tek şey, birazdan yere yığılacak olmamın sersemliğiydi. Yoongi gözlerini kıstı. "Bir arkadaşıyla telefonda konuşurken her şeyi anlatmış. Hastalığın nedenlerini, ah her şeyi işte."

Seungwan'a sersemce baktığımda, gözlerinin kaydığını gördüm. Gidiyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Yerinde olmayan beynim birazdan pes edecekti ve arkadaşım ölüyordu. Ellerimi soğuk ellerine kenetledim. Hayatta tek yanımda olan insanı sardım ellerimle. Birazdan gidecekti ve diğerleri gibi bir yıldız olacaktı.

Titrek bir nefes alarak Yoongi'ye baktım. Elindeki alete bir şeyler mırıldanıyordu. Daha önce öyle bir şey görmediğime yemin edebilirdim. Savaş telsizi miydi bu? Kayan gözlerim karanlığı bulurken beynimde yankılanan sesle beraber Seungwan'ın kucağına yığıldım.

"Hallettim. Birazdan orada oluruz."

Koskocaman bir evren, milyonlarca yıldızlar, bir sürü gezegen ve kocaman bir güneş. Hepsi güneşe bağlı. Hepsi onunla var. O olmasa? Güneş olmasa devam ederler mi yaşamlarına?

Kimin yörüngesinde dönecekler, güneş olmasa? Kim için her şeylerini feda edecekler? Kim uğruna ağlayıp kim uğruna sevinecekler? Bilemeyiz,hiçbirimiz. Ama bildiğim bir şey var.

Benim artık bir güneşim yok.

Boşlukta süzülen bir meteorum sadece. Bir gezegen bile değilim, o kadar değerli değilim. Ama yok işte. Gitti ve ben ona sahip çıkamadım. Göz yumdum. Hayatımdaki tek varlığı ellerimle uzattım onlara. Gezegenler. Nankör gezegenler.

Onlar güneşi kıskandı ve onu yok edip yerine geçmek istediler. Muhtaç olduğunuz bir şeyi yok eder misiniz ki? Onlar ettiler. Ve bu onları üzmedi. Bu trilyonlarca yıldızı, meteoru üzdü.

Ve şimdi tek yapabileceğim, onları güneşe muhtaç etmek olacak. Her bir zerresine yalvaracaklar.

Ben onlara güneşi geri getiremem

ama onların güneşi olup cezalarını yaşatabilirim.

Çünkü ben güneşin ta kendisiyim.

Okulların açılmasıyla uzzzuuun bir ara vermek zorunda kalarak kısa bir bölümle dönüş yaptım:(
Umarım beğenmişsinizdir.
Artık düzenli olarak yazmaya çalışacağım emin olun💘

sickness||jungriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin