0.9

100 18 16
                                    

"İn

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İn." dedi soğuk bir tonda,Seulgi.

Yolculuk o kadar uzun sürmüştü ki güneş doğmuştu. Güneş habersizdi her şeyden. İnsanların ölüm çığlıklarını duymuyordu değil mi?

Ne geceydi ama... Seulgi'ye tek kelime etmemiştim tüm yol boyunca. Beni "başkanın" yanına getirmişti işte. Ve Jungkook'un. Sözde Jungkook'la planımız vardı değil mi? Tanrım bu kadar aksiyon bana fazlaydı.

Çok büyük bir malikaneye gelmiştik. Girişinde dönemin en şık arabaları diziliydi. Ev üç katlıydı ve çok görkemliydi. Gözlerimi evden alıp Seulgi'nin emrine uyarak külüstürün kapısını açtım ve kendimi yere attım. Utanmasam yeri öpebilirdim ama şuan hiç gerek yoktu.

Seulgi hızlı adımlarla malikanenin girişine ilerlerken onu takip ettim. Girişte bir adam vardı. Seulgi cebinden çıkardığı bir kartı adamın gözüne sokarak ilerlemeye devam etti. Adam ona başını sallarken beni farketti ve kolumu sıkıca kavradı.

"Kolumu sıkma!" diye bağırdığımda Seulgi adama seslendi. "O benimle beraber."

***

"Şimdilik burada kalacaksın." Diyerek sıkıca tuttuğu kolumu ileri doğru savurduğunda eski bir odada bulmuştum kendimi. Kapıyı sertçe çarpıp kilitledi.

Oda küçük fakat tatlıydı. En sonki evimiz dışında hiç böyle güzel dekore edilmiş bir oda görmemiştim. Derin bir nefes alarak kendimi yatağa attım.

Acaba bana ne yapacaklardı? Bu evde kimler kalıyordu? Dışarıda insanlar can verirken onlar gidişatı mı seyrediyorlardı? Tanrım kafamdaki sorular beynimi yiyordu.

Kendimi bir anlığına olsun toparlayıp yataktan kalktım. Odanın küçücük camından dışarıya baktım. Hava güneşliydi ve yerdeki karlar yer yer erimeye başlamıştı.

Bir anda gözüme bir yer ilişti. Küçük bir ev. Evin yan tarafını görüyordum ve o duvarında boydan boya bir bayrak asılıydı. Bayrak siyah beyazdı ve üstünde bir cümle yazıyordu.

"Dünyanın kaderi elimizde."

Tüylerim ürpermişti. İnsanları hastalıkla kullanıyorlardı. Bu adiceydi! Arabadayken yer yer bu bayrakları gördüğümü hatırlamıştım. Lanet olsun sizlere.

Ve babama.

***

Kapım aniden açıldı.

İki adam kollarımı sıkıca kavrayıp beni ortalarına aldılar. Kolumu gevşetmeye çalışırken daha da sıktılar. Acıyla dişlerimi sıktım.

İkisi de maskeli ve eldivenliydi. Doğru ya ben hâlâ hastaydım değil mi?

Vakit gelmişti. Gidiyorduk hızlı adımlarla. Korkmalı mıydım onu bile bilmiyordum. Sanırım bilmem gereken tek şey cesur gözükmem gerektiğimdi.

Duvarların altın renginde olduğu bir holden geçtik. Her şey acayip pahalı görünüyordu. Derken iki kapılı kocaman bir odaya geldiğimi farkettim. Adamlar hızlıca kapıyı açıp beni içeri resmen fırlattılar.

Dengemi koruyamadım ve kendimi yerde buldum. Adamlar ise çoktan arkamdaki kapıyı kapatmışlardı.

Başımı yavaşça kaldırarak odaya baktım.

Kocaman yuvarlak bir masa vardı ve etrafında insanlar oturuyordu. Bir tanesi ise tam karşımda ve daha yüksek bir kademedeydi.

Yutkunarak ayağı kalktım.

"Hoşgeldin yoldaş." Dedi tam karşımdaki orta yaşlı adam. Sesi sevecendi ama kendisinin olmadığına yemin edebilirdim.

Dizlerim beni tutamayacaktı sanki. Bütün vücudum kasılıyordu ve şuan acayip korkuyordum.

Adam elini boş sandalyeye işaret ederek, "Otursana." Dedi.

Yalpalaya yalpalaya sandalyeye gittim. Konuşamazdım değil mi? Mümkün değildi.

Herkesin pür dikkat bana baktığını görüyordum ve bu beni daha da geriyordu.

"Evet Yerim. Senin dilin sonradan açılacak gibi görünüyor." Dedi gülerek.

"O zaman ben konuşayım biraz, olur mu?" Diyerek başladı lafına.

"Öncelikle seninle gurur duyuyorum. Baban çok bilgili bir insandı. Onun fikirleri bizlere yön verdi." Ve diğerlerini gösterdi.

"O yüzden onun kızı olman büyük bir ayrıcalık-"

İşte şimdi konuşma zamanımdı. "Seungwan'ın ailesi de sizlere çok destek sağlamış ama siz onu öldürdünüz!"

Salondaki herkes hayretle bana baktı. Başkan (?) gülmeye başladı.

"Yerim, eminim sen de baban gibi akıllısındır. Çoğu şeyin farkında olduğunu tahmin etmeliydik. Dünya diyoruz biz burada. Bazen işin için fedakarlıklar gerekir. Dostluk yada aşk, bunlar önemli değil asla."

Diyerek gözlerimi deldi resmen. Jungkook neredeydi acaba?

Gözlerini kısarak ses tonunu kalınlaştırdı. "Tabii sadece biz öldürmedik insanları değil mi? Senin neler yaptığının da farkındayız." Dedi ve bir kadına bakarak gözleriyle sözü ona devretti.

Kadın boğazını temizleyerek bana döndü. Çok güzeldi. Aman tanrım yüzü cennetti resmen.

"Yerim buraya gelmeden önce yoldaşımız Yoongi'yi öldürdün. Nasıl öldürdüğünü bilmiyoruz ancak cesedini bile bulamadık. Açıklamalısın bunu bize."

Sonra elindeki kağıtları karıştırdı.

Yutkundum. Bana inanmazlardı ki. Elimden çıkan alevlerle yaktım ve kül oldu mu demeliydim?

Desem en azından deli derlerdi ve kurtulurdum. Bu yüzden söylemeliydim.

"Onu yaktım. Elimden çıkan alevlerle."

Salonda sessizlik hakim oldu. Kadın böldü.

"Pekâlâ. Bunu arkadaşının intikamı için yaptığın ortada zaten. Şimdi bu yüzden senden bir şey isteyeceğiz." Dedi kararlılıkla.

Ne yani hemen bana inanmış mıydı?

"Arkanda gördüğün kolileri yakabilir misin?" Dedi şüpheyle. Evet işte bunu bekliyordum. Nasıl yapacağımı bilmediğim bir şey bekliyorlardı benden.

Muhtemelen yapamayacaktım ve benim elimi kolumu bağlayıp deli olduğumu ispatlayacaklardı.

Kararlılıkla sandalyeden kalkıp kolilerin hizasında durdum. İki elimi de havaya kaldırıp odaklanmaya çalıştım. Alevler çıksın yansın ,alevler çıksın yansın, lütfen.

Birkaç dakika sonra kadının sesi odada yankılandı. "Demek yapamıyorsun?"

Ona bakmadan kararlılığımı sürdürmeye devam ettim. Olacaktı. İçimdeki bir şeylerin tutuştuğunu hissediyordum.

"Güzel numara Kim Ye-" derken elimden çıkan alevlerle tutuşan koliler şiddetle yanmaya başladı. Herkesin ağızı açık kalmıştı. Başkan korkudan ayağı kalkıp hayretler içerisinde bana bakarak, "Ama nasıl?" Diyebilmişti.

Şaşkınlığı kapı sesi böldü. Bir kadın koşa koşa başkanın yanına geldi.

"Başkanım acil önemli bir duyurum var."

Başkan kafasını ona çevirdi.

"Laboratuvarda yaptığımız son çalışmada imkansız denilecek bir mutasyon keşfettik. Hastalara verdiğimiz ilaçlar virüsle etkileşime geçip bazı kişilerde olağandışı etkiler gösteriyor."

Merhabalar~~
Umarım karantinada keyfiniz yerindedir.
Bugün kitap 1k görüntülemeyi geçti ve acayip mutlu oldum!!
Sizleri seviyorum

sickness||jungriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin