İlginç bir karşılaşma

230 21 139
                                    

İyi okumalar diliyorum! 💖

Eleven'dan; İki haftalık süremizin başlayışından birkaç gün geçmişti. Hava hala oldukça yumuşak ve güneşliydi. Mike duşa girmiş ve biz de bir D&D oyununun daha sonuna gelmiştik. Nedensizce artık çok sıkılmıştım. Oyunu topladıktan sonra Will bana döndü.

"El, bunu Mike'ın odasına götürsene."

Dedi. Sıkılmış bir şekilde ona döndüm. Öğlenin ilk saatleri olmasına rağmen oldukça sıkkınken, Will çok neşeli görünüyordu. Bu neşesini nasıl yüksek tuttuğunu açıkçası oldukça merak ediyordum demek isterdim fakat Will'in böyle zamanlarda D&D oyunu moralinin hep yüksek olmasını sağlardı. Sanırım biz normal kelimesinden oldukça uzaktık. Ben bir waffle bağımlısı ve Will'de D&D'ye aşıktı. Fakat Will'in bu oyunu neden bu kadar çok sevdiğini bilmesemde benim oldukça geçerli bir sebebim vardı. Oflayarak başımı salladım ve merdivenlerden bıkkınca yukarı çıktım. Mike'ın odada olmadığını bilerek kapıyı çalma ihtiyacı duymadım ve odaya girdim.

Fakat gördüğüm manzara oldukça farklıydı!, Mike duştan yeni çıkmıştı ve üstü tamamiyle çıplaktı!!

Açılan kapı ile bana dönmüştü ve ben onu kesmekten hareket bile edemeyecek durumdaydım. En sonunda onun bakışlarını fark ederek iki saniye önce gerçekleştirmem gereken şeyi yaptım. Evde yankılanan koca bir çığlık attım ve hızla gözlerimi kapadım. Fakat Mike'ın üstünü giymek yerine bana doğru yaklaşan adım seslerini duydum. Korkuyla ve artık çıplak olmaması umudumla kaşlarımı çatarak gözlerimi açmaya hazırlandım. Fakat bu durum her ne kadar şaşırtıcı olsa da bir tarafım oldukça iyi hissediyordu. Aklımdan geçen uygunsuz düşüncelerimi bir kenara bırakarak gözlerimi açarak yere diktim. Ve sonra bakışlarımı korkuyla, yavaşça yukarı kaldırdım. Elindeki tişörtü hala giymemişti fakat üstüne bastırıyordu. Sesli bir şekilde yutkunarak kalbim deli gibi atmaya başladı. Aklımdaki düşünceler terbiyemi al aşağı ederken gözlerimi onun üzerinden ayırmaya çalıştım fakat denedikçe ona daha da odaklanıyordum.

"Mike, giy şu tişörtünü artık lütfen! " dedim en sonunda çaresizce. Çünkü bedenin görüş alıma giren her bir parçası beynimde yeni uygunsuz düşüncelere yer açıyordu. Ve ben giderek daha da sesli yutkunmaya başlamıştım.

"Elindeki oyun kutusu vermediğini sürece bu asla olmaz. O kutuyu tutarken yoruluyorsun. " dedi. En sonunda zorlukla gözlerimi onun gözlerine sabitleyebildiğimde yüzüm alev alev yanıyordu. Elimdeki oyun kutusunu ona bıraktım ve o da yanında duran masaya bıraktı. Ve sonra tişörtü bastırdığı göğüsünden çekerek hızla, üstüne geçirdi. Ve sanırım o an ki duygularımı anlatacak olursam, kendi yaşımın oldukça üstüne çıkmam gerekicekti. Giyindikten sonra bana döndü ve gözlerini gözlerine dikti. Fakat ben süs bir taş heykel gibi orada sadece durarak olayın bende bıraktığı izlerden kurtulmaya çalışıyordum. En sonunda ona odaklanabildiğim zaman gözleri hala gözlerime tatlılıkla, hiçbirşey olmamış gibi bakıyordu. Ve sonra elleri, ellerimi avuçları arasına aldı.

"El... Hastaneye gitmek ister misin?"Dedi. Yanaklarım utançla kızarmaya devam ederken ilk kez onun yüzünün de domates gibi kızardığını gördüm. Fakat hala bana bir şey söylemem için bakıyordu ve ben sadece içimden konuşuyordum. Sanırım dilim ve dudaklarım şaşkınlıkla mühürlenmişti. Hareket edemiyor, konuşamıyor fakat kalp krizi geçirebiliyordum.

"El, çarpıldın mı?, konuşur musun?, cidden korkuyorum. " En sonunda zorlukla dudaklarımı aralıyabildiğim zaman ağzımdan çıkan kelimeler gerçekten benim kullanacağım kelimeler miydi bilemiyorum fakat umursayamayacak kadar feels geçiriyordum.

"Sanrım, kalbimi böyle çarpmasına neden olan, sana karşı duyduğum, gittikçe ağırlaşan duygularım. Mike, sanırım ben... Sana- " Sözlerim Dustin'e ait olan duyduğum sesle yarıda kesildi.

"Yani şimdi, final olmayacak değil mi?" Demişti ve ikimizin bakışları da, kapını ardından bizi, ellerindeki kovaların içinde duran mısırlarla izleyen Max, Will, Dustin ve Lucas'ta çevrildi. Ve hepsinin yüzleri utançla kızardı.

"Dustin... Sanırım senin yüzünden yakalandık! " dedi Max. Kaşlarım şaşkınlıkla çatılırken, onların yüzlerinde oluşan hınzırca gülümsemelere baktım.

"Eğer bu bir kitaptan yada filmden bir sahneyi canlandırmaysa, sonu yibe klasik bitecek. Yani çift öpüşecekler ve perde kapanacak. Gerçi bu gerçek hayat olduğu için El, kapıyı yüzümüze kapatacak ve... Artık devam edersem +18 olacak o yüzden anladınız siz. "Dedi Will. Böyle bir durumda onu öpmek aklımda bir yılan misali dolanma ya başladı. Fakat sonra tanıdık bir ses düşüncelerimi hızla böldü.

"Kesinlikle böyle birşey olmayacak Byers! " Dedi Bay ve Bayan Wheeler. Bakışlarımı merdivenlere çevirdiğimizde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Billy, Wheelerlar ve Joyce bize bakıyorlardı... Sanırım bu defa hepsinin bize gelmek için evden izinsiz geldiklerini gösteriyordu. Ve bu sefer ayvayı ciddi anlamda yemiştik(!)...

***Bölüm Sonu****

Evet umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur. Çok rica ediyorum şu oy sayıları artsın. Ayrıca kitabı okuyan ve oy kullananlar var, fakat yorum konusunda çekingen davranmayın. Bölüm ve kitap hakkındaki düşüncelerinizi aşağıya yazmanız beni gerçekten son derece mutlu eder. Yinede okunma sayısı için teşekkürlerimi iletiyorum. Ve burada bırakıyorum... 💗

Herşey dahil 707kelime.

Hoşçakalın!!

Kalp Ritmi~Only Mileven~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin