Snow Ball

227 22 53
                                    

İyi okumalar diliyorum!! 💖

Eleven'dan; Birkaç ay önce Mike'ı ilk ve son kez öyle gördükten sonra, bana kısa ama acı bir veda ettiler. Kalbim yine paramparça olsa da denek olarak büyüdüğüm zamanlarda acıyı hissetmeye alıştığım için bedenime pek dokunmamıştı ama kalbim cayır cayır yanmış ve bazen çok zorlandığımda annemin veya Will'in sıcak kolları arasında uzun süre ağlayarak tekrar bulaşacığımızı ummuştım...

Ve şimdi... Aynanın önüne geçmiş, kalbimin gümbürdemesini umursamamaya çalışarak Snow Ball için hazırlanıyordum. Hawkins'e bir gün önce gelmişyim ve bu süre zaafında Nancy'nin odasında, onunla sıcak ama kısa bir bağ kurmuştum. Açıkçası ona özeniyordum. Ve beni çok sevmişti. Tıpkı benim de onu sevdiğim gibi. Makyaj malzemesi ve en güzel ve bana olan elbisesini giymeme izin vermişti ve bana makyaj yaparken fazlasıyla gıdıklanmıştım. Öte yandan Joyce ve Max'te saçımı yapmışlardı. Ve nedense bu elbiseler ve makyajlar arasında kişiliğimi kaybetmiş ve sanki yeni ve daha zarif bir ben yaratmışlardı. Kısacası çok farklı görünüyor ve hissediyordum. İşleri bitince ayağa kalktım ve zarifçe döndüm. Bakışlarımı onlara çevirdiğim zaman, yüzlerinde ışıl ışıl bir gülümseme yer edinmişti. Joyce bir hanımefendi gibi zarifçe birkaç damla gözyaşı dökerek bana sıcakça, içten bir şekilde sarıldı. Ve Max'te bana hayranlıkla bakıyordu.

"Aman tanrım, sen ne zamandan beri bu kadar güzelleştin El? " Dedi titrek sesinde büyük bir şaşkınlık vardı. Ona bakarak, nazikçe gülümsedim.

"Seninle olduğumdan beri sevgili annem!" Dedim ve yalan da değildi. O harika biriydi. Bazen kişiliği bir şovelye zırhı gibi sert ve korumacı olsa da zamanı geldiğinde ponçik ve harika biri olabiliyordu. Ve şu anda da kusursuz bir hanımefendiydi.

"Aah, Mike kalp krizi geçirecek! " Dedi Max koca bir sırıtış takınarak. İstemeden ben de gülümsememi büyüttüm.

"Yanlız, o hala seni bekliyor El. " Dedi Nancy de bana bakarak. Başımı salladım ve kapalı kapıyı ardına kadar açarak nazikçe küçük bir gülümseme yerleştirdim dudaklarıma...

Ve kapıyı açınca, merdivenlerin önünde beni bekleyen kişi görmem bir oldu. Ve kalbim delicesine çarpmaya başladı. Ve gülümsemem istemsizce daha da büyüldü, daha da yayıldı yüzüme. Hissettiğim aşk ateşi ile kızaran ve alev alev yanan yüzüme.

Bana baktı... Ve o an kalbim durdu... Ve gözleri şaşkınlıkla açıldı... Ve o giysilerin içinde, onu bir kez daha görmenin kalbimde kontrolsüz bir yangının başlamasına neden oldu....

Söyleyebilecek bir kelime bulmak umuduyla ağzımı açtım fakat ağzım birkaç dakika boyunca kelimelere kapalıydı. Onun yanına iyice yaklaştığında, elimi tutarak anneme, Max'e ve Nancy'e  veda ettik. Ve sonra merdivenlerden aşağıya indik. Fakat oldukça uzun bir gece olacağına bilmeme rağmen kalbim şimdiden duracak gibi gittikçe hızlanarak atıyordu. Merdivenlerden inerek dış kapıya kadar geldik ve  Jonathan bize arabaya kadar eşlik ederek, sürücü koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. Mike'a baktım. Oldukça sessizdi. Ve gözleri sürekli benim üzerimdeydi.

"El... Bana inanmayacaksın belki ama, bugün kalbimi durduracak kadar güzelsin... Ve şu an düşüncelerine, hislerine ve kalbime hakim olmak... Oldukça imkansız."

"Ben de ne zaman iltifat edeceksin diyordum. " Dedim küçük bir kahkaha atarak. Bu gece kendimi kasmak istemiyordum ve bu yüzden ona döndüm.

"Mike... Bu gece ikimizin de kasılmasını istemiyorum. O yüzden, rahat ol lütfen... Ve inan seni bu halde görmek... Beni daha da sana aşık ediyor. Kalbim patlayacak gibi... " Dedim. Başını salladı.

"Bu gece kelimeler kullanamayacağım kadar uzaktalar." Diyerek bana iyice yaklaştı. Dudaklarım nefesini hissederek onu öpmek için yaklaştığımda Jonathan bize döndü.

"Heey!, durun bakalım!, bu aşk dolu öpücüklerinizi baloya saklayın. Yani baloda sevişemeyeceksiniz. " Dedi ve ikimizi de reçel rengine döndürerek tekrar önüne döndü. İkimiz de şaşkınca birbirimize baktık.

Neyse ki aşkımız, sınırlarımızı koyabileceğimiz kadar bize özgüydü. Ve bu oldukça rahatlatıcıydı...

***

Baloya vardığımızda Jonathan yine kapılarımızı açtı. Mike gülümseyerek elimi tuttu ve okula doğru yürümeye başladık...

İçeri girdiğimizde, içeri tıklım tıklımdı. Ve bizim çocukları bulmamız, biraz uzun sürdü...

***

Geçen seneki dans ettiğimiz şarkının aynısı çaldığında, Mike bana döndü.

"El... Benimle dans etmek ister misin? "Dedi. Başımı salladım. Ve çocuklara veda ederek, Mike ile ben, Lucas ile Max dansa kalktık.

Mike'ın boynuna ellerimi sardım ve oda ellerini belime sardı. Ve birbirimize oldukça yakınlaşarak, bu harika gece de kendimizi ritme bıraktık ve anın tadını çıkarmaya odaklandım... Yeniden.

***Bölüm Sonu***

Evet bir bölüm daha bitti. Umarım beğendiniz, ayrıca yorum yaparsanız çok sevinirim...  Bu arada El'in kombini şu;

  Bu arada El'in kombini şu;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ve simdilik hepsi bu kadar. Hoşçakalın!!!

Herşey dahil 672 kelime💗💗

Kalp Ritmi~Only Mileven~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin