Güne tuhaf bir başlangıç

290 19 66
                                    

Eleven'dan;Uyandığımda hava, bir sonbahar mevsimine göre oldukça sıcak görünüyordu. Hafifçe sallanan yapraklar rüzgar ile bir ritm tutarak deniz de onlara eşlik ediyordu. Ve ben bu melodiye sanırım doğanın ritmi derdim. Bunu neden düşündüğümü bile bilmiyordum fakat dün olanlardan sonra sağlıklı düşüncelere sahip olmam pek mümkün değildi. Ve sakin de olamıyordum. Öte yandan Mike'ın yastığıma sinen kokusu gitmişti. Dün akşam sularını düşündüğümde yanaklarım ateşte yanan bir dal gibi alev alev yanarak kızarıyor fakat bir türlü bu anıyı aklımdan çıkarakmıyordum. Pes ederek aşağıya bezgin bir şekilde indiğimde, herkesin yüzünde imalı bir gülümseme belirdi.

Bütün gözler neden benim üstümdeydi ki?

"Max, niye bana öyle bakıyorsunuz? "Dediğimde yüzündeki gülümsemesini daha da büyüterek bana tuhaf bir biçimde bakmaya devam ederek konuştu.

"Bence... Bunu sen bilmelisin. " Dediğinde kaşlarımı istemeden çattım. Ve ona bakmayı sürdürdüm.

"Anlamıyorum? "Dedim.

Ve sonra Will bana dönerek gözlerimin içine baktı. Ve bu 'salağa mı yatıyorsun?, Max ne ima edebilir sence?!'
Bakışıydı. Fakat gözlerimdeki şaşkın bakışı sürdürdüm. Gerçekten anlamak kelimesinin yanından bile geçmiyordum. Ve sonra merdivenlerdeki ayak sesini duyarak arkamı döndüm. Gelen... Mike'tı. Ve yine o an kalbim yerinden çıkacakmışçasına atmaya devam etti. Ve sonra kolunu omzuma atarak beni kendine biraz yaklaştırdı. Kalp atışlarımı duymasından oldukça korkuyor ve Max'in, Will'in yada Dustin ile Lucas'ın olayı açıklamalarını bekliyordum fakat bir anda tuhaf olan gülümsemeleri artık tutulamayacak kıkırtılara dönüşmüştü. Mike'ta benimle aynı şaşkınlığa sahipti. Ve sanırım ilk kez yakınındayken kalbinin böyle hızlı attığını duyuyordum.

"Çocuklar ne oluyor?, El'e sarılmam neden bu kadar garip?" dedi Mike.

"Garip olan birşey yok. Tabi dün gece ki olayınız hariiç. " dedi Max.

"Dün gece ki mi? " dedim şaşkınlıkla. Yoksa... Görmüşler miydi?, Ve umarım annem bizi bastığında olan halimizi onlara anlatmamıştı!

"Siz... Ne diyorsunuz? " dedi Mike.

"Hiçbirşey. Sadece dün aynı böyleydiniz, aşk kuşları! " diyerek, Max'in beline kollarını sardı. Ve sonra onu iyice kendine yaklaştırarak öptü Lucas.  Ve o an gözlerim şaşkınlıkla sonuna kadar açıldı. Mike ile dönerek birbirimize baktık. Bunu nasıl görmüşlerdi?

"Ah, hadi ama çocuklar. Cidden fazla mı salaksınız?, Böyle romantik anlar halka açık balkonlarda yapılmaz. Yoksa alay konusu olursunuz! " dedi Dustin, olayı açıklığa kavuşturarak.

"Tamam.... Ne kadarını gördünüz? " Dedim.

"Yani... Balkonda başlayıp biten öpüşmelerinizi ve kalan her şeyi." Dedi Will. Şaşkınlıkla ona baktım. Şuan utançtan yerin on kat altına tünel açmış gibiydim.

"Yoksa size Bayan Byers mı anlattı?" dedi Mike.

"Bir saniye annem de mi gördü?! " dedi Will, yüzünde oluşan koca bir şaşkınlık ifadesiyle.

Ve sonra Dustin boğazını temizleyerek araya girdi.

"Öhm... Şey, sen daha doğrusu siz gelmeden önce size söylemek istediğimiz bir şeyin provasını yapıyorduk fakat işler iyice sarpa sardı çünkü konudan çoktan koptuk. Ve şimdi daha da açılmadan Lucas devam eder misin? " Dedi.

"Sah, evet doğru. Buraya senin ve Will için geldik El. Ve fakat sen sadece Mike gelmiş gibi davranıyorsun. Dün bahanen her ne olursa olsun, biz orada yokmuşuz gibi davrandın. " dedi, itiraz etmeye çalışmadım çünkü bu konuda son derece haksızdım.

"Ve bu yüzden... Bizden özür dilersen ve söz verirsen... Size biraz zaman tanıyabileceğimizi düşündük. Ve sen de Mike. " Dedi Max, galiba bu sefer gerçekten kırılmışlardı.

"Ne süresi? " Dedim.

"2 hafta... Sadece birlikte vakit geçirebilirsiniz. Biz yokmuş gibi davranmanıza izin vereceğiz. Yani bizimle takılmak zorunda değilsiniz. Ve size, ne görürsek görelim, gülmeyeceğiz." Dedi Will ve Dustin.

"Fakat sonra eskisi gibi olacağız. Aranızdaki şey, arkadaşlıktan öte bile olsa, bizimle olmak zorundasınız. Çünkü Mike, El hepimizin arkadaşı ve hepimiz onu ayrı ayrı özledik." Dedi Max, ciddi bir ton ile Mike'a dönerek.

"Ve sen de El. Mike'ı almak yok. " Dedi Will, bana ciddiyetle bakarak. Önce Mike ile birbirinizie baktık. Ve sonra başımı salladım.

"Pekala... O zaman söz mü? " Dedi Lucas.

"Söz. " Dedik.

"O zaman 2 haftalık süreniz şimdi başladı.... " Dedi Max...

*** Bölüm Sonu***

Evet bu bölüm biraz ilginç bir bölüm oldu farkındayım. Fakat arkadaşlıklarının da devam etmesini istedim, bu kitap her ne kadar Mileven kitabı olsa da. Sözler hakkında düşünmem gerekti o yüzden bu yb biraz geç geldi. Her neyse, umarım kısa bir bölüm olsa da beğenmişsinizdir!

Daha fazla uzatmadan;herşey dahil 646 kelime.

Ve şimdilik hoşçakalın!!!

Kalp Ritmi~Only Mileven~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin