-BİR KAÇ SAAT ÖNCE-
Eslem'den:
"Kızım, Eslem hadi kalk okula geç kalacaksın." Annem yine her sabah olduğu gibi beni okula uyandırmaya çalışıyordu, bense o okula gitmek istemiyor boncuğumun hasretiyle yanıp tutuşuyordum.
Yine nasıl bir bahane uydurmalıydım ki babamla kantine gitmeliydim. Düşün Eslem düşün...
Annem odaya girip yorganın altında olan beni görür görmez üzerimdeki yorganı bir hışımla kendine doğru çekti ve bir taraflarımın donmasına izin verdi. Sağol anne ya totom dondu sayende..
"Anne yaaa, istemiyorum okula falan gitmek. Hem bugün okul yok bize." Yine saçma bir yalan ortaya sürmüştüm, ben kim yalan söylemek kimdi ya.
"Kızım, beni deli etme hadi kalk iki lokma bir şey ye okula git baban sofrada bizi bekliyor. Kardeşlerin çoktan okula gittiler sen hala burada uyuyorsun."
"Off anne. Sana diyorum ki okul yok bugün öğretmenler toplantısı mı ne varmış. Bu yüzden okul yok bize. Ben babamla kantine gideceğim bugün." Bilmiyorsun ki anne kızın boncuk gözlü bir erkeğe aşık oldu. Bilmiyorsun ki kızın ayrı dünyadan bir damat seçti.
"Tamam o zaman hadi sofraya." Annem odadan çıktığında bende üzerimi giyinmek için yattığım yataktan bir hışımla kalktım. Boncuğumu görecek olmamın heyecanı sarmaya başlamıştı dört bir yanımı.
Üzerimdeki pembe unicornları bulunan pijamamdan kurtulup, babamı fazla bekletmemek için bir kot pantolon ve üzerime de kazak giyip çoraplarımı da ayağıma geçirdim. Montumu elime alıp odadan çıktım.
Montumu kanepenin üzerine koyup lavaboya yöneldim. Elimi yüzümü yıkayıp acilen sofraya ışınlanmam gerektiğini düşündüm ve babam ile annemin yanına geldim.
"Hayırdır kızım, sen bugün okula gitmedin mi Eslem?" Babam okula gitmediğim için yine meraklı gözlerle sorularını bana gönderirken bende anneme söylediğim yalanının aynısını babama izah ettim. Tabi kaşlarının çatılmasına sebebiyet vermiştim orası ayrıydı ama ucunda boncuğumu görmek varsa her şeye katlanmalıydım.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra babam ceketini giyiyordu, bense kendimi lavaboya atıp dişlerimi fırçaladım. Aynada kendime şöyle bir baktım. Yüzüm ölü gibiydi, bir iki boya sürmem gerektiğini düşündüm. Boncuğumun karşısına böyle çıkamazdım.
Elime aldığım kırmızı rujla dudaklarımı renklendirdim. Kirpiklerime de hafif rimel sürüp babamın yanına ışınlandım.
Babam makyajımı görmesin diye kafamı yerden kaldırmıyordum. Şu halime de bir bakın sanki Küçük Emrah'ın kız versiyonuydum...
Kolej oturduğumuz eve on dakika yürüme mesafesinde olduğu için ve de henüz bir arabamız olmadığı için okula yürüyerek gittik babamla. Okula geldiğimizde kantinin kapısını araladı babam, bende gerekli eşyaları yerlerine yerleştirmeye başladım.
Okul saati yaklaştığında öğrenciler üçer beşer okula giriyorlardı. Benim gözlerimse tabiki de boncuğumu arıyordu.
İşte oradaydı...
Gelmişti...
Ahh Tanrım, sen nasıl bir şeysin ya, şu tatlılığa da bir bakın yiyeceğim.
Şuan gözlerimden kalp çıkıyordu resmen, kalbimse olduğundan daha hızlı, ellerimse olduğundan daha ıslaktı.
______________
Bölümü okuyanlar kendini belli edebilir mi? Buraya istediğiniz emojiden koyabilir misiniz?
Sizce nasıl bir bölümdü? Düşüncelerinizi merak ediyorum.
Bugünün son bölümünü de attığıma göre hepinizi çok çok öpüyorum. 😘 Bol yorum bırakın olur mu? 💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Basketbolcu || Texting 🏀
Short StoryGizli Numara: Boyun kaç santimetre? Buğra: Sen de kimsin? Gizli Numara: Sana aşık biri. Buğra: Bana aşık çok kişi var. Hangisisin? Gizli Numara: Egon boyundan da büyükmüş meğer. Buğra: Seninde dilin. Gizli Numara: Aşkımda büyüktür ama. Buğra: İlg...