4.8

8.6K 443 155
                                    

Herkese merhaba. 👋

Keyifler yerindedir umarım. Ben işten geldim ve çok yorgunum ama sizler için güzel ve uzun bir bölüm yazmak istiyorum. Artık değerinizin bende ne kadar büyük olduğunu biliyorsunuzdur.♥️

Sizden ufacık bir ricam var; bölüme bol yorum bekliyorum ve de yıldıza basarsanız bu minnoş yazarı mutlu edersiniz.

Hepinize keyifli okumalar diliyorum. ♥️🏀
______

Buğra'dan:

Gizliyi beklerken biraz vakit geçirmek ve kafa dağıtmak amacıyla basketbol topunu öyle bir potaya fırlatmıştım ki, basketbol topu potadan sekip; arkamdaki minik kızın başından darbe almasına ve gözlerinin kararıp bayılmasına sebep olmuştu.

Minik kıza doğru koşup ona yaklaştım ve bayılmasına neden olduğum o kişinin kim olduğunu görmemle beynimden vurulmuşa dönmüştüm.

O kız; aşkı tüm benliğimi ele geçiren, günlerce aklımdan bir saniye olsun çıkmayan, kalbimin ritmini hissetmemi sağlayan kantinde çalışan bal gözlü kızdı...

Ama burada ne işi vardı?

Acaba?...

Düşünceleri aklımın gerilerine doğru iteleyip, yerde uzanan bal gözlü kıza ellerimle destek olup, bir elimle başından tutup diğer elimle de bacaklarını kaldırıp kucağıma aldım ve revirin yolunu tuttum.

Ona bu acıyı yaşatmış olmam, kalbimi binlerce parçaya ayırıp avuçlarıma vermişti ve kalbimin acısı yutkunmama engel oluyordu. O güzel bal köpüğü gözleri, kapalı göz kapakları ardında iken onu hızlıca revire doğru götürüyordum.

Öğrenciler derste oldukları için kimse bizi farketmemiş, revirde ki görevli şahısa doğru adımlarımı kararlı bir şekilde atmamı sağlamıştı.

Görevli personel bal gözlü kızı sedyeye yatırmamı istediğinde onu sedyeye bıraktım. Onda bırakmış olduğum hasarı buğulanan gözlerim izliyorken, görevli personel dışarıya çıkmam için emir verdi. "Siz dışarıya çıkın lütfen!"

Bana verdiği emir, sinirlerimi germiş öfkemi dışarı vurmama sebep olmuştu. "Hiçbir yere çıkmıyorum! Onun iyileştiğini görmeden şurada şuraya gitmem ben!" Öfkemi kontrol altıma alamamış olmam, 25 yaşlarında gösteren, yakışıklı ibne personelin işini yapmasını geciktirmiş olsada; onu bu halde bırakmayacağımı, heleki bensiz onu muayene etmemesi için karşı çıkacağımı ona gösterip ibneliğini bir kenara bırakması için ona diş biliyordum.

"Lütfen zorluk çıkartmayın ve dışarı çıkın. İşime mani oluyorsunuz. Bu şekilde tedavi edemem ben!"

Söylediği cümleler damarlarıma sinir pompalarken, burnumdan soluyarak nefes alıp vermem ve gözlerimden ateş çıkacak gibi ibne personelin gözlerinin içine bakmam ile bal gözlü kıza dönmesi bir oldu.

Heh... Şöyle aslanım...

Bal gözlü kızın saçlarına elleriyle dokunan ibneye gerilen kaslarımla beraber bakarken, üzerine atlamamak için kendimi zor tutuyordum.

"Kafasında şişlik var, nasıl oldu bu?" Sorduğu soru yaşadığım şokun gözlerimin önüne gelmesine neden olmuş, dudaklarımdan tek bir cümle çıkarmamıştı. "Size bir şey soruyorum beyefendi?"

"Be be ben. Basketbol oynuyordum. Yanlışlıkla top kafasına geldi." dedim buğulanan gözlerimin ardından.

"Tamam, hemen buz aküsünü kafasına kompres yapmam gerekiyor." deyip eline aldığı buz aküsüyle bal gözlü kızın alnına aküyü tuttu.

Ben olan biteni dona kalmış bir biçimde izlerken, revire karın ağrısı şikayeti ile gelen bir kız öğrenciyi gören personel, kızın yanına gitmek için ayaklandı. "Beyefendi, bu aküyü siz tutmaya devam edin ben geliyorum." deyip sancıdan elleriyle karnını tuta tuta revire giren kıza doğru koştu ve aküyü bana uzattı.

Bense şaşkınlığımı üzerimden atamayıp bana uzattığı aküyü avuçlarımın arasına aldıktan sonra, bal gözlü kızın şiş olan başına değdirdim aküyü.

Elimdeki akünün soğukluğu tüylerimi diken diken etsede, kalbimin yangını akünün soğukluğunu aldırmıyordu. Onun bu hale gelmesinin en büyük suçlusu bendim ve onun acı çekmesi benim yüzümdendi. İçimdeki vicdan azabı boğazımı sıkmaya devam ederken, bal gözlü kızın üzerindeki siyah kısa montun cebinden gelen telefon sesiyle kendime geldim.

Aceleyle elimdeki buz aküsünü bir kenara bırakıp telefonu montun cebinden çıkardım ve ekrana baktım.

ANNECİĞİM ♥️ ARIYOR...

Ekranda ki yazıyı görmem ile cevapla butonuna tıklamam bir oldu ve telefonun ucundaki bal gözlü kızın annesine cevap verdim.

"Alo..."

"Alo... Eslem, kızım?" Duyduğum isim üzgün olan benliğimi kalbimin boğazımda atmasına ve şaşkınlığımın küçük dilimi mideme yollamasına neden olmuştu.

Acaba?...

"Alo.. Merhabalar Efendim. Ben Eslem'in arkadaşıyım. Eslem küçük bir kaza geçirdi. Şuan Şahinkaya Koleji'nin revirindeyiz..." Söylediğim cümlelerden ötürü telefonun diğer ucundaki bal gözlü kızın annesi, şaşkınlığını ve üzüntüsünü kontrol edememiş ağlayıp kızının iyi olup olmadığını merak etmişti. Sorduğu sorulara yanıt verip hızlıca telefonu kapatmak istedi ve okula geleceğini söyledi.

"Tamam, ben hemen oraya geliyorum. Zaten babası o okulun kantininde çalışıyor. Benden önce orada olur. İsmi Kenan."  deyip telefonu hızlıca kapattı.

Güzel kalpli insanlara yaşatmış olduğum duygulardan ötürü boğazımda bir yumrunun belirdiğini ve yutkunamadığımı, nefes alamadığımı hissettim. Yavaşça telefonu kulağımdan çektim ve gördüğüm duvar kağıdı duygudan duyguya atlamama neden olmuştu.

Telefondaki duvar kağıdı buğranınminiği adlı hesabın kullandığı resimlerden biriydi...

_____

Bölüm biraz geç geldiği için uzun tutmak istedim. Sizlerden bol yorum bekliyorum. Hepinizi öpüyorum. 😘

Bölümü okuyanlar buraya 🤳 bırakabilir mi?

Basketbolcu || Texting 🏀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin