Dudaklarımız buluştu ay ışığında. Gözlerini artık daha yakından görebiliyordum. Kırmızının en güzel tonuydu o. Kalbimdeki kıvılcımı delirten kırmızısı...
Gözlerimi açtığımda dejavu olmuştum. Yine aynı beyaz tavan ile karşı karşıyaydım. Kafamı sağa çevirdiğimde küçük bir koltukta uyuyan Jungkook 'u gördüm. Gözlerim koluma gittiğinde serum benzeri birşey takılıydı. Hastanedeydim. Yine. Ölmemiştim. Nasıl oluyorsa yine kurtulmuştum. Hafif hareketlenen Kook 'a doğru baktım. Gözlerini açtığı gibi ayağa kalktı.
- Jennie?
Hızlıca kapıyı açtı ve dışarıya seslendi.
- UYANDI!!
Bir anda odada 5 kişi oldular ve hemen arkadan doktor da geldi.
Lisa 'ya doğru baktiğımda elleri ile ağzını kapatmış hafif ağlıyordu. Doktor gözlerime ışık tuttuğunda rahatsızlanıp kafamı yastığa bastırdım. Doktor gülerek odadakilere döndü.
- Hastamız çok iyi.
Herkes gülümserken doktor bana döndü.
- Çok ölümcül bir kaza atlattınız ama ilginç bir şekilde yaralanmadınız ve hayattasınız. Çok güçlüsünüz Bayan Kim.
Mimik yapmadım. Doktor odadakilere tekrar gülüp çıktı. Jisoo çekinerek yanıma geldi.
- Jennie neden böyle birşey yaptın?
Birşey söylemedim. İfadesizce bakmaya devam ettim.
Jin diğerlerine dönerek:
- Rahatsız etmeyelim. Ağır bir kaza atlattı. Kafasını toplaması gerek. Hadi çıkalım.
Koluyla Jisoo 'yu dışarı çıkarırken diğerleride onların arkasından çıktılar.
Kapı kapanınca doğruldum. Arkamdaki yastığı hafif dikleştirdim. Ellerimi saçlarıma geçirerek geri attım. Karşı duvardaki aynada kendimi gördüm. Yüzümde herhangi bir çizik yoktu veya kırık. Hiçbirşey. Tamamen iyiydim. Uçurumdan atladığıma da emindim. Bu şekilde yapınca ölürüm zannetmiştim. Ama olmadı. Tanrı benim acı çekmemi mi istiyordu ki onsuz bir hayatta dokunulmazdım.
Ailem. Gülümsemiştim. Doğru onlar benim ailemdiler. Yavaşç kalkarak geceden kalan eşyalarımı toparladım. Ve hastane kıyafetleri ile odadan çıktım.
Hastane koltuklarında oturuyorlardı. Rosé beni görünce diğerlerine el hareketi yaparak kalkmalarını söyledi. Herkes bana garip bir şekilde bakıyorlardı.
- Heyy. Ben iyiyim.
Koskocaman gülümseyip kollarımı yana doğru açtım. Kendi etrafımda bir kere döndüm.
- Bakın. Harikayım.
Herkes bana gülümsedi. Ama bu gülüş içten değildi.
- Bakın akıl sağlığım ve ben gayet iyiyiz. Bana deliymişim gibi bakmayı kesin. Intihar falan da etmedim. Kim ne dediyse unutun tamam mı?
Bakışları daha da değişen 5liye anlam veremedim.
- Sen intihar etmedin ki biz seni yerde bulduk.
Lisa 'nın söylediklerine anlam vermeye çalışıyordum. Beni yerde bulmuşlar. Nasıl yani? Ben atladım. Eminim. Rosé bana doğru yaklaşıp kolunu belime doladı.
- Hadi ama o yorgun olmalı. Eve gidelim artık. Değil mi?
Elimdeki çantayı aldı ve benimle birlikte hastanenin kapısından çıktı. Diğerleri arkamızdaydı. Rosé 'ye döndüm.
- Beni yerde mi buldunuz?
- Evet uçurumun başında çimlerin içinde yatıyordun.
Birden durdu.
- Hey bak ne diyeceğim. Artık bu günden öncesi ile ilgili birşey konuşmasak, ha? Nasıl olur. Unutmaya ihtiyaç var. Hatta bu gece birşeyler içmeye gidelim ne dersin Jen?
Rosé 'ye bakıp hevesle gülümsedim. O her zaman pozitif bir kızdı. Her zaman kimi ne mutlu eder bilirdi. Kolumu omzuna attım ve
- Çok iyi olur.
İkimizde gülerken arkamızdan gelen 4lü bize dönüp ne yapıyorsunuz der gibi bakınca ilerlemeye devam ettik.
_____________________♤_____________________
- Yemeğe gelin!!!
Jin ile Jungkook ps oynuyorlardı. Rosé ve Jisoo yemek hazırlıyorlardı ben ve Lisa 'da oynanan oyunu izliyorduk. Yemek hazır olmuş olacakki kızlar bizi çağırıyordu. Lisa Kook 'un boynundan öperek.
- Hadi yemeğe gelin.
Hep beraber yemek masasına oturmuştuk. Bu yemeğe Tae ile geleceğimi hayal ederek gitmiştim oraya. Ne yazıkki o yoktu. Ama artık üzgün değildim. Oldukça kızgındım. Beni çok çabuk unutmuştu. Demekki sevmemişti beni. Artık onu düşünmeyecektim. Hayatıma odaklanacak ve onu unutacaktım. Umarım...
Yemek yedikten sonra yani akşamüzeri herkes oturma odasının koltuklarında yayılıyordu. Ben ve Jisoo elimizde bulunan bir kağıt oyununu oynuyorduk. Lisa ve Jungkook ise bir koltukta sarılmış uyuyorlardı.
Rosé çok sıkılmış olacakki pfff benzeri bir ses cıkardı.
- Ne uyuşuksunuz yhaaa. Hadi kalkın dışarı çıkacağız.
Hepimiz Rosé 'ye ifadesizce baktık. Ama sadece baktık. Sadece Lisa sonradan kocaman gülerek ellerini çırptı.
- Evet evet. Gidelim. Böyle sağlam birşeyler içeceğimiz güzel biryere gidelim. Çok iyi fikir Rosie.
Rosé 'ye sarıldı. Rosé 'de onunla birlikte güldü.
- Eee kalkın o zaman. Hadiiii.
Rosé uyuyan Jisoo 'nun ayaklarından çekmeye başladı. Jisoo huysuzca sesler çıkarırken Lisa da kıkırdıyordu. Hala uyuyan Jungkook 'u Lisa öperek uyandırdı. Bunu yapmak için sadece Lisa 'nın sihirli ve dolgun dudakları işe yarıyordu. Yoksa bir insanı uyandırmak için öpmek yetmez. Lisa bu işi biliyordu.
Üstümüze abartısız ama iddialı birşeyler giydikten sonra arabaya doluştuk. Uzun bir gece için klübe sürdük.
______________________♤____________________
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm hoşunuza gittiyse vote vermeyi unutmayın <3~