"Güzel olduğunu biliyoruz da neden sulu göz bakalım?"
Çevdet amca yaşların kuruduğu yüzüme baktı. Açıklama yapacak halim yoktu. Bu yüzden durumu hemen Burak kurtardı.
"Sorma baba parka gittim ki düşmüş ağlıyor."
"Kızım bir yerinde bir şey yok değil mi?"
"kızın annesi doktor ikizi tıpta okuyor. O yüzden ne yapması gerektiğini biliyor. İlaç filan hallettik."
"İyi bari."
Geri kafasını gazeteye döndürürken gözü Burak'ın pijamalarına odaklandı.
"Allah kahretsin! Burak lütfen onlarla dışarı çıkmadığını söyle."
"Maalesef peder. Ne yapsaydım acil bir durum yani bu. Elalem de minnoş yakışıklılığımı görmüş oldu."
Bana dönerek konuşmasına devam etti.
"Peder uff bir kız da bana baktı. Pijamalarım pek bi hoşuna gitmiş. Ama ne biçim kızdı."
Babası hayret ve kızgınlıkla Burak'a bakarken biz kahkahadan kırılıyorduk.
"Kızım neler diyor yapıştırsana ağzının üstüne bir tane. Allah size akıl fikir versin."
Burak onu aldırmaz bir tavırla beni odasına çıkardı. Burak'ın odasına hiç girmemiştim. Oda Burak'tan beklenmedik bir şekilde çok tertipli ve düzenliydi. Ahşaptan kocaman bir kitaplığı vardı. Ve içinden meşhur Sherlock Holmes, Tarih kitapları ile doluydu. Yatağının yorgan yüzü ve yastığı ise beni en çok şaşırtan oldu. Hatta bir şaşkınlık nidası attım.
"Burak sen yatağının yüzünü Sherlock Holmes'lu yaptın. Bu kadar nasıl sevdin acaba?"
Elindeki masanın üstünden aldığı kitapları koyarken sözlerime cevap verdi.
"Seninle tanışmama vesile oldu Bay Sherlock Holmes. Ben de yatağıma taktım. Onu bulana kadar neler çektim. Ama çok güzel değil mi?"
"Evet hoş durmuş."
"Bana seni hatırlatan herşey güzel ve hoş zaten."
Mest olmak kelimesini tam anlamıyla yaşadım. Bu kadar güzel sözleri nasıl buluyordu?
Kitapları toplamasına yardım ederken oyuncuların hayat hikayesini okuduğunu gördüm. Aralarındaki bir kitap fazlaca ilgimi çekti. Pinhanin adı yer alan bu kitap. Kitabın iç tarafını çevirdiğimde benim sahnedeki resmini gördüm. İleriki sayfalarda ise ikimizin fotoğraflarını.
Kitabı incelediğimi görünce sandalyeyi çekip oturdu ve beni izledi. Tepkilerini merak eden bir tavrı vardı. Ben ise her resimde yüzümdeki gülümseme daha da yayılıyordu."Ee Güneş'im ne düşünüyorsun?"
"Burak söyleyecek kelime yok."
"O kadar kötü mü olmuş?"
"Sorduğun soruyu sormamışsın varsayıyorum. Muazzam olmuş. Çok teşekkür ederim."
"Bunu hazırladığım için mi?"
"Hayır bana bu kadar çok değer verdiğin ve beni bu kadar sevdiğin için."
Kocaman da sarıldım. Ve yanağına öpücük kondurdum.
"Ben ödülümü sevdim. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESİNİN TINISI
Literatura KobiecaŞARKIMSIN ADLI KİTABIN DEVAMIDIR. BURAK VE DAMLA'NIN ÜNİVERSİTE HAYATI KONU ALINMIŞTIR. UZUN BİR HİKAYE OLACAĞINI BELİRTMEK İSTERİM. ÇEREZLİK OLMAYACAK. BENCE ONA GÖRE OKUYUN