"Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir. Ya seni bir yere götürürler, ya da sana bir şey öğretirler...."
Aylardan Mayıs olmasına rağmen kasvetli bir hava vardı gökyüzünde. Burada kuşlar ötmüyor kelebekler uçuşmuyor. Selvi ağaçlarına çarpan rüzgârın uğultusu var. Sessiz bir ev gibi burası. Burası mezarlık.
Katade yol kenarına park ettiği arabasından inerek mezarlığın girişine doğru yürümeye başladı. 26 yaşında uzun boylu, gözleri kahve, bakışları keskin, oldukça yakışıklı biriydi.
Saçları çok uzun olmasa da bakan kişinin dikkatini cezbedecek bir duruşu vardı.Mükemmel yüz hatlarını tamamlayan biçimli burun yapısına sahipti. Üzerindeki gri tişörtü geniş omuzlarını kaplamış zaten kaslı olan kollarını daha da ortaya çıkarmıştı.
Fiziğine oturan siyah keten pantolonu, giydiği spor ayakkabılarıyla uyum içindeydi.. İnsanda merak uyandıran etkileyici bir duruşu vardı onun.. Siyah renkli kapüşonlu sunu eline almış ilerliyordu.
Ardından babasının kabrinin önünde durdu. Bir süre sessizce dua etti ve çömeldi. Buraya ilk gelişi değildi Katade'nin. 15 yaşından beri neredeyse düzenli olarak ziyaret ettiği babasının kabri.
Kabir taşında Kerem Kenanoğlu yazıyordu.
Genç adam babasının toprağını ellerken acı dolu gözlerle baktı mezara. Bugün yanında olmasını ne çok isterdi.
Hava Harp teki üstün başarılarını, uçuş heyecanlarını babasıyla paylaşmak isterdi. Zaten babasına benzemek için bu mesleği seçmişti. Onun gibi hava harp olmuştu.
Avucuna aldığı toprağı elinde ufalarken "Baba" dedi soğuk ifadeyle...
- "her uçuşumda sanki ilk kezmiş gibi heyecanlanıyorum. Sen de öyle miydin. Sana mı çekti bu tutkum. Sen nasıldın Baba?!."Hatırlamak istiyorum Baba".. dedi acıyla. Sana ait bütün anılarımı hatırlamak.. Sana baba dediğimi, sesini, yüzünü bana nasıl seslendiğini.. Hepsini tek tek hatırlamak istiyorum."
Sesinin çok derinlere dokunan bir tınısı vardı. Hatırlayamadığı için kendine kızıyor gibiydi.
"Bütün hatıralarımın seninle birlikte buraya gömülü olması beni kahrediyor. Sana Baba dediğimi hatırlayamamak. Bunu özlüyorum baba. Hatırlamasam da özlüyorum"
Baba yokluğunun sese yansıyan rengi mezarlıktaki çatlayan topraklara çarpıp rüzgâra karıştı. Belki bir babasız yüreğe çarptı belki de yüreksiz bir babaya..
Babasıyla konuştuğundan az olsun içi ferahlamıştı. Oturduğu yerden kalkarak kabri suladı.
Ruhuna Fatiha okuduktan sonra mezarlıktan çıkıp arabasına doğru yürüdü.Tam o sıra mezarlığın kapısından zarif görünüşlü bir kız girdi içeri. Sanki bu dünyaya ait olmayan efsunlu bir güzelliği vardı.
Birbirlerinin yanından geçerken ikisi de dalgın ve düşünceli vaziyette kendi istikametlerine doğru yürüdüler, ne Katade fark etti kızı ne de kız fark etti onu. Bir gün bu yolların bir birlerine çıkacağını bilemeden yürüdüler. Her nasip vaktine esirdi. Yürüdüler...
Mezarlığın kapısından giren Maryam ölümüne hala inanmak istemediği çok kıymet verdiği biri için buradaydı.
Ondan sonra bütün hayatı darmadağın olsa da çok önemli olan görevinden sebep kendini yaşamaya zorluyordu.
Ona olan aşkını kimseye kimselere diyememişti. Varlığı ve yokluğu o kadar hızlı olmuştu ki ne olduğunu anlamadan bir anda yapayalnız ve çaresiz bulmuştu kendisini. Çok sevmişti Keremi. Ona canını feda edecek kadar çok sevmesi hayatını bu denli değişmesine sebep olmuştu. Ama o bundan bir an bile pişman olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKVİM
Fantasy"Aklını mı kaçırdın ?" diye hışımla sordu Cemşit."Ver künyeyi bana.." "Aklımı kaçırdıysam bana göre hava hoş"diye cevap verdi Katâde. Katâde;süvari demek.Onun belirgin özelliği plancılıktı.Hayatının her alanında planlı haraket etmek..Belirsizlikten...