21 | İntihar notu |

239 18 3
                                    


Genç kız hızla koşarak odasına ulaştı, kapısının kilidi hiç bir zaman olmamıştı. Ufak çalışma masasına oturup, günlüğünü açtı ve kalemini eline alırken son bir bakış attı salona. Abisi ve Annesi alışverişe gitmişti, uzun süre gelmeyeceklerini biliyordu ama ikisi de unutkandı ve evde bir şey unutup geri dönme ihtimalleri her zaman vardı. Hızlı olmalıydı.

Ellerini saçlarına alışkanlıkla attı, eli havada savrulduğunda yutkunarak dolan gözlerini kapattı. Geçecekti.. Birazdan herşey geçecekti.

Kalemi kağıda dokundururken yaşları ıslattı beyaz kağıdı, umursamadı. Burnunu çekerek yazmaya devam etti. Sadece birazcık daha sabırlı olmalıydı, sadece birazcık.

Ve herşey bitecekti.

Mor deftere son kez bakıp, iç çekti. Islak yanaklarını kazağının koluna silip, vakit kaybetmeden doğruldu ve günlüğü kaptığı gibi balkona koştu. Kapı herzamanki gibi kilitliydi, kıkırdayarak cama yumruk attı ve açılan küçük yerden bileğini içeri sokup kapı kolunu tuttu. Soğukla buluşan ince ve zarif vücudu titredi bir an, gözleri karşıki evin balkonundayken  kolları arasındaki günlüğüne sarıldı sıkıca.

Sabırsızlanarak yerine tepinirken, dolan gözlerini durdurmaya çalıştı bu kez.

Nerede kalmıştı bu çocuk ?

" Pşt, abla. Dondum be ver ne vereceksen annem kızıyo. "

Dakikalar sonra duyduğu sesle, başını çıplak ayaklarından kaldırıp karşıya baktı. Oğlan soğuktan titrerken eliyle 'ver ver' hareketleri yapıyordu, günlüğüne son kez sarılıp ufak bir öpücük kondurdu. Çocuk tekrar ona seslendiğinde günlüğü hızla attı diğer balkona.

Çocuk günlüğü yakaladığında derin bir nefes aldı Aylin, soğuktan mı ağlamaktan mı bilinmez nefes almakta bile zorlanıyordu o an.  Boğazını temizleyip, içeri girmek üzere olan çocuğa seslendi. Çocuk ona bir ona, bir içeriye bakarken başını salladı 'ne var ? ' dercesine. Aylin avuçlarını dalkon demirine dayayıp, sessiz olmaya çalışarak konuştu hızla.

" Onu.. "

Gözleri dolduğunda sesi içine kaçar gibi oldu, burnunu çekip gülümsedi acıyarak ona bakan çocuğa. Görüntüsü yüzünden bir haftadır dışarı adımını atamıyordu, telefonu da elinden alınmıştı. İlk kez utangaçlığını boş verdi ve sesini yükseltirse  daha güçlü çıkacağını düşündü.

" Onu çok sevdiğimi söyle, tamam mı ?
Ah ve, ve onu beklediğimi. Unutma bunları tamam mı günlüğü mutlaka o abiye ver. Anladın mı ? "

Çocuk gözlerini devirip içeri geçerken, " Sanki salağım. Anladım tabi beşyüz kere tekrar ettin be abla. " diye mırıldandığını duydu Aylin. Gülümseyerek son kez baktı karla kaplı sokağa, beyaz ne de masum gösteriyordu bu bataklığı.

İçeri geçip, ağır adımlarla odasına gitti. Yatağının altından önceden, çok önceden hazır ettiği kalın ipi alarak salona geçti. İç çekerek taburesini salonun ortasına getirip üstüne bindi. Acıyı tam giriş kapısının olduğu tarafa ayarlayıp, işe koyuldu.

Çabucak görsünler istiyordu.

Ona ne yaptıklarını çabucak görsünler

ipi boynuna geçirip, elini karnına koydu. Son kez.

Son kez konuşacaktı masum, hiç bir şeyden haberi olmayan bebeğiyle.

" Annecim.. Çok üzgünüm ama inan, gittiğimiz yer buradan çok. Çok daha güzel, canımın içi. "

Gözlerini kapatı ve bir süre dinledi sessizliği. Göz yaşlarını silip, yanaklarındaki yaraları kanattırken canı artık yanmıyordu.

Belki de ölmeden önce hissizleşiyordu insanlar.

Derin bir nefes aldı.

Gözlerini kapattı.

Emir ile yaşadığı az bucuk anı gözlerinin önündeyken, birkaç yaş daha aktı kapalı gözlerinden. Ah, ne güzel gülüyordu bu adam.

" Özür dilerim...
Sana bunu yaşattığım için affet beni aşkım. Tek aşkım.. "

Ve ayaklarının altındaki tabureyi itti.

•••

Ağlıyorum.

Gerçekten, ağlıyorum.

Ne zaman okusam ağlayacağım.

Emir için de iki, üç özel bölüm yazacağım ve bir kitap daha sonlanacak. Yeri her zaman ayrı olacak o başka..

Bölümleri arka arkaya attım, lütfen bölüm atlamayın.

Depresyon | Texting• GxB |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin