22 | Çünkü bu bir rüya değildi |

241 19 4
                                    


Genç adam elinde çiçekleriyle seke seke girdi sokağa. Sabahtan beri kalbi öyle çok sıkıyordu ki onu, ne yapsa geçmiyordu içindeki sıkıntı. Hatununu görmeden geçmeyeceğini anlamış, en sevdiği çikolata ve çiçeği alarak evlerinin yolunu tutmuştu okul çıkışı. Seke seke gitmesinin sebebini mutlu olduğuna bağlayan insanlar gülümseyerek ona bakarken kimse bilemezdi kalbinde ki ağrıyı.

Evlerine son bir sokak kaldığında nefesinin daraldığını hissetti. 'Allahım, bu nasıl ağrı ? ' diye geçirdi içinden bir duvar dibine çöküp elini kalbine götürürken. Hayatında hiç bir zaman böyle hissetmemişti. Dik yürüyemiyordu, yaşlanmıştı sanki. Dakikalarca öyle kaldı.

Derim derin nefesler alarak kendine gelmeye çalışıyordu. Arada bir beyazla örtülmüş sokağa bakıyor, yutkunarak gözlerini kaçırıyordu sonra. Kendini zorlayarak ayağa kalkacağı sırada, 6-7 yaşlarında bir çocuk geldi ve durdu tam önünde. Gülümseyerek çocuğa ve kollarıyla sıkı sıkıya sardığı mor deftere baktı, bu çocuğu biliyordu.

Aylin'in karşı komşusunun oğluydu, çokta akıllıydı kerata. Geçen geldiğinde az muhabbet etmemişlerdi. Çocuğun ismini hatırlamaya çalışırken, uzanıp saçlarını okşadı zaman kazanmak için. Halit niydi Ferhat mı ?

" Abim.. "

Dudakları aşağı sarkan çocuğa bakıp, başını yana eğerek güldü. Genelde hep sinirliydi bu çocuk, alt tarafı iki üç kez görüşmüşlerdi ve hepsinde de çatık kaşlıydı. ' Sert adam olacak ' diye geçirdi içinden.

" Ne oldu abiciğim?
Annen gene mi dövdü niye ağlayacak gibi bakıyorsun ? "

Dediği anda çocuğun gözlerinden yaşlar hızla akmaya başladı. Emir endişelenmişti. çocuğun kollarını kavrayıp kendine çekti ve sarıldı sıkıca.

" Erkek adam böyle ağlar mı oğlum sokak ortasında ?
Bak gelen geçen var, olmaz böyle. Sus bakiyim. "

Çocuk ondan uzaklaşıp, hızla eline mor defteri tıktı ve koşarak evinin olduğu sokağa girdi. Kaşları merakla kalktı genç adamın, elindeki defteri evirip çevirdi hızlıca. Bir an, bu defteri daha önce de gördüğünü anımsadı. Kaşları çatılırken, defterin en aşağısındaki minik harfleri gördü ve emin oldu.

Bu defter Aylin'indi, hiç bir zaman yanından ayırmazdı.

Yutkunarak, açıp açmamak arasında kalktı.  Açarsa Aylin öğrendiğinde ağzına ederdi, hatunu özeline girilmesinden nefret ediyordu. Onu düşündüğünde yüzünde beliren gülümsemeyle kaderine razı oldu ve defteri açtı. Hatunu onu bıçaklayabilirdi bile ama eh, meraklı kedinin tekiydi işte Emir.

Kaşları ilgiyle kalkarken, ilk yazıdan anlamıştı bunun sadece bir defter olmadığını. Bu, Aylin'in günlüğüydü. Bir aydınlanma yaşarken, o yüzden hiç yanından ayırmıyormuş diye düşündü. O zaman, çocukta ne arıyordu günlüğü ?

Dudağını dişleyip, defteri kapattı ve çiçeğe uzandı. İzni olmadan okuyamazdı, ne olursa olsun bu onun herşeyiydi. Emir kendini Aylin'in yerine koyduğunda yüzünü buruşturdu, o da günlük yazıyordu ve izni olmadan okunmasını asla istemezdi. Ayağa kalkarken, defterin arasından bir şeyin düştüğünü fark etti.

Dikkatle baktığında bunların papatyalar olduğunu gördü, gözlerini kırpıştırırken defteri biraz silkeledi ve içinden kimisi taze kimisi çoktan olmuş olan papatyalar karın üzerine serildi. O parlak gülümseme yeniden yüzüne yapışırken, dilediği şeyin gerçek olduğunu görmek için karton kağıda geri oturdu ve papatyaları tek tek dikkatle toplayıp yavaşca cebine koydu.

Bu kez, kendini aşmayı deneyecekti

Sayfaları merakla çevirirken, gülümsemesi ara ara kahkahaya dönüştü. Ara ara kaşları çatıldı. Aylin, minik şeytan tüm duygularını bu deftere aktarıp ne de güzel rol yapmıştı. Aklını kurcalayan sorunun cevabı için bir kaç sayfayı atlatı, günlüğü geri vermek gibi bir niyeti yoktu çünkü. Eve gidince tüm gece okuyup, bol bol gülümseyecekti.

Hatunu onu seviyordu !

Aynı Emir gibi, o da deli gibi aşıktı !

Mutlulukla çevirdiği sayfalar, yüzünün şeklini değiştirmeye başladı. Aylin yaşadığı zorlukları yazmıştı. Sinirle kaşları çatılırken parmaklarını kutletti. Bir süre sonra devam etmek ağır geldiğinde defteri kapatıp dizlerine koydu ve iç çekti sinirle.

Annesi.. Abisi.. Sözde arkadaşları..

Hiç biri.

Bir tanesi bile gerçekten sevmemişti genç kızı, hepsi sırtından bıcaklamıştı. Emir sinirden ellerinin titretiğini hissetti, minik beden sandığından çok daha güclüydü.

Defteri eline geri alıp, tekrar okumaya başlarken öğrendiği gerçeklerle nefes alamadı. Gözleri kararırken hızla yerinden kalkıp, çiçekleri ve çikolatayı arkasında bırakarak O sokağa yürümeye başladı. O lanet, pislik yuvası sokağa.

Okuduklarıyla omuzları çökmüş, zamanla dik durmakta zorlanmaya başlamıştı. Aylin'in kelimelerinden belliydi ne kadar bittiği. Ne kadar nefret ettiği bu hayattan. İşin gidişatı çok daha çirkin bir hâl almaya başladığında Emir, iyice yaklaşmıştı tek tük insanın olduğu yere. Aylin'in evine. Sinirden gülerek kendini düzeltti Emir.

Evine değil.. Evine değil !

Cehennemine !

Son üç sayfa kala Emir sesler duymaya başladı, aldırmadı ve okumaya devam etti. Adımları önce yavaşladı, sonra tamamen durdu. Gözünü kırpamadan, nefes alamadan baktı yer yer lekeler olan sayfalara.

' Ne ? Hayır.. ' diye geçirdi aklından. Olmazdı. Olamazdı.

Daha yeni kavuşmuştu ona, hah gene yanlış düşünmüştü. Kavuşamamıştı ki..

Önce rüya gördüğünü düşündü, olduğu yere çöküp defteri sıkıca tutarak bekledi. Gözlerini kapattı, bir ileri bir geri sallanırken kendi kendine tekrar etti durdu.

Bu bir rüya

Bu bir rüya

Gözlerini açıp, etrafa baktığında hâlâ aynı bataklıktaydı. Şakağına vurup gözlerini yumdu ve dizlerine yasladı başını. Bu bir rüyaydı !

Oturduğum yerde uyuya kaldım.

Ne çocuk geldi yanıma

Ne de ben geldim buraya

Bu sadece boktan bir rüya..

Defalarca, defalarca tekrar etse de gerçek  değişmeyecekti. Bu bir rüya değildi..

Şimdi..

Şimdi uyanacağım.

Uyanmadı.

Ne kadar başına vursa da, bağırsa çağırsa da uyanmadı. Asla uyanmayacaktı.

Çünkü bu bir rüya değildi..

•••

Aga be..

Çiğerim soldu yemin ediyorum yazarken, hem yazdım hem ağladım.

Depresyon | Texting• GxB |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin