🎼 Taehyung- singularity
Bölümü pek kontrol edemedim. Hatam varsa affedin 💜💜
Şehvet.
İşlenilmiş en büyük günahlardan birisi. Nefsin arzularına kapılıp onun bataklığında boğulduğunuz ancak o bataklıktan asla çıkmak istemediğiniz bir duygu. Tanrının yasakladığı yedi günahtan en tehlikeli olandı bu duygu.
İnsanın vücudunda zehir gibi yayılan bu duygudan hep kaçınmışımdır. Tehlikeli bir uyuşturucu gibiydi benim için şehvet. Asla bir artısı olmayan ancak deli gibi tatmak istediğim bir uyuşturucu belki de.
Tehlikeliydi. Gerçekten tehlikeli.
İnsana olur olmaz şeyler yaptırabiliyordu. Hipnoz ediyordu sizi. Mesela kesinlikle düşünemiyordunuz, neyin mantıklı neyin mantıksız olduğuna karar veremiyordunuz. Ele geçiriyordu sizi. Vücudunuzda birdenbire ince ipler oluşuyor ve siz şehvetin bir kuklası haline geliyordunuz. Tüm vücut fonksiyonlarınıza morfin verilmiş gibi hissizleşiyordunuz.
Felç oluyordunuz mantığınıza. Düşüncelerinize, fikirlerinize. En azından ben öyle olmuştum. Düşünemiyordum. Zihnim kendini karanlık bir köşeye saklamış, iplerime asılmış olan şehvet beni nereye yönlendirirse ben o yöne gidiyordum. Kokumu ağır ağır soluyan üzerime kıvrılmış bu yabancının, ciğerime giren her nefeste aldığım cehennemin küllerini taşıyan kokusunun karşısında bilinçli kalabilmem şaşırtıcı olurdu zaten.
Aklım kapalı duyularım ise fazlasıyla açıktı.
"Jungkook,"
Kısık çıkan mırıldanmama hiç bir cevap vermemişti. Gerdanımda dolaşan burnu biraz daha ileriye gidip boyun girintimi ele geçirdi. İçine derin bir nefes hapsetti. Kirpiklerinin titrediğini hissetmiştim
göremesem de.Günaha dokunuyordum ben şimdi. Parmak uçlarım yanıyordu onun çıplak tenine her değdiğinde. O yanıyordu ama ben kül oluyordum.
Bir çok erkekle yatmıştım bugüne kadar. Ancak yemin ederim hiçbirinde böylesine günaha girdiğimin farkında değildim. Cehennem melekleriyle sevişiyordum sanki. Üzerimde hissettiğim bu katranımsı sıvı ondan bana bulaşmış olan şehvetin günahıydı.
Boynumdaki keskin acıyla tısladım. Hissettiğim dişlerin ardından şah damarımın üzerine verilen sıcak nefes titrememe sebep olmuştu.
"Jungkook,"
İsmini bir kez daha mırıldandığımda boynuma daha sert bir nefes verdi. Tenimin üzerine sinmiş kokumu son kez ciğerlerine buyur etmiş daha sonra ellerini başımın iki yanına koyup yüzünü yüzüme yaklaştırmıştı.
Baygın gözlerimle gözlerine baktım. Onunla tanışalı fazla olmamıştı ancak gözlerinin bu kadar karardığına ilk defa şahit oluyordum. Dudaklarına değdi sonra gözlerim. Kırmızının en koyu tonlarıyla sevişmiş olan tapılası o iki et parçasına. Daha da kızarmıştı dudakları. Yüzüme verdiği sıcak nefesle irislerim yeniden, bana hala gözlerimizin kesiştiği o ilk andaki gibi bakan gözleriyle buluşmuştu. Gözlerindeki meraklı ışıltılar sanki göz bebeklerine kazınmıştı. Ne kadar yoğun bakarsa baksın hep oradaydılar ve ben merak etmeden edemiyordum, herkese mi böyle bakıyordu bu güzel adam?
"Yakıyorsun beni, siyahında kavruluyorum,"
Gülümsedi. Dudağının kenarlarına yer etmiş şeytanların mezarlarını görüyordum her gülüşünde. Kafasını yavaşça iki yana salladı.
"Ben yakmam Taehyung, yanarken başkalarını katamazsın alevlerine,"
Düşünmemiştim fısıltısının altında barınan milyon tane anlamı. Düşünememiştim. Aklım beni karanlık bir odada arzularımla bırakıp terk etmişti. Bende yanlızca o duyguya sarılıyordum. Arzularıma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
duende/taekook/
Fanfiction"İlk öpüşmemizden beri benim dudaklarımda senin tadın var Taehyung, bu güzel tat senin dudaklarının armağanı."