🎼Lauv & BTS- who
"Sanırım bu da bipolar bozukluğun nedenlerinden biri."
Dudaklarım yarıda kesilen cümlemle öylece açık kalmış, yüzümde aptal bir ifade olduğuna yemin edebileceğim bir şekilde karşımdaki adama bakıyordum. Dilim içime kaçmıştı sanki, tüm konuşma duyumu yitirmiştim. Onun da bakışları oluşan bu sessizlikle birlikte bana dönmüştü. Yüzümdeki ifadeyi gördüğünde yüzünde şokla karışık bir gülümseme meydana geldi.
"Ah, bilmediğini söyleme sakın,"
Dişlerinin arasından kısa bir gülme sesi çıkarmış ve yeniden önüne dönmüştü.
"Dostum ya Jungkook sır saklamada çok iyi ya da sen tam bir aptalsın,"
Haklıydı. Tam bir aptaldım. Bu dünyadaki en büyük aptaldım ben.
"Jungkook, onu düşündüğünden çok daha uzun zamandır tanıyorum ve şunu söyleyebilirim ki o görüp görebileceğin en karmaşık insandır. Ancak sır saklamada fazlasıyla kötü olduğu da onun hakkında başka bir gerçek."
Nefesimi tutmuştum. Ciğerlerim içindeki havayı yakıyor ve ben nefes alamıyordum. Sanki yanımda oturan bu adam içimdeki duvarları tek tek parçalıyordu. İçimdeki yığınları umursamadan yıkıp dökmeye devam ediyordu.
Birkaç dakika süren sessizliği bozan yine o olmuştu.
"Onun hiç bencil olduğunu düşünmüş müydün?"
Evet, evet bunca zaman bunu düşünüyordum. Sadece bana acı çektirmek için zihnimdeki tüm bu lanet soruları cevaplamıyor diye düşünüyordum. Pis düşünceleri olan lanet bir adamdım çünkü ben. Ona bu sözleri beyan etmek istemiştim. Ancak beynimdeki konuşmamı sağlayan o parça sanki kafamın içinden alınmış ve ben konuşamamıştım. Düşünüyorum da acaba böyle hissetmesem bile yine de cevap verebilir miydim sorduğu o soruya? Sanırım cevap her türlü hayır olurdu.
"Söylesene,"
Kafasını yeniden bana çevirdi.
"Bencil olan kimmiş?"
Bendim. Kesinlikle ve kesinlikle bendim.
Jungkook haklıydı. Kendimi yargılamadan sadece onu suçluyordum. Kafamdaki suçlu hep oydu. Sadece o. Buradaki tek bencilse bendim işte. Her şey aslında bu kadar belliyken ben görmemiştim. Görmek istememiştim veya. Çünkü bu durumda tutunacak bir dalım kalmazdı biliyordum. Tüm gerçeklerin farkına varıp kendimi suçlardım ve suçluluğumu alıp altına saklayacağım kirli bir çarşafım olmazdı. Böylece gerçekleri tozlu bir rafa kaldırma gereği duymuştum ve bu da beni bencil bir herife dönüştürmüştü.
"Bak, seni suçlamıyorum yanlış anlama. Eminim herkes bu gerçekten kaçınırdı. Sen sadece Jungkook'u kafanda oturtmak istediğin yere oturttun ve bu eminim gerçeği görmeni engellemiştir. Ancak onu kabul edeceksen böyle etmelisin. Çünkü o değişmez. Hiç değişmedi. Onu değiştirmeye çalışma bu yüzden. Sadece anlamaya çalış onu. Çünkü emin ol onun yaptığı her şeyin arkasında bir nedeni olur."
İçinde her hangi bir art niyet arasam da bulamadığım bu sözlerin arkasına sığınmıştım bir süre. Lakin şüpheci zihnim hiçbir kötü niyet bulamamıştı. Nedense onun bu cümleleri beni güvende hissettirmişti, rahatlamıştım az da olsa. Ben kimseyle onu bu şekilde konuşmamıştım çünkü bugüne kadar. Hep içimde saklamıştım onu. Şimdi gelip de birinin bana onun hakkında böylesine güvenilir tavsiyeler vermesi nedensizce kendimi iyi hissettirmişti.
"Mesela, hiç düşündün mü neden sana sorduğun soruların cevaplarını vermediğini?"
Kafamı salladım hızlıca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
duende/taekook/
Fanfiction"İlk öpüşmemizden beri benim dudaklarımda senin tadın var Taehyung, bu güzel tat senin dudaklarının armağanı."