Bölüm Yedi: Delilik ve Bilgelik

219 40 18
                                    

Kyungsoo, kızların dizildiği yarım ayda her zamanki yerini alırken sıkkınlıkla iç geçirdi. İlk kızın seçilmesinden bu yana dört buçuk ay geçmişti ve yalnızca beş seçim daha olmuştu. Jong In, bir gece ona seçimleri olabildiğince ertelemeye çalıştığını itiraf etmişti. Sebebini sorduğunda da omuz silkmiş ve Kyungsoo'nun yanaklarının kızarmasına neden olan şeyi söylemişti: Çünkü seni seçemiyorum.

Dürüst olmak gerekirse, Kyungsoo seçim günlerinden nefret ediyordu. Her seçim gününde etrafındaki kızların onları görmediği günlerde ne kadar güzelleşip serpildiklerini görüyor, yüzüne atılan ve çoğunlukla tiksinti içeren bakışlara tahammül etmeye çalışıyordu. En kötüsü, Jong In geldikten sonra oluyordu. Rastgele yanına aldığı bir  kızla holden yavaş adımlarla ayrılan adamın arkasından üzülerek bakıyor, holden ayrılan çift gözden kaybolur kaybolmaz Madam Caron ile göz göze geliyordu. Şu ana kadar, onunla bu konu hakkında bir şey konuşmamışlardı fakat yaşlı kadın her seçimden sonra Kyungsoo'nun omzunu yavaşça sıkıyordu. Bu, Chanyeol'ün ufak cesaretlendirmelerinden sonra Kyungsoo'nun koca sarayda kabul ettiği tek şefkat gösterisiydi ve Kyungsoo her seferinde bu hareketi gözleri minnetle dolmuş halde hafif bir baş sallamasıyla kabul ediyordu.

"Geliyor." Artık heyecandan çok gerginlikle dolu olan sesler önce fısıltılara dönüşmüş ardından tamamen kesilmişti. Kyungsoo başını hafif eğik, hafif havada tutarak bekledi. Her seçimde olduğu gibi birkaç saniye de olsa Jong In ile göz göze gelmek istiyordu.

"Leydi Caron." Güçlü bir ses holde yankılandığında kızlarla birlikte Kyungsoo da huzursuzca hareket etti. Günün en sevmediği kısmı yaklaşırken Jong In, yarım ayın ortasına geçerek konuşmuştu. "Leydi Lysa, bu geceki yemekte bana eşlik eder misiniz?"

Tully ailesinden olan Lysa, öne doğru çıkıp reverans yaparak Jong In'in koluna girdiğinde Kyungsoo gözlerini devirmemek için kendisiyle büyük bir mücadeleye girmek zorunda kalmıştı. Lysa'nın son iki ayda üçüncü çağrılmasıydı ve bazıları bunu kızın güzel yüzüne, kestane rengi uzun saçlarına ve deniz mavisi gözlerine yoruyor olsa da Kyungsoo asıl gerçeğin farkındaydı. Lysa'nın kral karşısına bu kadar sık çıkıp Jong In'in odasını bu kadar sık ziyaret ediyor oluşunun nedeni, Tully Hanesi'nin Fetih Savaşı'nda Aegon'u destekleyerek savaşta büyük bir fark yaratmış olmasıydı. Babasının eski düşmanlardansa eski müttefikleri görmek istediğini söyleyen Jong In, yalnız kaldıklarında durmadan kıkırdadığını itiraf ettiği bu kızı umduğundan daha sık dışarı çıkartmak zorunda kalıyordu.

Kyungsoo, adımların uzaklaşmasını beklese de Jong In olduğu yerde durmuş, öylece bekliyordu. Bu durum diğer kızların da garibine gitmiş olacak ki bir kıpırdanma başlasa da, Jong In konuştuğunda genç kızların hareketleri hızlıca kesilmişti.

"Kyungsoo." Kyungsoo başını tamamen kaldırıp Jong In'e şaşkınca bakarken, birkaç kız da en az onun kadar şaşırmış halde başlarını kaldırmışlardı. "Senin de, bu gece bana eşlik etmeni istiyorum. Yemekte."

Kyungsoo bir an için ne yapacağını bilemeden öylece kaldıktan sonra öne doğru bir adım atmış, hafifçe başını eğerek saygısını sunduktan sonra Jong In'in diğer tarafına geçmiş fakat koluna girmemişti.

Yavaş adımlarla fısıltıları arkalarında bırakarak holden çıktılar ve kenarları gül yaprakları şeklinde oyulmuş bir kapının önünde durdular. Jong In kapıyı açarak ikisinin de oldukça büyük bir odaya geçmelerini bekledikten sonra, kapı ağzında durup boğazını temizledi.

"Her zamanki gibi akşam yemeğine kadar size eşlik etmek isterdim Leydim." Gözleri bir an için Kyungsoo'ya kaysa da, sonradan onu tamamen yok sayarak tekrar karşısındaki genç kıza dönmüştü. "Fakat bugün her şeyin kusursuz olduğuna emin olmak istiyorum. Şimdi, izninizle."

Menesis TutuştuğundaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin