11- Bir nefes daha fazladan almayı isterdim senin için

246 31 26
                                    

'Aldığım sayılı nefesler senin boynuna dolanıyor ama ben boğuluyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'Aldığım sayılı nefesler senin boynuna dolanıyor ama ben boğuluyorum. Ve ilk kez, bu kadar sevildiğim için kendimden nefret ediyorum.'

🌼


"Hâlâ söylemedin değil mi, Yoongi?" dedi genç kadın. İncelediği kalp grafiğini masanın üzerine bırakırken sıkıntıyla soludu. Sorusuna aldığı yanıt ise koca bir hiçten ibaretti. "Bunu ona yapmaya hakkın var mı sence?" Gayet sert çıkıyordu sesi.

"Aptal gibi davranmaktan vazgeç! Korkak, bencil ve bir aptal gibi davranmaktan vazgeç artık!" Her kelimesi ok gibi saplanıyordu kalbine. Her ok canını yakıyor, kan duygularının üzerine damlıyordu. Ama ne dese haklıydı Yuna. Ona verebileceği bir cevabı bile yoktu.

"Dün gece," diye başladı Yoongi sözlerine. Dudaklarından zar zor çıkan bu iki kelime Yuna'nın dikkatini çektiginde, gözlerini karşısındaki boşluğa dikip ruhsuzca devamını getirdi.  "Dün gece küçük bir çocuk gibi kollarımda ağladı. Sanki her an gidebileceğimi biliyormuş gibi gitme diyerek ağladı. Bunun canımı ne kadar yaktığını biliyor musun? Bu kadar kolay mı sanıyorsun?"

"Peki ya sen," dedi Yuna. Üzgün çıkan sesini gizlememişti. Haklı olsa da az önceki sert tavırları için daha şimdiden pişmanlık duyuyordu. "Sen ne dedin?"

"Gitmeyeceğim. Seni bırakıp nereye giderim ben, hiçbir yere gitmeyeceğim, diyemedim..." Hiçbir duygu barındırmıyordu yüz ifadesi. Dışarıdan bakıldığında dudaklarını oynatıyor gibiydi sadece. Yüzünde herhangi bir duyguyu yaşatamayacak kadar yorgun ve hatta bitik bir hâldeydi, bir de tükenmiş.

"Bir yolu yok mu?" diye sordu fısıltıyla. Başını eğdi ve gözlerini yumdu. "Bir yolu yok mu, Yuna? Hiçbir yolu yok mu gerçekten?"

Bu çaresiz kelimeleri sarf ettikten hemen sonra, önüne düşen bakışlarını kaldırdı ve yaşlı hareleri karşısındaki kadının dolu gözlerini buldu.

Yoktu.

Bunu Yoongi'de biliyordu. Biliyordu ama bir umut diye düşünmeden edemiyordu işte.

Belki bir umut...

Sıkıntılı bir şekilde yüzünü sıvazladı.

Unuttuğu tek şey, umudun onlara çoktan sırt çevirmiş olmasıydı.

Sessiz kaldı Yuna. Sanki sorusunu yanıtsız bırakan adamı örnek almış gibiydi.

"Yaşamak istiyorum..." Diyerek sözlerine devam etti Yoongi. "Yaşamak istiyorum Yuna. Bir dakika daha. Bir saat daha. Bir gün daha. Bir ay ve belki bir yıl daha yaşamak istiyorum. Ölmek istemiyorum ben..." Parmağında alyans olan elini havaya kaldırdı. Dolu gözlerindeki yaşlar parlıyor, çaresizliği sesine yansıyordu. İlk defa bu kadar içini açıyor, kaçmıyordu. "Bu yüzüğü görüyor musun?" diye sordu gözyaşları bir bir süzülüp yere düşerken. Her damlası içindeki ateşeydi. O ateş sadece gözyaşlarını değil, kendisini de yutuyordu yavaş yavaş.

"Aldığım her nefes, her kalp atışım, her şeyim ortak benim. Sadece ben ölmüyorum, ölürken sevdiğimi de öldürüyorum." her kelimenin ağırlığı altında eziliyordu Yuna.

"Bensiz uyuyamıyor, bensiz yemek yemiyor, karanlıkta yalnız başına kalmaktan korkuyor, çabuk kırılıyor, ben güldüğümde gülüyor, ağlarsam benimle birlikte oturup ağlıyor ve ben... ilk kez kendimden bu kadar nefret ediyorum. İlk kez bu kadar çok sevilmekten nefret ediyorum. Beni anlıyor musun?" Başını iki yana sallayarak kendi sorusunu kendisi cevapladı. "Beni anlayamazsın."

"Peki ne olacak? Böyle yaparak onu üzmeyeceğini ya da her şeyden kaçabileceğini mi sanıyorsun?" diye sordu Yuna. Bu bir soru değildi aslında. Ne kadar can yakıcı olsa da kaçamazdı Yoongi. Ertelememin kimseye bir faydası dokunmazdı. Dile getirdiği gerçekler yutkunmasına engel oluyordu ama güçlü durmalıydı, farkındaydı.

Genç adamın bakışları tekrar karşısındaki boşluğa dönerken, "Onu çok iyi tanıyorum." Dedi. "Onu o kadar iyi tanıyorum ki... Bir gün ben öleceğim, benimle beraber o da ölecek. Yalnız uyumaz, ben gittiğimde uykuları zehir olacak. Öğünlerini de atlar hep zaten, dikkat etmez hiç, illa hatırlatmam gerek." Gülümsedi acıyla. "Kalbi kırılırsa toparlanamaz da öyle kolay kolay ama gönlünü almak da bir o kadar kolaydır. Şımarık değildir, yine de nazı sadece bana geçer. Yalnız başına kalmayı sevmez, korktuğunu ve hiç hoşlanmadığını söyler... bir gün öğrenir. Öğrenir herhâlde. Mutlu olduğu bir şey olursa gelir anlatır ya da gösterir beraber gülelim, mutlu olalım diye. Belki de gülemeyecek eskisi gibi. Belki de sürekli ağlayacak... Ben öleceğim, ben öldüğümde ardımda yaşayan bir ölü de bırakacağım giderken. O küçük kırılgan kız çocuğu, ben gittiğimde büyümeyi öğrenecek. Ben sadece onun biraz daha yaşaması için çabalıyorum. Umarım beni anlarsın."

......

Bir nefes daha fazla almayı isterdim senin için. Bir kez daha seninle yağmur altında çocuklar gibi koşup ıslanmayı, bir kez daha içten gülmeyi, mutlu olmayı, ellerinden tutmayı, sabahlara kadar nefeslerine karışmayı isterdim.

Bir nefes daha fazladan almayı isterdim senin için. Sayısız kez kalbimin senin için atmasını, bağıra bağıra sana seni sevdiğimi haykırmayı isterdim. Bir kez daha değil, sonsuza dek seninle kalmayı isterdim...

Sonsuza dek sen de kalmayı isterken, seni sonsuz bir karanlığa terk ettiğim için özür dilerim.

🌼

Suicide | MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin