güven de bittiğinde

324 33 2
                                    

                      ( Akeno)

     

        Günlerden bir gün gelmişsin. Tarihle ilişkimi kestiğim bir dönemdeymiş ama yine de seni özlemişim. Kabullenemesem de kabullenmişim gelişini. 

 Kaos gibi hasta çığlıkları, koşuşturmacalar arasında uyumuşsun. Geleceğe yönelik vaatler vermemişsin bana.

Ya da ben duymamışım. 

  Şimdi kafamda derleyip toparlayınca sanki hikaye gibi. Öyle acısız yalın ve duru. Ama alakası bile yok. Hikaye değil yaşadıklrım. Duru değil sularım. Ben en az bataklık kadar çamurlu ve acımasızım. İçime çekiyorum  adım atanı ve benimle beraber boğuyorum. 

 Sen kısmen rahat uyuyorsun ama ben kemdimle savaşıyorum. Uzun zaman sonra devreye giren mantığım kazanıp ayaklarımı odamın çıkışına yöneltmese, şuan sana sarılıyor olurdum. 

Pişman mıyım? 

Evet, her adımda.

Yinede gidiyorum. Seninle nefes almak iyi gelmiyor bana biliyorum. Sanki düne göre bugün daha çok delirmenin kıyısındayım ya da delirdim bilmiyorum.

Sen benim odamda yatağımın yanında ve benim arkamda kalıyorsun ya, aslında kendimi cezalandırıyorum. Oturup seni izlemek isteyen yanıma biçtiğim cezasın. Beni delirtecek kadar seni seven kalbime ceza..

 Yıllar sonra ilk defa kendi kararımı veriyorum. 

Bu çok... nasıl tarif etsem.. İnsanca.. 

Karar veriyorum.

İyisiyle kötüsüyle bir seçim yapıyorum. Doğrusuyla ya da yanlışıyla. Sen nasılsa beni düşünmüyorsun, konuşmuyorsun, beni istediğim, ümit ettiğim gibi sevmiyorsun. 

Yıllar önce senin yaptığın gibi bende kendim için doğru olanı seçip seni arkamda bırakıyorum ama tek bir farkla. Beni seni deli bir kafayla ve içime sığmayan bir kalple severek bırakıyorum.

   Aksak değil adımlarım. Her bir adımda geri dönme ihtimalimden korkarak sağlam adımlar atıyorum. Kendi kendi ikna ediyorum her adımımda. Kendime yenilmemek için tüm çabam. Bir nefesle vaz geçmek gelip sana sarılmak, ne olursa olsun yanında olmak istesemde...

 Emin adımlarla uzaklaşıyorum bedeninden. Bu kadar acı yeter diyorum kendime. Bu kadar sevmem, kendimden vaz geçmem yeter. Aşk için neler yapılabileceğini nelere katlana bileceğimi yeterince gösterdiğimi düşünüyorum. Karşılıksız aşkların sorunu belki de. Gerçi aşk karşılıklı olmak zorunda da değil ki... Bir umut sevdiğin kişiseni severse aynı hislerde iki kalp buluşa bilirse bu mucize olurdu öyle değil mi? Aşk bir nebze imkansızı istemek zaten. Hep mtlu olacağını bilsende balıklama atlamak aşka ve sonsuz bir mutluluk bekleyişine girmek. 

Benim aşkımsa bir şey bekleyemeyecek kadar kendime saklı. Kapalı.  Hisoka dan karşılık bekleyemem. Beni sevse de benim onu sevdiğim kadar sevemeyeceğii biliyorum. 

Ben aşkımın ışığını kaybettim. Belki de bu yüzden güneşe karşı bu kadar ilgiliyim.

Çok zorladım.

Körü körüne inandım.

Geldi gitti mantığım. Vardım yoktum. Sevdim isyan ettim.

Bir türlü dizginleyemediğim duygularımla yürüdüm koridorlarda. İstesem benim gibi olanlarla birlikte televizyon izleyebileceğim geniş salona gelene kadarda durmadı adımlarım. Arkama dönüp bakmadım. Bir ihtimal kendime yenik düşüp gerisin geriye yanına koşmaktan korktum. İliştim bir koltuk köşesine ve benim gibileri gözlemleyen doktorların hastalara diktikleri gözlerini yoksaydım. Neredeyse geldiğimden beri bir kere bile gelmediğim bu oda şimdi sığınağım ve huzur bulduğum kaçış alanım olmuştu. Bir saniyede değişiyordu hayat. Bir göz kapama süresinde bozuluyordu düzenlerim ama ben artık sorgulayamayacak kadar yorgundum. Belki de sorgulamak için fazla korkar olmuştum bilemiyorum. Emin olduğum tek şey artık düşünmek istediğimdi. Salıp akışına bırakmak bana hiç birşey katmadığı gibi çok şeyimi de götürmüştü. Kendimi unuttuğum zamanlar oldu. Yüzümü sesimi nasıl hissettiğimi. Belki de bu yüzden çıkmıştım odamdan. Bu yüzdendi karar vermeye yeltenmem. 

Beklediğim kadar zor değildi karar vermek. Korktuğum kadar yıkıcıda değildi. Hisoka da giderken böyle mi hissetmişti. 

Hafiflemiş..

Hafiflemiş hisediyorum. Tüm yaşanılan ya da  yaşanamayan şeylerin boğazımı düğümleyen ipini sanki çözüp bırakıyorum. 

İnsan yeterki istesin herşeyin üstesinden gelebilir derdi Kane. Bende yavaş yavaş senin bende bıraktıklarının üstesinden geliyorum. Geç de olsa direniyorum. 

Hala içimde yeşermeye meyilli sevgin hala küllenemedim. Hala sana koşulsuz koşabilirim ama karmaşadan korkuyorum. Kafamın içindeki seslerden korkuyorum. Beni sürükleyen düşüncelerden, yeniden düşünememekten, kendimi tanıyamaz hale gelmekten korkuyorum. Korkularım beni yönetmiyor yanlş anlama sadece sanırım bende ilk aşkımın yıkımından kurtuluyorum. Nedense şimdi daha mantıklı söylenenler.

'İlk aşkın özelliği budur dostum ilk aşk karşılıksız kalır ve hayatının yarısını senden alır. Asla unutmazsın ama bir süre sonra tatlı bir anı olarak kalır.'   

Hisoka artık tatlı olmasa da bitter bir anı olmanı istiyorum. İçten içe kendimi odadaki insanlardan soyutlayıp hala seninle konuşsamda benim için buda bir adım. Biliyorum. Hissediyorum. 

-''Kane hala hastasını bilgilendirmemekte kararlı mı? '' Niye başımda konuşuyor ki bu doktorlar.  Özellikle yanımda, sanki duymamı istiyorlar.

-'' Evet, dünde konuştum ama hala aynı kararda diretiyor. Oysa Akeno'nun bilmesi gerekiyor artık.'' 

-''Haklısın istese burdan çıkacak kadar iyileşti. Son 8 aydır boşu boşuna burada hayatını çürütüyor. Çok genç üzülüyorum. Yeniden hayata atılabilir. Burasının ona iyi gelmediği açık. Kane hala ne diye burda tutuyor onu anlamıyorum.''

Ben....

Benim duymam için..

Bilmemi istedikleri için. Kasıtlı olarak 8 aydır.

Kane istediği için... Son sekiz aydır bir hiç için...

Delirdiğimi sanmıştım.

Canavar olduğumu düşünmüştüm.

--------------

Boşu boşuna---- 

Hayatını çürütüyor---

İyi gelmediği açık---

Çokta genç---

Kane?

GÜVENMİŞTİM.....

DOĞRUYLA YANLIŞIM

HAYALLE GERÇEĞİMİ AYIRAN KURTARICIM DEMİŞTİM...

KANE

sen ne yaptın... 

TESADÜF!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin