Karm-aşığım..

423 34 11
                                    

                      (Akeno)

           Kapana kıısılan aslan nasıl hisseder hiç bilmedim. Ben aslan kadar  güçlü hissetmedim.  Belki sadece aşık olduğum ilk zamanlar belki de sonsuza kadar hiç.. 

    Aciz bir yanı var aşkın. Aşık olduğun kişiye karşı sonsuz bir zaafı var. Aynı zamanda  sonsur bir cesur yürek..  Benim kalbim yerindeyken. Hala yaşıyorken böyle kırık dökük paramparça değilken. Onun için cesur bile olmuştum ben. Sonsuza dek bekleyebilecek kadar da aptal. Sevildiğini sanmak ironik trajikomik. yaptıklarına gözlerini kapamak öyle kolay ki. Asla O bana acı veremez gibi oysa koca bir yalan. Sadece o yaka bilir canımı. Zırhlarımı  sadece O indire bilir beni sadece o YARALAYA BİLİR-MİŞ.  Acınası hayatımda öğrendiğim bir kaç şeyden biri de bu sanırım. Beni bu acınası yaratığa dönüştüren o. Beni parçalayıp akbabalara yem eden O. Peki öyleyse nedenkorkak yüreğim. Yüzleşmek öyle zor ki. İnsanın kendiyle yüzleşmesi öylesine acı ki. 

        Açık yaralarım var benim hala kanıyorlar. Hala ilk günkü gibi canımı yakıyorlar. Bana geri dön diyemeyen bir dilim var. Fazla bir meziyetim yok ama bir zamanlar kocaman kocaman sevebilen yaralı bir kalbim var. Karşı cinsten olması sorundu belki. Belki de bu aşkı imkansız kılan benim içimde her saniye büyüyen duygulardı. Bilemiyorum.  Küllerini savurduğum bir ölünün ardından konuşuyorum. 

      Tam şuan.

     Burada .

   Bu lanet sarı odada onun varlığının yoksayılmaz gerçekliği karşısında bir sigara yakmak istiyorum. Biten aşkıma. Zavallılığıma. Acınası tavrıma. Kendime ve ne yazık ki bitmeye yüz tutmuş geleceğime. 

   Kim der ki benim asırları eskitmiş devirmiş ruhuma genç diye. Kimse. Kimse söyleyemez bence. Her veda acı olmuyor demek ki işte. Benim vedam huzura mutluluğa adım atıyor. Peki neden mutluluğu iliklerimde yaşamıyorum. Neden aşk acısı çektiğim zamanlardav ki kadar bile mutlu olamıyorum. Boşalmış hissediyorum. Hayır bahsettiğim şey sekste ki rahatlama doruk anı değil tamamen boşalmak. İçimde hiç birşey yok gibi. Yitip gidenlerin ardından yakılan ağıt gibi. Öylesine boş ki içim ürkek bir ceylan gibiyim. İlaçlarımı içmemek böyle birşey iyi ve kötü bir birine öyle çok giriyor ki anlayamıyorum. Yine de uzun zaman sonra kendimle yeniden karşılaşmak hoş.. 

    Duygularım karışık ama var olduklarını unuttuğum için karmaşık olmaları bile güzel görünüyor gözüme. Sefil bir durum. Açık açık söylüyorum kendime.  Aciz ve sefil durumdayım. Tek nefeste olsa sigara istiyorum.

    Keşke diyorum içimden keşke bugünde unutulsa ilaçları. Bugünde kalsam kendime. Kabuk gibi değilde. Yaralı bir hayvan gibi yaşasam. Kendi kendimi yalasam tükürüğümden medet umsam. İnsanlaşamasam da kendime kalsam. Başkasına düşmese gölgem kendime yetse acım. Kendime düşse başım. Uyutmasalar da biraz daha izlesem güneşi.

  Hayır... Hayır.. Hisoka'yı değil sadece güneşi.

 Güneşimi terk ettim zaten öyle değil mi? 

  Odam da yorgunluktan uzak ama yavaş adımlarla turlasam. Sakinliğimi ilaçlara yorsalar ve ben tüm gün sadece  kendime kalsam.  Güzel olurdu. Kansızıktan ısınmayan elerimi nefesimle ısıtsam. Verdiğim kilolar yüzünden zayıf düşen bedenimi koltuğa bıraksam. Güneşin batışında bir şarkı mırıldanıp kendi notalarımı bulsam. Belki de uzun zaman sonra ilk defa Kane'ye gerçekten BEN olarak sadece ben gülümsesem. Hasta, yorgun, kırgın, muhtaç, bulanık, donuk, boş ve kabuk olarak değil de ben gülümsesem. 

TESADÜF!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin