Nisan, 2024.
Kırmak, dökmek, parçalamak, yakmak.
Hayır, olmaz. Bana fiziksel hareket gerektirmeyen bir şey söyle.
Kalp kır.
Ne?
O zaman kalp kır. Seni sakinleştirebilecek bir şeyler yapmamı söyledin.Bu seni sakinleştirir. Ama sonrasında yaşayacağın pişmanlıkların için beni suçlama.
Ne garip ama.. O halde kimi suçlamam gerekiyor, kendimi mi? Bu hayata sahip olduğum için her şeyin suçlusu ben miyim? Tüm davranışlarımın, tüm eylemlerimin, ağzımdan çıkan her sözlerin bedeli bana mı ait?
Ama neden?
Hepsinin benim kontrolüm altında olması mı gerekiyor?
(Tanrım...Bu kız daha ne kadar soru sormaya devam edecek?)
Zihinsel açlık, hevese duyulan ihtiyaç. Hayır, benim tüm duygulara ihtiyacım var.
İtiraf etmeliyim, olayların bu noktaya kadar gelebileceğini düşünmemiştim. Ben sanırım hiçbir şeyi düşünmedim. Mantığım ve duygularım arasında kaldım.İçeride hep bir savaş, dışarıda histerik bir gülümseme.Hayır, bunlar bana yetmiyor. Sorun ne ?
Sorunun ne olduğunu bilmiyorum, daha fazla soru sorma.
Ve lütfen sus, sadece sus.
Bir zamanlar konuşman için sana yalvardığımı biliyorum, ama sus. Uzun bir süre sus.