7. Bölüm

289 30 11
                                    

Merhaba merhaba ejderha okuyucularım. Nasılsınız ? Ben iyi gibiyim. Tamam tamam kötüyüm . Cunkuuu az önce  pinterestten Merlin'in bazı  ingilizce mimlerine baktım  ve keske bakmayaydım  diyorum. Ağlıcam  Ayy aklıma  malec geldi. Simdi gerçekten  ağlayacağım . Sizi sıkmayayım . Iyi okumalar. Fesatli günler  dilerimmm 😊😈😈

Mert olanlar yüzünden hala kendini allak bulak hissediyordu. Miray'ın onu bir daha gelmeyeceğine emindi artık. Öyle bir konuşmuştu ki. Mert'in kalbi kırılmıştı doğru, ama bu zaten imkansız bir şeydi. Sonuçta Mert bir ucubeydi. O ise bir prenses. (Evet, ben de bunu yazmaktan sıkıldım ama Mert işte.)

En mantıklısı buydu. Şu anda aklında Miray'la konuşurken aklına gelmeyen, Kral'a verdiği söz vardı. Ona söz vermişti ailesinden uzak duracağına dair. Nasıl bu sözünü unutmuştu? O kadar da unutkan olamazdı herhalde değil mi?

Mert bunları düşünürken kapısı çaldı. Mert, bir heyecanla belki Miray geri gelmiştir diye düşünüp koşup kapıyı açtı ama karşısında minik Miray'ı yani Masal'ı buldu. Hayal kırıklığına uğramıştı.

"Biliyorum, biliyorum an- Prensesi bekliyordun ama ben geldim." Dedi ve sevimlice gülümsedi Masal. Daha sonra ise içeri girdi. Evet dan diye, hiç izin almadan (ama zaten kim izin alıyordu ki babasının evine girerken?).

"Kendi evinmiş gibi rahat et lütfen." Dedi Mert alayla kapıyı kapatırken.

Masal hemen bir koltuğa zıplayarak oturdu. "Edeceğim ba- Mert abi merak etme sen." Dedi ve şirince dişlerini göstererek gülümsedi.

"Seni uyarmadım mı Masal? Benden uzak dur diye?"

"Ama ben seni çok sevdim Mert abi. Hem bugün başıma neler geldi bir bilsen. Bak şimdi zindanlara gidip Can abi ile tanıştım, orada bazı olaylar oldu. Ondan sonra ise çok yoruldum güçlerim nedeni ile, ben de dedim gidip yatayım. Odama gittim ve yattım. Ama odama gittiğimde odam hala annemin eski odası olduğu için uyandığımda kendimi başka yerde sanıp çığlık attım, biliyorsun kaçırılmak başımıza hep gelen bir olay. Çığlığımı duyan birkaç varlık geldi, ne olduğunu merak edip, ama beni görünce onlar çığlık attı, üstüne bir de garip garip hareketler yapmaya başladılar. Sanırım beni önce Ateş'in görüntülerinden biri sandılar. Anneme çok benziyorum ya-" dedi ve saçlarını geriye ittirdi Masal.

"Dur Masal, burnun kanıyor." Dedi Mert hızla ayağa kalkarak.

"Bu neden bazı şeyleri değiştirmeden söylediğimi açıklıyor." Dedi Masal bedeni titremeye başlarken.

Mert korkuyla olduğu yerde ona bakıyordu. "Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım?" diye kendi kendine soruyordu.

"Su, bana su ver baba." Dedi Masal zar zor nefes alır şekilde. Bu sefer kan ağzından da gelmeye başlamıştı.

"Ama sen Ejderha-insan değil misin?" diye sordu Mert şaşkınca.

"Bana o suyu ver baba!" dedi sinirle Masal.

Mert hızla gidip bir bardağa su doldurdu ve ona yavaşça içirdi. Küçük kız her yudumda gözlerini biraz daha kapatıyordu. "Teşekkür ederim." Dedikten sonra bayıldı.

"Lanet olsun. Kızı öldürdüm." Dedi sinirle Mert ama yaklaşıp küçük kızın nefesini ve kalp atışını kontrol ettikten sonra rahatladı.

Daha sonra ise küçük kızı kucağına alıp yatağına taşıdı. Orada rahat edemez diye. Bir süre uyuyacağını düşünmüştü. Hatta bir süre sonra horlama sesini bile duymuştu. İçine bir su serpilse de, hala neden Masal'ın iyileşmek için suya ihtiyacı olduğunu düşünüyordu.

Ejderha Kız 5: Çarpıtılmış GerçeklikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin