Ondan nefret ediyordum. Cidden. Bu kadar utangaç olması, kendisinden çok etrafındakileri düşünmesi, bağışlayıcılığı...
Böceklerin içinde en kötüsü oydu.
Haddini bilmeyen bir sıçan gibi. Bir sıçan nasıl oluyor da benimle konuşabiliyor?
Ah, bundan tiksiniyorum.
Sadece iki hafta geçmesine rağmen çoktan sinir kotam dolmuştu. Yakında patlayacaktım. Tek temennim bu olduğunda onun etrafımda olmamasıydı. Zira amaçlarıma henüz ulaşamamıştım.
Öncelikle eski okulunda ne olduğunu soramamıştım. Konuyu oraya getirmek için uygun şartlar henüz oluşmamıştı. Üstelik tehdit seviyesini de belirleyememiştim.
Hipotezim onun çok silik olması ve bu sayede varlığını gözden kaybettirebilmesi yönündeydi.
Eğer bu doğruysa onu daha fazla umursamama gerek yoktu.
Ama halen daha ilk gün hissettiğim duygunun nedenini bulamamıştım.
Gün geçtikçe hayal gördüğümü düşünmeye başlamıştım.
"Karma-kun beni mi bekliyordun?"
Nagisa neşe saçarak apartmandan çıkarken bana el salladı. Bu, çantasının kolundan kaymasına neden olmuştu. Çantasının kaymasının sonucunda dengesini kaybetti ve merdivenlerde yalpaladı.
"Dikkatli ol!" Diye bağırmamla Nagisa'nın merdivenlerden yuvarlanması bir oldu.
"Lanet olsun!"
Bağırarak ileri atıldım ve ona doğru koşmaya başladım. Kahretsin bu nasıl oldu?
Yanına çömelip nabzını kontrol ederken hissettiğim nabızla birlikte rahatlayarak soluklandım.
"Sikeyim. Nagisa beni duyuyor musun?" Dedim kafasını kontrol ederken. Tam zamanında elleriyle kafasını koruduğu için ciddi bir yara almış görünmüyordu.
"Karma canım yanıyor."
Nagisa'nın acı dolu fısıltısı zihnimi elektrik misali uyardı. Bana neler oluyor? Farklı hissediyorum.
"Neresi acıyor?" Diye sordum bedenini gözlerimle süzerken. Bacağı. Kırılmış sanırım.
Bacağının anormal açısı dişlerimi sıkmama neden olmuştu.
"Nagisa sanırım bacağın kırılmış. Seni hastaneye götüreceğim." Dedim ve bedenini kucaklayıp kaldırdım.
Nagisa bu hareketimle birlikte haykırarak ileri atıldı ve kollarımın arasından kurtulmaya çalıştı.
"Çok acıyor!"
Lanet.
Bu kadar acıması normal mi?
"Tamam tamam. Sakin ol. Acın birazdan geçecek." Derken sağ elimi bedeninin altından kaydırarak cep telefonumu çıkardım ve taksi durağını aradım.
"*caddesi *sokak *siteye acil bir taksi lazım. On dakika içinde gelebilir misiniz?"
"Taksiyi gönderiyorum. Boşta arabamız ve şoförümüz var."
Telefonu kapatıp cebime sokarken boynumda Nagisa'nın gözyaşlarını hissedebiliyordum.
"Birazdan geçecek. Hastane taksiyle on dakika uzaklıkta."
Neden onu sakinleştiriyorsun?
Çünkü amacımı anlamamalı.
Aptalın tekisin.
Kes sesini. Hiç sırası değil.
Sikeyim. İlacımı almam gerekiyordu ama şu an hiç müsait değildim.
"Özür dilerim. Sana çok zorluk çıkardım." Dedi Nagisa hıçkırıklarının arasından.
"Sorun değil." Derken kaldırımın kenarına oturmuş, saçlarını hafifçe okşamıştım.
Çok yumuşak.
Gerçekten de bir kızdan daha etkileyiciydi. Bir kadın olsam onu kıskanırdım.
Bir süre daha kaldırımda oturduk. Yaklaşık olarak beş dakika sonra taksi gelmişti.
"Yardım lazım mı?" Diye soran taksiciyi kibarca reddettim ve Nagisa'yla birlikte taksiye bindim.
"*** hastanesine gideceğiz değil mi?"
"Evet."
Taksici oldukça hızlı bir şekilde bizi hastaneye götürürken Nagisa da yavaş yavaş acıya alışmış gibiydi.
"Üstü kalsın." Diyip cüzdanımdan yeterli olacağını düşündüğüm bir miktar çıkardım ve taksiden indim.
Hastaneye acilden girip doktoru beklemeye başladım.
"Sorun nedir?"
İçeriye giren doktora kısaca durumu özetledim.
"Gerisini bize bırakın lütfen. Bay Akabane siz elinizden geleni yaptınız."
Hemşireler Nagisa'yı sedyeye yatırıp ayağının filmini çekmek için götürürken Nagisa elimi gevşekçe tutarak gözlerimin içine baktı.
"Benimle ilgilendiğin için teşekkür ederim."
İlk kez birisi bana teşekkür etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akabane Ateşi (bxb)
Historia CortaFull Anime Boys-1 Karma Akabane tehlikeli bir çocuktu. Lisedeki Tanrı koltuğunun sahibiydi. Nagisa Shiota ölümcül bir çocuktu. Kana susamışlığın beden bulmuş haliydi ve Karma'nın hakimiyetine karşı gelebilecek yegâne kişiydi. Ve bir gün asla bir ara...