Felix'in günleri pratik yaparak ve Hyunjin ile uğraşarak geçiyordu. Günler geçtikçe dans yarışması yaklaşıyor ve Felix'in Hyunjin'e gösterdiği sabır azalıyordu.
Yarışmaya bir ay kala Hyunjin'in, Jisung'un elinden tutarak karşısına çıkması ve ona sevgili olduklarını söylemesi ise hiç beklemediği bir şeydi.
Felix hala şok içinde ikiliye bakarken Jisung gergince alt dudağını çiğniyordu. Hyunjin'in boşta kalan elinin Jisung'un dudağına gitmesini ve Jisung'un dişlerini geçirdiği dudağını düzeltmesini görmesiyle Hyunjin'e vurması bir olmuştu.
"Jisung'dan. Uzak. Dur." Hyunjin yerinden bir santim bile oynamazken Felix sinirden patlayacakmış gibi hissediyordu.
"Lix. Lütfen beni dinle."
"Bu bir şaka değil mi Jisung? Sen gerçekten benim en nefret ettiğim kişiyle sevgili olmuş olamazsın değil mi? DEĞİL Mİ JISUNG?!" Hyunjin, Jisung ve Felix'in arasına girdiğinde Felix gözlerini ona dikmişti.
"Birincisi. Sevgilime sesini yükseltme. İkincisi. Sen beni duymadın galiba çilli. Jisung artık benim sevgilim. Bana ondan uzak durmamı söyleyemezsin. Şimdi çalışmaya devam edebilir miyiz?"
"Git kendi başına çalış. Benden bu kadar. Çıkıyorum."
"Yarışmaya bir ay kaldı çilli. Çıkmayacağını ikimiz de biliyoruz. Hoca izin vermeyecek." Felix çantasını alıp odadan çıkarken Hyunjin'in söylediklerini kulak ardı etmişti.
Felix odadan çıktıktan sonra Hyunjin Jisung'un elini tutmayı bırakmıştı. Elini saçları arasından geçirirken Jisung'un omzuna yerleştirdiği elini hissetti.
"Özür dilerim Jisung. Bir hiç uğruna aranız bozulacak şimdi."
"Biz onunla bir şekilde hallederiz Hyunjin. Sen bundan sonra ne yapacaksın ona odaklan. Yarışmaya fazla kalmadı."
"Biliyorum. Yardımcı olduğun için teşekkür ederim Jisung. Sen olmasaydın ne yapardım bilmiyorum."
"Önemli değil. Sadece Felix'i üzme yeter."
"Yanına yaklaşmama izin verirse üzmem zaten." Hyunjin burukça güldüğünde Jisung saçlarını karıştırıp Hyunjin'i tek bırakarak odadan çıktı.
🔥🔥🔥
"Hwang Hyunjin!"
"Çilli?" Hyunjin pratik odasında oturmuş defterine bir şeyler yazarken Felix'in aniden içeri girmesiyle defteri kapatıp ayaklanmıştı. Bir haftadır karşısında ağzını bile açmayan Felix şu an onunla mı konuşuyordu?
"Öğle arasında. Radyo stüdyosunda ol. Konuşacaklarımız var." Felix, Hyunjin'in bir şey demesine fırsat vermeden geldiği gibi çıktığında Hyunjin neye uğradığını şaşırmıştı. Yine de sesini çıkarmayarak eşyalarını topladı ve sınıfına ilerlemeye başladı.
🔥🔥🔥
Sonunda öğle arası geldiğinde Hyunjin yavaşça stüdyoya yürüyordu. Yerinden çıkacakmış gibi atan kalbini görmezden gelmeye çalışsa da başarılı olamıyordu.
"Sonunda gelebildin."
"Beni buraya neden çağırdın çilli?"
"Biraz ailelerimizden bahsedelim mi Hwang? Mesela babanın sürekli yaptıklarını örtmek için, seni bir yerlere çıkartmak için para dökmesini? Annenin nasıl seni umursamamasını? Ne dersin?"
"Annemi bu işe karıştırma Felix."
"Ama neden? İlkokula başladığından beri yurtdışında olduğunu söylüyorsun. Seni hiç düşünmemiş demek ki."
"Benim annem öldü seni aptal! Benim annem benim yüzümden öldü! O lanet çantayı unuttuğum için öldü!"
"Hyunjin ben... Bilmiyordum çok üzgünüm."
"Üzgün falan değilsin. Beni buraya neden çağırdın onu söyle uzatma." Felix gözlerindeki hüzün yerine nefreti yerleştirirken başını salladı hafifçe.
"Jisung'dan ne istiyorsun?"
"Ne?"
"Jisung'u sevmediğini biliyorum. Ondan ne istiyorsun? Amacın ne?"
"Amacım ne öğrenmek mi istiyorsun Lee Felix? İyi, söyleyeyim. Onu senden uzak tutmaya çalışıyordum."
"Neden? Sen gerizekalı mısın? Benim en yakın arkadaşımı neden benden uzak tutuyorsun?!"
"Çünkü gözün ondan başka kimseyi görmüyor!! Çünkü gözün yıllardır sana aşık olan beni görmüyor."
"N-ne?"
"Sana aşığım, tamam mı? İlk gördüğüm günden beri. İlk gün yanına tanışmak için geldiğimde beni terslemiştin, yüzüme bile bakmamıştın. Ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Neden benden nefret ettiğin hakkında. Ama şimdi biliyorum. Sen ve senin o aptal gururun senden iyi olmamı kendine yediremedi. Hocanın beni övmesini kabullenemedi. Ama bak. Ben hala okulun en iyi dansçısıyım, sen de bana olan nefretin yüzünden hep arkada kalıyorsun. Beni yenmeye, beni geçmeye o kadar odaklanmışsın ki asıl yeteneğini gözden kaçırıyorsun. Sen mükemmel bir dansçısın Felix. Sen en iyisisin. Üzgünüm. Bunları duymak isteyeceğin en son kişi benimdir. Başka söyleyecek bir şeyin yoksa, gidebilir miyim?"
Hyunjin sessizleştiğinde Felix dolu gözlerle duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Yıllardır nefret ettiği kişi ona mı aşıktı? Bu ne saçma bir şeydi?
"Senden nefret ediyo-" Felix'in cümlesi dudaklarının üstüne kapanan dudaklarla kesilmişti. Gözlerinden yaşlar akmaya başladığında Hyunjin geri çekildi.
"Benden nefret ediyorsun, biliyorum. Ama bunu daha fazla söyleme. Canımı daha çok acıtma." Hyunjin öylece dururken Felix aralarındaki mesafeyi kapatmıştı.
"Ne yapıyorsun?"
"Senden nefret etmiyorum." Bu, Felix'in Hyunjin'i öpmeden önce söylediği son şeydi.
Felix sırtının duvara değdiğini hissettiğinde kendini geri çekmişti. "Hyunjin durmak zorundayız."
"İstemiyorum." Hyunjin, Felix'in boynuna doğru mırıldanmıştı. Gözlerini sımsıkı kapattı Felix, Hyunjin boynuna öpücükler bırakmaya başladığında.
"Sen gelmeden önce hoparlörleri açtım. Bütün okul bizi dinliyor." Hyunjin'in bir tepki vermesini beklerken gözlerini sıkıca kapattı Felix.
Hyunjin'in yavaşça uzaklaştığını hissettiğinde gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Felix yine her şeyi berbat etmişti.
Ve bir de bu galiba diğerlerine göre daha az bölümlü olacak👉🏻👈🏻 neler olduğuyla ilgili aklı karışan varsa açıklayabilirim😅 Bir de bir de yorum yaparsanız sevinirim💞