"Hyunjin?"
"Hyunjin yüzüme bak artık, lütfen."
"Yapamam..." Felix, Hyunjin'in yüzüne ulaşmak için doğrulmaya çalıştı ancak karnındaki ağrı ona engel olmuştu.
"Lütfen Hyunjin." Hyunjin her şeye rağmen gözlerini yerde tutmaya devam ediyordu. Felix artık dayanamıyordu, Hyunjin'in gözlerine bakmak istiyordu.
"Eğer şimdi yüzüme bakmazsan serumu kolumdan çıkartırım!"
"Hayır!" Hyunjin hızla başını kaldırıp Felixle göz göze gelmişti. Felix usulca gülümserken Hyunjin yine gözlerini kaçırmıştı.
"Hyunjin ben seni suçlamıyorum, senden nefret etmiyorum. Lütfen böyle davranma artık."
"Özür dilerim. Çok özür dilerim."
"Dileme. Gerek yok. Sadece benimle konuş. Tek istediğim bu."
"Seni seviyorum. Özür dilerim." Hyunjin başını kaldırıp Felix'in gözlerine baktı. Felix hafifçe ona gülümserken ağlamaya başladı Hyunjin.
"Hyunjin.... Beni üzmekten zevk mi alıyorsun sen?"
"Hayır."
"O zaman ağlamayı bırak. Ve bana yaklaş. Sana sarılmak istiyorum ama karnımdaki yara engel oluyor." Endişeyle Felix'e baktı Hyunjin. Felix hafifçe gülümseyerek Hyunjin'i izliyordu.
Hyunjin sessizce sandalyede oturmaya devam ederken kollarını açtı Felix. Bakışlarını Felix'in yüzü ve açtığı kolları arasında gezdirdi Hyunjin bir süre.
"Kollarım yoruldu Hyunjin." Hyunjin sanki bu kelimeleri bekliyormuş gibi kendini Felix'in kollarına attı. Felix kıkırdayarak Hyunjin'in saçlarını okşamaya başladı.
"Sonunda sözümü dinledin."
"Özür dilerim..." Felix'in boynuna karşı mırıldandı Hyunjin. Felix kollarını daha sıkı sardı Hyunjin'in etrafına.
"Bu kadar çok üzgünsen... Neden telafi etmiyorsun?" Felix'in sorusuyla Hyunjin hızla geri çekilip Felix'in gözlerine bakmıştı.
"Ne yapmamı istersin? Bir şeyler mi alayım? Ne istersen yapacağım söz veriyorum."
"Sevgilim ol." Hyunjin donakalmıştı. Kulaklarına inanamıyordu. Onca şeye rağmen, Felix'e yaptığı o kadar şeye rağmen Felix hala onunla sevgili olmak istiyordu. Yaşların gözlerine hücum ettiğini hissetti.
"Lix..."
"Hyunjin. Seni seviyorum. Evet o kadar şeye rağmen seni seviyorum. Hem. Benim yaptıklarımın da pek hafif kalır bir yanı yoktu. Yani ödeşmiş olduk tamam mı? Şimdi lütfen, geçmişi geride bırakıp birlikte geleceğimize odaklanabilir miyiz?" Gözleri Felix'in sıkıca tuttuğu ellerindeydi, Hyunjin'in. Felix ile bir gelecek. Felix'in yanında, karşısında değil. Onun ile, birlikte. Bakışlarını dikkatle onu izliyen Felix'in yüzüne çevirdi. Sessizce başını salladı Felix'in gülümsemesi büyürken.
"Birlikte."
"Sana demiştim! Şimdi git ondan özür dile!"
"Diledim ya zaten!"
"Bir daha dile!" Kapının önünden gelen sesleri duyan ikili kahkahalara gömülmüştü. Felix'in aniden sessizleştiğini fark eden Hyunjin, yüzünü elleri arasına aldı ve gözlerini vücudunda gezdirdi.
"İyi misin?" Felix hafifçe gülümseyerek Hyunjin'in yanaklarındaki ellerini tuttu.
"İyiyim Hyunjin. Gülmemi engelleyecek bir yaram olduğunu unutmuşum sadece."
"Emin misin? Dikişlerin açılmış olabilir hemşireyi çağırmamı ister misin?"
"Gerek yok, Hyunjin. Changbin hyung ve Jisung'u içeri al sadece. Orada bağırışmaya devam ederlerse atılacaklar." Hyunjin, Felix'in alnını öptü kapıya ilerlemeden önce. Kapıyı açarken ne yaptığının farkına vardığında korkuyla Felix'e baktı. Felix'in kocaman gülümseyerek onu izlediğini gördüğünde tuttuğunu bile fark etmediği nefesini bıraktı.
Önünde döndüğünde Changbin ve Jisung'un yüzlerindeki sinir bozucu sırıtmayla kendisini izlediğini gördü. Kızarmaya başlayan yanaklarını saklamaya çalışarak kapıyı açık bırakıp Felix'in yanına döndü.
"Lixie!! Bugün nasılsın canım arkadaşım?" Jisung neşeyle Felix'in yanına gelip Hyunjin'i uzaklaştırmıştı.
"Hiç olmadığım kadar iyiyim Jisungie."
"Neden acaba?" Jisung'un kaşlarını oynattığını gören Hyunjin tekrar kızarmaya başlamıştı. Felix hafifçe boğazını temizleyerek Jisung'un ona geri dönmesini sağlamıştı.
"Ne zamandır kapının önündesiniz?"
"Bütün konuşmanızı dinlemeye yetecek kadar."
"Jisung." Changbin, Jisung'un kolunu tutmuştu onu susturmak istercesine.
"Ama ne var Binnie?"
"Az önce onlara bütün konuşmalarını dinlediğimizi söyledin farkında mısın?"
"Öyle mi yaptım?" Gözlerini kocaman açtı Jisung usulca gülümsemeden önce. "Ops."
"En iyisi ben Jisung'u da alıp doktorunla konuşmaya gideyim. Ne zaman taburcu olabileceğini öğrenmiş oluruz. Siz de bu arada, biz gelmeden önce ne yapıyorsanız onu yapmaya devam edin. Hadi Jisung." Jisung'un kolundaki elini eline indirerek parmaklarını birbirine kenetlemiş ve Jisung'u odadan dışarı çıkartmıştı Changbin.
"Nerede kalmıştık?" Felix sırıtarak Hyunjin'e dönmüştü Changbin ve Jisung odadan ayrılır ayrılmaz. Hyunjin gergince gülümseyerek ensesini kaşıdı.
"Merak etme Hyunjin. Alnımı öptüğün için seni utandıracak değilim. Her ne kadar utandığında daha güzel olsan da ve bunu sürekli görmek istesem de. Yapmayacağım. Şimdi buraya gel, sarılmaya devam edelim."
"Sen nasıl istersen." Gülümseyerek kendini Felix'in kollarına bıraktı Hyunjin. Bir yandan Felix'in alnına dökülen siyah saçlarını okşarken. Yıllardır çektiği ve çektirdiği acının karşılığını şimdi mutlulukla alıyordu. Her şeye rağmen, Hyunjin Felix ile mutluydu.
5 ay olmuş......... Kimse bölüm atmamı beklemiyordu di mi aolxmsösakk atmış bulundum. Şu an sınav haftamdayım o kafayla ancak bu kadar yazabildim umarım hoşunuza gider. Bir sonraki bölüm ne zaman gelir hiçbir fikrim yok ama elimden geldiğince en kısa sürede atmaya çalışacağım.