İki hafta sonra
"Felix! Banyoda işin bitti mi?" Felix'in etrafa dağıttığı eşyalarını toplarken yaklaşık bir saattir banyoda olan Felix'e seslendi Hyunjin.
"Birazdan geliyorum Jinnie!" Duyduğu isim yanaklarının kızarmasına sebep olurken pencereyi açmaya karar verdi Hyunjin. Felix'in bu hallerine alışması biraz zaman alacağa benziyordu.
"Geldim!!"
"Aman tanrım..." Hyunjin arkasını döndüğünde karşılaştığı görüntüye şaşkınlıkla bakarken Felix kendisine yaklaşmaya başladı. "Dur orada biraz." Elini kaldırarak Felix'i durdurduğunda Felix'in kaşları çatılmıştı.
"Ne yaptın sen saçına?"
"Boyadım?"
"Onu görebiliyorum. Neden? Canıma kastın mı var senin?" Hyunjin'in sorusunu duyduğunda Felix'in yüzünü büyük bir gülümseme kapladı. Hyunjin'in saçının yeni halini beğenmediğini ve bunun yüzünden onunla tartışacağını düşünmüştü.
"Güzel olmamış mı?" Hyunjin ile aralarındaki mesafeyi kapatarak ellerini sıkıca tuttu Felix. Uzun olanın gözleri hala Felix'in saçlarında geziyordu.
"Mükemmel olmuş. Sorun da bu zaten." Ellerini Felix'in beline yerleştirerek onu iyice kendine çekti. Yüzünü yeni boyanmış saçlara sakladı Hyunjin bir süre.
"Ne ara duş aldın ki hem?"
"Bütün gün boya kokusuyla mı gezseydim Hyunjin. Tabi ki de duş almak zorundaydım."
"İşimi çok zorlaştırıyorsun çilli..." Felix'in gözlerine bakarken bir elini yanağına çıkardı yavaşça. Felix yanağındaki ele yaslanarak gözlerini kapattı.
"Ama sen beni böyle de seviyorsun." Kocaman gülümsedi gözleri hala kapalıyken. Hyunjin onun bu haline elinde olmadan gülümsedi. Alnını öptü cevap vermeden önce.
"Seviyorum. Çok seviyorum hem de. O kadar çok seviyorum ki... Senin için kendimi feda etmeye hazırım. Özür dilerim Felix..."
"Sana özür dilemeyi kes dedim Hyunjin. İkimiz de hata yaptık. Önemli değil."
"Seni seviyorum çilli."
"Ben de seni seviyorum Jinnie." Hyunjin'in yüzleri arasındaki mesafeyi kapatmaya başladığını fark ettiğinde gözlerini kapattı Felix.
"FEEELIX!! Ops." Yüzüne değen sıcak nefes yerini odadaki havaya bıraktığında Felix içinden biricik arkadaşı için çeşitli küfürler üretiyordu.
"Jisung! Bir dakika geç gelemedin mi Jisung!" Sıktığı dişleri arkasından konuşan Felix'e mahçupça gülümsedi Jisung.
"Üzgünüm canım arkadaşım. Changbin hyungu aşağıda daha fazla bekletmek istemedim."
"Gidelim, Felix." Felix'in, Jisung'u rahat bırakmayacağını fark eden Hyunjin acele davranıp Felix'in elini tutarak onu odadan çıkarttı.
"Kafasına bi kere vurmama neden engel olduğunu sorabilir miyim canım benim?" Sinirle parlayan gözlerinin hedefi Hyunjin olmuştu bu sefer. Ancak Hyunjin bundan hiç etkilenmemiş gibi yürümeye devam ediyordu.
"Çünkü değmez çilli. Birlikte daha birçok zamanımız olacak değil mi?" Hyunjin'in gülümsemesini gören Felix'in bakışları yumuşamıştı.
"Haklısın." Gülümseyerek Hyunjin'in koluna sarılmadan önce Felix'in söylediği son şey olmuştu.
Birkaç adım arkalarından onları takip eden Jisung ne hissedeceğini şaşırmıştı. Felix yaşadığı o kadar şeyin ardından mutlu olduğu için mutluydu. Ancak çifti izledikçe yüzünü buruşturmadan duramıyordu. Changbin ile ilk birlikte olduğu zamanları hatırlamaya çalıştı Jisung. Acaba onlar da böyle miydi?
"Jisung! Neden o kadar geride kaldın? Buraya gel hadi!" Felix'in kendisine seslenen sesini duyduğunda düşüncelerinden ayrıldı Jisung. Adımlarını hızlandırarak Felix'in yanına geçti.
"Üçüncü teker olmak istemedim." Sırıtarak omzunu silkelediğinde Felix hafifçe kafasına vurdu.
"Saçma saçma konuşma Jisung. Sen değil miydin Changbin hyung bekliyor diyen. Hızlı ol."
"Peki, anne!" Felix yine Jisung'a vurmak için elini kaldırdığında Jisung hızlıca Hyunjin'in yanına geçti.
"Sana kolay gelsin diyorum Hyunjin. Zira böyle bir Felix başını baya ağrıtır."
"Seni duyuyorum Jisung." Felix, Hyunjin'in konuşmasına izin vermeden Jisung'a karşılık vermişti. "Sevgilimi doldurmayı bırak."
"Sevgili? Ne zaman sevgili oldunuz ki siz? Hyunjin ne zaman teklif etti?" Merakla ikili den cevap beklerken karşılarına geçmiş ve geri geri yürümeye başlamıştı. Hyunjin gergince boğazını temizledi gözlerini Felix ve Jisung'dan kaçırırken.
"Etmedi. Etmesi mi gerekiyor? Birbirimizi sevdiğimizi biliyoruz işte. Yetmez mi bu?"
"Ben yetmez demedim." Ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı Jisung. "Sadece sorayım dedim." Gülümsemesini saklamaya çalışarak çifte arkasını döndü ve birkaç adımda asansörün önüne ulaştı. Hyunjin'in gerginliğini hissetmişti Jisung. Bir şeyler planladığından emindi ama yine de karışmak istemiyordu. Bugünden itibaren en yakın arkadaşının karşısına güzel şeylerin çıkacağını biliyordu çünkü.
Selamlar selamlar!!!!! Aslında bu bölümü daha uzatacaktım ama sonra dedim ki bölüm sayısı fazla olsun. Bir ya da iki bölüm sonra final olacak~~ Bundan sonraki hikayem için, yazarsam eğer, istediğiniz shipler varsa hiç çekinmeden söyleyebilirsiniz. İyi geceler~