''Gece en karanlık ve ebedi göründüğü zaman gün ışığı en yakındır...''
Kumral saçları kapının hızla çarpılıp rüzgar oluşturmasıyla her iki yana savrulurken güzel kız tek omzunda asılı duran çantasını sıkarak hızlı adımlarla ofisi terk etti. Yanından geçen sarışın asistanı duymamış hatta görmemişti bile.
Sarışın asistan ne olduğunu anlamazken odasından gömleğinin düğmelerini ilikleyerek çıkan yakışıklı patronunu gördü. O da asistan kızın yanından hızla geçerken, görülen o ki kumral saçlı kıza yetişmeye çalışıyor diye düşündü sarışın asistan.
Güzel kız, sarışın asistanın patronuna seslenmesini duyunca peşinden geldiğini anlamasıyla abirlikte başını öne eğip adımlarını hızlandırdı. Hatta bazen koşuyordu bile. Arkasına bakmadı. Çünkü bakarsa onu görürdü ve takılıp düşebilirdi, bu riski alamazdı ve almadı da.
Hızlı bir şekilde asansöre doğru giderken kapanmak üzere olan asansör için koşmak zorunda kaldı. Yetişebilme imkanı o kadar azdı ki ya bir sonraki asansörü bekleyecek ya da merdiveni kullanacaktı. Seçim yapması gerekti ama kapanmak üzere olan asansörün içindeki adam onun koştuğunu görmüş ve asansörün kapanmasını durdurarak bu seçimi engellemişti.
Kız içeri girip minnettar bir şekilde gülümserken arkasını dönüp asansörün düğmesine bastı. Yakışıklı patronunun kendisine doğru koştuğunu görünce düğmeye hızla iki-üç defa bastı. Etrafındaki insanlar davranışına anlam veremeyip ona tuhaf bir şekilde baksa da kızın bu durum hiç umurunda değil gibiydi.
Asansörün kapılarının kapanmaya başlamasıyla patronun yetişemeyeceğini anlayıp rahatlarken gülmemek için kendini tutmaya çalışsa da pek başarılı olamamış, dudağının bir kenarı zafer edasıyla yukarı kıvrılmıştı.
Ama çok sürmemişti. Yanındaki kız elini asansörün arasına koyup kapanmasını engellemişti. 'Lanet sensörler' diye geçirdi kız içinden. Yanındaki kıza baktı, kız ise ona tatlı tatlı gülümseyince 'Gerizekalı insan.' diye geçirmeden edemedi içinden.
Patronu koşmaktan hafif terlemiş vücuduyla asansöre binince insanlara kibar bir şekilde gülümsemiş, asansörü engelleyen kıza da göz kırpmıştı. Sonuçta iş arkadaşlarıydı.
Kız, patronundan uzak olmak için insanların arasında yavaşça arkaya doğru giderken çarptığı insanlardan özür matemine gülümseyip göz kırpıyordu.
Bu hareketini gören patron kaşlarını kaldırıp kıza bakınca kız gözlerini kaçırdı. Asansör 14. katta durup birkaç kişi inerken, yakışıklı patron inen insanlara yol açarken fırsattan istifade edip arka tarafa doğru ilerledi. Ve genç kızın yanında durup diğer insanların inmesini bekledi.
Genç kız gerilen bedeni ile çantasının kolunu daha sıkı kavrarken patron bunu hissetmiş ve gülümsemişti. Her katta birileri inerken bu durumdan patron sıkılmış, kız ise gittikçe yalnız kaldıkları için terlemeye başlamıştı bile.
Sonunda giriş kata gelip tüm insanlar inerken kızda hızlı davranıp inmek için hamlede bulunmuştu ki patronu kızdan daha hızlı davranarak kolunu tutup kendisine doğru çekti.
İnen çalışanlardan biri dönüp yakışıklı patrona baktı ve ''Siz inmiyor musunuz Bay Haugens?'' diye sordu. Patron gülümseyip hareketlenmeye çalışan kızın kolunu sıkıp arkasına alırken ''Sanırım telefonumu odamda unuttum.'' diye yanı verdi. Çalışan kız gülümseyip asansörün önünden ayrılırken patron hızla asansörün düğmesine bastı ve içeri kimse binemeden kapılar kapandı.
Kapıların kapanmasıyla kız seslice yutkunurken, patron arkasını dönüp kızı süzmeye başladı. Kız kafasını kaldırınca onu süzen patronunun içini delip geçen bakışlarından kaçamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM KÜÇÜK KADINIM (+18)
Teen FictionAlt dudağımı dişlerken bana uzandı ve omuzlarımdan sert bir şekilde tutup yatağa atarken çığlığı bastım ama üzerime abanması ve bana iltifatlar yağdırırken her an öpmesi... "Çok güzelsin." "Siktir...seni hiç durmadan sabaha kadar sikeceğim..." -*- H...